Kaş’ın genç sinemacıları ayakta alkışlandı

Kaş Kültür Evi’nde gerçekleşen gösterimle izleyiciyle buluşan kısa filmler, Kaş Likya Festivalinde gösterildikten sonra yarışmalara da katılacak. Gençlerin yazıp yönettiği kısa filmler izleyiciler tarafından ayakta alkışlanırken, sanatçı Şevval Sam’ın da gençlere destek verdiği belirtildi.

İKİ FİLM ÇEKTİLER, ÜÇÜNCÜSÜ YOLDA

Altın Portakal başta olmak üzere geçtiğimiz yıl çok sayıda ödülle adından söz ettiren ‘Çoğunluk’ filminin yapımcısı da olan Yönetmen Özkan Yılmaz, yaklaşık altı ay önce yerleştiği Kaş’ta gençlere yönelik bir sinema kursu açmaya karar verdi. Kaş’taki bir dostunun yardımıyla kolları sıvayan Yılmaz, geçtiğimiz yıl sonu Kaş Kültür Evi’nde başlatılan sinema kursuyla bir çok gencin yaşamını değiştirecek bir projenin de temellerini atmış oldu. Başlangıçta sinema kursuna 27 gencin başvurduğunu anlatan Yılmaz, kurs süresince bu sayının giderek azaldığını ve geriye kalan sekiz gençle başladıkları çalışmayla iki kısa film çektiklerini, bir kısa filmin de çekim aşamasında olduklarını söyledi. Yaptıkları filme gurur duyduklarını belirten genç sinemacılar ise, filmlerin çalışmaları süresince sürekli elma çayı içtikleri için kendilerine bu adı verdiklerini dile getirdiler.

ŞEVVAL SAM DA DESTEK VERDİ

Tamamlanan filmlerin Kaş Kültür Evi’inde düzenlenen gösterimi sonrasında sorularımızı yanıtlayan Yılmaz, oyuncu Nilay Tuncay ve Okan Avcı’nın gönüllü olarak rol aldıkları kısa filmlerin özgün müziklerinin de ‘Voyn’ adlı yerli müzik grubunun yanısıra Şevval Sam ve gitarist Sarp Maden’in katkılarıyla ortaya çıktığını söyledi. Genç sinemacıların yaptıkları filmler konusunda oldukça heyecanlı olduklarını belirten Yılmaz, “bir an önce ortaya çıkan ürünleri görmek istiyorlardı. Biz de üçüncü filmi beklemeden bir gösterim yapmaya karar verdik. Üçüncü film de tamamlandığında Kaş festivalinde toplu bir gösterim yapmayı planlıyoruz. Daha sonrası için de çeşitli film festivallerine katılmayı hedefliyoruz. Ancak öncelikle gençlerin okullarını tamamlayıp bu konuya konsantre olmalarını bekleyeceğiz. Sonuçta gençlerin kendilerinin takip etmelerini gerekli kılan bir süreç bu. Benim bu konuda özetleyebileceklerim böyle. Projenin asıl mimarları olan genç arkadaşlarımızın bu süreçteki deneyimleri söyleyecekleri şeyler daha çok önemli” diye konuştu.

Çalışmalar süresince gençlerin ailelerinden büyük destek gördüklerini de belirten Yılmaz, Kaş’taki ilk sinema deneyiminin kendisini de heyecanlandırdığını dile getirdi.

GENÇ SİNEMACILAR NE SÖYLEDİLER

Deniz Karalar (17 yaşında):

“Kaş’ta bizim gibi gençler için yapacak hiç bir şey yoktu. Daha sonra burada bir sinema kursu olduğunu öğrendik ve sinemayla ilgilendiğimiz için kursa katılmaya karar verdim. Önceleri hiç bir şey bilmiyorduk ve çok heyecanlıydık ama sonunda çok güzel bir iş çıktığına inanıyorum. Bu film sonuçta bir ekip çalışmasıydı ve hepimiz adına çok gururlandım.”

Sude Meriç Kolozina (16, Senarist-Yönetmen):

“Ben çok heyecanlıyım. Arkadaşım Deniz iyi ki de sinema kursuna adımı yazdırmış diyorum. Üç ay önce yaşamımızda sinemaya dair kesinlikle hiç bir şey yoktu. Sadece boş zamanlarımızı değerlendirmek için film gösterimleri yapıyorduk. Daha sonra sinema yaşamımızın içine girdi. Film izlemekle film yapmak arasındaki farkı gördük. Kamera arkasına geçince, görünmeyen başka bir dünya olduğunu keşfettim. Ben önceleri fotoğrafçı olmak istiyordum. Bu yolla hayata, insanlara anlatacaklarım vardı. Şimdi buna sinema da benim için yeni bir anlatım seçeneği oldu.”

