Haftanın DVD’si: Goya’nın Hayaletleri

Forman, 1932, Çekoslovakya doğumlu. Anne ve babasını Auschwitz’de kaybediyor. Prag’da sinema okuduktan sonra, ilk filmleriyle adından söz ettiriyor. 1968’de Prag Baharı tanklarla engellenince ülkesini terk edip ABD’ye yerleşiyor. Asıl başyapıtlarını da bu ülkede veriyor: “One Flew Over The Cuckoo’s Nest / Guguk Kuşu” (1975), “Hair” (1979) ve unutulmaz “Amadeus” (1984)… Bu üç filmin ilki ve sonuncusuyla Oskar kazanıyor, ayrıca “The People vs. Larry Flynt / Skandalın Adı” ile bir kez daha bu değerli ödüle aday gösteriliyor (Oskarlar bir yana, yaptığı filmler ve yeteneğiyle, yaşayan en önemli yönetmenler arasında sayılıyor).

Tarihe, sanata ve özgürlüğe ilgisi hem çektiği filmlerden, hem de yaşamından belli.

“Goya’nın Hayaletleri” de bu üç kavramla ilişkili. Bu film ressam Goya’nın yaşamöyküsü değil, ona ilham veren, eserlerini şekillendiren olayları anlatıyor. Senaryo –işi gereği Kralı da sokaktaki insanı da iyi tanıyan- Goya’yı önemli bir tanık olarak kullanıyor; dönemi onun gözünden aktarıyor. Filmin adı da buradan geliyor zaten: Yaklaşık 20 yıla yayılan olaylardan tek sağ çıkan kişi Goya, yakın çevresindeki insanlar (öykünün diğer kahramanları) ya öldürülüyor veya –Ines gibi- akıl sağlığını yitiriyor. Onlar Goya için birer hayalet; yaşamından gelip geçmiş insanlar, olayların mahvettiği kişiler.

Nazi işgal ve baskısını bizzat yaşamış bir yönetmen için, İspanya’nın o dönemine damgasını vuran Engizisyon iyi anlayabileceği ve anlatabileceği bir olgu. Aynı şekilde, maruz kaldığı SSCB işgali de, 19. yüzyıl başında İspanya’nın yaşadığı Fransız (ve sonra İngiliz) işgallerini aktarmasını kolaylaştırmış.

Dolayısıyla film asıl gücünü Forman’dan alıyor: Konu edindiği olayları bu kadar etkileyici kılması yönetmenin yaşadığı acılar ve edindiği özgürlük bilinci sayesinde (Yazıda adı geçenlerin yanı sıra, “Ragtime” gibi daha az ünlü eserlerinde de esaret, ırkçılık, özgürlük arayışı gibi temalar öne çıkar).

Ve tabii ki her usta yönetmen gibi Forman da, mekan kullanımından kurguya, her açıdan çok başarılı, ayrıca uygun oyuncuları seçmeyi ve onlardan muhteşem oyunlar almayı iyi biliyor: Neredeyse her filminde ayakta alkışladığımız Portman ve Skarsgard kendilerini aşmışlar bu kez, Bardem’in başarısı ise akla durgunluk veriyor. Filmin ilk yarısında Lorenzo, Engizisyon’un önde gelen isimlerinden biri, dar kafalı bir rahip. İkinci yarıda ise Fransa’da edindiği fikirleri coşkuyla savunan, özgürlüğe, Aydınlanma’ya, kültüre aşık bir aydına dönüşüyor. Haliyle Bardem adeta iki ayrı insanı canlandırıyor ve –yine- haliyle, ikisini de inanılması en zor anlarda bile sahici kılmayı başarıyor. Üstelik kendinden bir tat da katarak, sadece kendisinin canlandırabileceği biçime dönüştürerek…

Filmde hem senaryonun ustalık ve zeka düzeyi, hem de Bardem’in başarısıyla çok etkili hale gelmiş, yıllarca unutulmayacak birkaç yer var, örneğin Lorenzo’nun, Bilbatua’nın evinde sorgulandığı sekans ve tabii ki seyircinin yüreğine çöken o final…

Goya’s Ghosts / Goya’nın Hayaletleri

Yönetmen: Milos Forman
Senaryo: Milos Forman, Jean-Claude Carrière
Yapımcı: Saul Zaentz
Oyuncular: Javier Bardem (Lorenzo), Natalie Portman (Inés / Alicia), Stellan Skarsgård (Francisco Goya), Randy Quaid (Kral 4. Carlos), José Luis Gómez (Tomás Bilbatúa), Michael Lonsdale (engizisyon Yöneticisi)
2006 ABD, İspanya ortak yapımı, 113 dakika
DVD firması: As Sanat / Chantier

1603640cookie-checkHaftanın DVD’si: Goya’nın Hayaletleri

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.