Irak ve Suriye’deki kriz, Türkiye’yi bilinmezliklere sürüklüyor

Türkiye’nin liderleri, ülkenin güvenliğini tehdit eden, benzeri görülmemiş olaylara nasıl tepki gösterecekleri konusunda her zamankinden daha fazla zihin açıklığı içinde olmak zorunda. Komşularını sarsan durumun karmaşıklığını kavramaları ve Türkiye’yi nerelere sürükleyebileceğini iyi tahlil etmeleri lazım.

Orta Doğu’da Türkiye’yi etkileyen gelişmelerin bazıları, Türkiye’nin kontrolünün dışında cereyan ediyor. Ama bir çoğu da bizzat Erdoğan hükümetinin yaptığı yanlış hesapların sonucu.

Türkiye’nin, Suriye ve Irak’ta kendisine İslam Devleti diyen IŞİD’in palazlanmasında rol oynadığı görüşünü dile getirenler, artık sadece hükümet karşıtları değil. Türkiye’nin kendi diplomatları bile ciddi hatalar yapıldığını kabul ediyor. Son haftalarda birden fazla diplomatın ‘rüzgar eken fırtına biçer’ hatta ‘besle kargayı, oysun gözünü’ dediğine bizzat tanık oldum.

Irak ve Kürtler konusunda ülkenin en deneyimli ve geçmişte önemli roller üstlenmiş eski büyükelçilerinden Murat Özçelik’in Hürriyet Daily News’dan Cansu Çamlıbel’e verdiği mülakat mutlaka okunması gereken türden. Türkiye’nin değişen bölgede olayları artık uzaktan izlemekle yetindiğinden yakınan Özçelik, birden fazla hatalı dış politika kararından sözediyor. Bunlar arasında Türkiye’nin Suriye’deki Esad karşıtı muhalefete yaklaşımı ve bunun dış dünyada nasıl görüldüğü de var. ‘IŞİD’le temas içinde olduğunuz imajını yaratırsanız, aynı kişiler hükümette olduğu sürece, Türkiye’nin IŞİD’le bir bağı bulunmadığına insanları ikna etmeniz zorlaşır’ demekte Özçelik.

Washington Post gazetesinin Reyhanlı’da üst düzey bir IŞİD komutanı ile yaptığı mülakat, Türkiye’nin cihatçılara kırmızı halı serdiğinin kanıtı olarak algılandı. Gazete, Türkiye’nin IŞİD’e savaşı başlatması için gereken canalıcı ikmal hatlarını sağladığını yazdı.

Türkiye’nin NATO müttefiği Almanya ile giriştiği casusluk tartışması da bu bağlamda ele alınmalı.

Türkiye’nin son yıllarda uluslararası saygınlığının zedelendiğine kuşku yok. Son günlerde the New York Times, The Washington Post, the Financial Times ve the Economist gibi dünyanın önde gelen yayın organlarında Türkiye hakkında yapılan yorumlara bakmak yeter de artar bile. Oysa bu eleştirilere neden olan dış politikanın mimarları yeni cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dışişleri bakanı Ahmet Davutoğlu ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan, yeni rollerle de olsa bildikleri yolda yürümeye devam ediyorlar.

Görevi devretmeye hazırlanan cumhurbaşkanı Abdullah Gül de söyleyince iyice kuvvetlenen Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlık beklentisi, Hakan Fidan’ın dışişleri bakanlığına getirilmesi olasılığıyla birleşince, 2011’den beri uygulanan dış politikaların devam edeceği anlaşılıyor.

49 vatandaşı IŞİD tarafından Irak’ta rehin tutulan ve kurtarılmaları için etkili bir adım atabileceği izlenimi de vermeyen Türkiye, aslında seyirci bile değil. Bir milyondan fazla mülteciye kapılarını açan, yüzlerce vatandaşı da Irak ve Suriye’de IŞİD saflarında çatışan Türkiye, şimdiden bu savaşın kurbanlarından biri haline geldi.

IŞİD’in Irak’taki vahşetiyle ilgilenirken, hareketin Suriye’de son günlerde sağladığı ilerlemeleri de gözden kaçırmamak lazım. Eğer IŞİD’in Halep’in kuzeyine doğru ilerlediği haberleri teyid edilirse, bundan en fazla endişe duyması gereken Türkiye olacaktır.

Ortak düşman IŞİD’e karşı verilen mücadelede bölgesel ittifakların yeniden şekillenmesi kaçınılmaz. IŞİD’in karşısında durabilen ana kuvvet olarak aralarında PKK’nın da bulunduğu Kürt savaşçılara silah ve destek verilmesi de son derece mantıklı. Ancak bunun uzun erimde Türkiye açısından ciddi sonuçları olacağını da unutmamalıyız.

PKK ile 30 yıldır devam eden çatışmaları sona erdirmesi umulan barış sürecinin de hükümetin ileri sürdüğü kadar sağlam bir temele oturmadığını son iki gündür bir kez daha gördük. 19 Ağustos’ta Lice’de PKK tarafından dikilen heykeli indirmeye çalışan güvenlik güçlerinin göstericilere ateş açması sonucu bir kişi öldü, yaralananlar oldu. Ertesi gün de Van’da PKK tarafından tuzağa düşürülen bir asker öldü, diğeri yaralandı. Bölgede gerginlik yeniden tırmanıyor. Hükümet ise, populist içgüdülerle adım atmaya her zaman hazır.

Türkiye, önünü göremediği tehlikeli sularda ilerliyor. Geminin kaptanlarının bugüne kadarki karnesine bakıldığında seyahatin fırtınalı geçeceğini şimdiden söyleyebiliriz.

_______________________________

* Yazarın diğer yazıları için lütfen tıklayınız:
http://www.firdevstalkturkey.com/tr/

1565280cookie-checkIrak ve Suriye’deki kriz, Türkiye’yi bilinmezliklere sürüklüyor

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.