Fatma Kabaca (16-Sanat Yönetmeni)

“Başlarda sinema kursu olduğunu öğrendiğimde yalnızca merak ettiğim için gelip kaydoldum. Sonraları eğitim alıp sinema bilgim geliştikçe bu merakım isteğe dönüştü. Sude ve Deniz arkadaşlarımızın senaryolarını hep birlikte film olarak çektik. Bu sürede bazı kavgalarımız da oldu ama eğlenceli bir süreçti bizim için. Ben her iki filmin de sanat yönetmeniydim. Mekanları, filmle ilgili objeleri, yakınlarımızın katkılarıyla bulduk. Sonuçta ortaya güzel bir film çıktı. Bütün arkadaşlarım adına çok sevinçliyim.”

İrem Uçkun (17- Yönetmen):

“Daha önce tiyatroyla ilgileniyordum. O güne kadar filmleri yalnızca televizyon ya da bilgisayar karşısından izlemekle biliyordum. Çünkü izlerken çok da umursamıyorsunuz, kimin ne yaptığıyla ilgilenmiyorsunuz. Sadece izliyorsunuz. Ancak bu yaşadıklarımdan sonra her şeye gerçekten çok farklı bakmaya başladım. İlk filmimize başladığımızda ben kameraman olmuştum. Sonra yönetmen oldum. Bundan sonrası için kendi adımıza bir web sitesi açmayı ve Kaş’ta hep birlikte yazacağımız senaryoları filme çekmeyi planlıyoruz. Önceleri burada olanaklar yok, diye düşünüyorduk ama şimdi insanın isteyince bir çok şeyi yapabileceğine inanıyoruz.”

Simge Doğanay Yaşar ( 18):

“Bu grubun yaş olarak en büyüğüyüm. Gerçekten de Kaş gibi küçük bir yerde çok güzel bir çalışmaydı bizim için. Ben ÖSS’ye hazırlandığım için ikinci filmle pek ilgilenemedim. Daha çok ilk filmle ve ses teknisyeni olarak ilgilendim. Zor bir çalışma dönemiydi. Hava soğuktu, ilk deneyimimizdi ve yaşamınız boyunca böyle bir şey yapmamıştık. Ama sonunda insanların ‘ne güzel bir iş yapmışsınız, sizinle gurur duyuyoruz’ dediklerini görmek her şeye değdi. Ayrıca birbirimize toleranslı olabilmeyi ve birbirimize katlanabilmeyi öğrendik.”

Melissa Yılmaz (17):

“Sinema kursunu ben de İrem arkadaşımdan öğrendim. Başlarda daha çok vakit geçirmek için gelmiştim ama sonraları kursu iple çekmeye başladım. Gerçekten çok eğlenceli zaman geçiriyordu ve bu sürede çok şey öğrendik. Eğer söyleyecek bir sözümüz varsa bunu yapmanın en etkili yolunun sinema olduğunu öğrendim. Yaşımız küçük olsa bile derdimizi bir filmle anlatmanın etkili olduğunu gördük. İnsanlar filmimizi izlemeye geliyor ve sözle anlatamadığımız şeyler bu yolla daha rahat anlatabiliyoruz. Böylece insan kendini daha önemli hissediyor. Şimdi benim de çekime hazır bir senaryom var. Yakında bunu da filme çekeceğiz.”

Enes Çingıl (17):

“Önce bir arkadaşım söyledi bana da. Gitsek mi, gitmesek mi diye düşünürken, ‘gidip bir bakalım’ diyerek başladık. Sonuçta sinema ilginç bir şey. Özkan Hoca’nın (Yılmaz) bana öğrettiği en önemli şey, her filmin kendi içinde bir mantığı olduğuydu. Yani bir filmi çekiyorlarsa eğer, bunu belirli bir sebebi olduğunu, bir şeyler anlatmak istediğini öğretti. Ben artık filmleri izlerken bu nedeni arıyorum. Ben de başlarda senaryo yazmaya giriştim ama boyumun ölçüsünü aldım. Hiç de kolay bir iş değilmiş. Daha çok filmin prodüksiyon işleriyle ilgilendim. Arkadaşlarımı aç bırakmamaya çalıştım, güle oynaya iki tane güzel film yaptık sonuçta.”

Ege Can Şen (17):

“Benim küçüklüğümden beri sinemeya hep bir ilgim vardı. Annemden Kaş’ta bir sinema kursu açıldığını duyunca, ‘bu kursa gitmeliyim’ diye düşündüm. Yalnız gitmek istemediğimden Enes arkadaşıma söyledim ve birlikte gittik. Kurslar da çok eğlenceli geçince bu film işi bizi de bir yerden yakaladı. Bu çalışmalar süresince en çok farkına vardığım şey dakik olmaktı. Önceleri dakik biri olduğumu düşünürdüm meğerse değilmişim, bunu öğrendim. Sinema bana disiplinli ve programlı yaşamayı öğretti. Gelecekte sinema eğitimi almayı ve hayata bu pencereden bakmayı düşünüyorum.”

FOTOĞRAFLAR

Filmin galasından

Kaşlı genç sinemacılar

Yönetmen Özkan Yılmaz

1527810cookie-checkKaş’ın genç sinemacıları ayakta alkışlandı

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.