HAK’ın haklı mücadelesi

Berlin otobanında giderken kaleme alıyorum yazımı. Weilburg’ta KKTC için çok emek veren ve bedel ödeyen dostumuz Mustafa Yüce ile SPD Merkezi’nde yapılacak olan ‘Göç ve Uyum Politikaları Çalışma Grubu Toplantısı’na’ katılacağız.

Yolda telefonum çalıyor. Telefonda Bremen’de çok başarılı çalışmalar yapmakta olan Mustafa Kemal Öztürk. Haftaya 22 Nisan Cuma Günü onunla Lefkoşa’da birlikteyiz. HAK (Halkın Adalet Konseyi) ‘Avrupa Birliği’nde Göçmenler’ konulu güzel bir toplantıyı gerçekleştirecek. Mustafa Kemal Öztürk’ü konuşmacı olarak davet etti. Mustafa Kemal Öztürk, Avrupa Parlamentosu’nda asistanlık yapmış, İstanbul’da kısa bir süre Mustafa Sarıgül’ün asistanı olmuş, Bremen’de yıllardır üyesi olduğu YEŞİLLER Partisi’nin milletvekili olarak eyalet düzeyinde güzel işler yapmakta.

Lefkoşa’da ‘AB’de Göçmen Hakları ve Irkçılık İle Mücadele’ konusunda deneyimlerini anlatması çok iyi olacak. En azından iyi niyetli ‘kafası karışık’ olanlarla tartışmamız gereken bir sorun bu.

Avustralya’da günümüzde kimse yıllar önce adaya ‘beyaz nüfusu arttırmak’ amacıyla dünyanın dört bir yanından göç ettirilen insanlara ‘siz buraya art niyetle getirildiniz, göçmen sayılmazsınız’ demiyor. Aralarında çok sayıda Kıbrıslı Türk göçmen de olan bu insanların Avustralyalı olmasından daha

doğal bir şey yok. İngiltere ‘işgalci ve sömürgeci güç’ olarak ada nüfusunu ‘lehine çevirdi’ suçlamasının faturasını kimse göçmenlere ‘ödetmeye’ kalkmıyor.

Doğrusu da bu!

Güney Afrika’ya dışarıdan getirilip yani göçtürülüp oralı olan Güney Afrikalı Beyazlar ile oranın yerlileri Siyahlar artık ‘kardeş, kardeş’ yaşayabilmekteler. Kimse ‘beyaz göçmenler İngiltere’ye dönsün’ gibi bir ‘saçmalıkla’ vakit harcamıyor. Kanada’ya Fransız Devleti tarafından teşvik edilerek göçen Fransızlar artık Kanadalı.

ABD’den hiç bahsetmeyelim. Eskiden sadece kızılderililerin yaşamakta olduğu topraklarda günümüzde dünyanın dört bir yanından göçmüş insan Amerikalı olarak yaşamakta.

Ama KKTC’de hem de ‘solcuyum’ etiketini kullanan bazı çevreler ‘efendim Kuzey Kıbrıs’a göç ettirilen göçmenlerin konumu ile AB’de yaşamakta olan göçmenlerin konumu aynı değildir’ diye ahkam kesmekteler.

Oysa hiç bir fark yok. Hangi nedenle olursa olsun ülkelerinden kopup bir başka ülkeye göçen ya da göçmek zorunda kalan insanların göçten kaynaklanan ve göçtüklere diyara uyum sağlamak konusundaki sorunlar birbirine çok benziyor. Göçmenlerle sorunlu olanların konuşmaları da.

Avrupa Sağı nasıl doğum oranları daha yüksek diye Türkleri ‘tavşanlara’ benzetme ‘densizliğini’ yapıyorsa, görüyoruz ki kendisi Türk kökenli olup ve de ‘solcuyum’ diyerek Türk göçmenleri ‘tavşanlara’ benzetenlerin de yaşadığı ülkeler var. Sonuçta ‘ayrımcılık’ yapanların da çok benzerlikleri var. Bu nedenle HAK tarafından KKTC’de bugüne kadar ihmal edilen ‘Göç ve Uyum Politikası’ konusunun ele alınması ve tartışılması çok yararlı olacak. ‘Bunları gemiye bindirip Anadıolu’ya yolluyalım’ tarzı görüşleri savunanlarla tartışılacak bir şey olmayabilir. Fransa’da Le Pen ile de tartışmıyoruz.

Ancak toplumun büyük bir kesimi ister yerli isterse göçmen olsun ‘Uyum nasıl olmalı?’ ve ‘Göçmenlerle birlikte güzel değerlerimizi kaybetmeksizin onların da güzel değerlerini bir kazanım olarak görerek birlikte nasıl yaşayabiliriz?’ sorusuna verilecek cevabı olumlu karşılayacaktır.

İşte bu çaba için HAK teşekkürü hak etmekte!

1617810cookie-checkHAK’ın haklı mücadelesi

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.