Kıbrıs’ta anlaşmaya giden yolda bitmek bilmeyen engeller

Defalarca aşılmaya çalışılıp, başarısız olunan Kıbrıs sorunu, hala öylesine çetrefilli ki, sanki Powell’ın sözlerini sorgulatırcasına, çözümsüz kalmaya devam ediyor.

Daha önce de defalarca gittiğim Kıbrıs’ta son gözlemlerim, sürmekte olan görüşme sürecinin en hassas dönemine rastgeldi.

Kuzeyde yeni bir hükümetin kurulmasını izleyen günlerde, Kıbrıs Cumhuriyetinde de endişe verici sonuçları olan parlamento seçimleri yapıldı. Ardından da hiç beklenmedik bir anda, Pazartesi günü, görüşmeleri kesintiye uğratan br gelişmeyle karşı karşıya kalındı.

Tam kalıcı ve kapsamlı bir çözüme her zamankinden daha çok yaklaşıldığı sanılırken, bir kez daha işbirliği ve müzakerenin ölçülü dili, yerini, hırçın ve zehirli atışmalara bıraktı.

Bu yıl sonuna kadar bir anlaşmaya varılması hedefiyle yürütülen görüşmelerde en son engebe, İstanbul’da yapılan Birleşmiş Milletler İnsani Doruğu sırasında meydana gelen bir protokol sorunu yüzünden ortaya çıktı.

Doruğa katılmak üzere Kıbrıs’ı temsilen İstanbul’a gelen Cumhurbaşkanı Nicos Anastasiades, evsahibi ülke cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son anda, süpriz biçimde Kıbrıs Türk lideri Mustafa Akıncı’yı resmi yemeğe davet etmesi üzerine, ziyaretini yarıda kesti.

Kıbrıs hükümet sözcüsü Nicos Christodoulides, Kıbrıs Cumhuriyetinin konumunu zayıflatmak, dünyada Türkiye dışında hiç bir ülkenin tanımadığı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini öne çıkarmak için Türkiye’nin yaptığı girişime engel olmadığı gerekçesiyle Birleşmiş Milletleri eleştirdi, diplomatik temayülleri çiğnemekle suçladı.

Birleşmiş Milletler sözcü yardımcısı Farhan Haq, yemeğin kendileri tarafından organize edilmediğini, Mustafa Akıncı’yı Birleşmiş Milletler’in davet etmediğini, Genel Sekreter Ban’la yapıldığı söylenen görüşmenin de kendi talepleri üzerine olmadığını söylediyse de, Anastasiades’i ikna edemedi.

Cumhurbaşkanı Anastasiades, doruktan erken ayrılmakla kalmadı, Birleşmiş Milletler Kıbrıs Özel Temsilcisi Espen Barth-Eide ile Perşembe günü, Mustafa Akıncı ile de Cuma günü planlanan görüşmelerini de iptal etti.

Kıbrıs sözcüsünün, “kurnazca manevra” diye nitelediği, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kıbrıs Türk cumhurbaşkanı Akıncı’ya özel uçak gönderip son anda İstanbul’a getirmesi, kimi Batılı yorumcular tarafından ‘Türkiye’nin yaramazlığı’ olarak geçiştirildiyse de, olay, görüşmeleri rayından çıkarma tehlikesi taşıyan ciddiyetteydi.

Mustafa Akıncı ise Anastasiades’in ölçüsüz davrandığını söyledi. Kıbrıslı Rumlar arasında da Anastasiades’i eleştirenler vardı. Cyprus Mail gazetesinin yorumunda Eide ve Akıncı ile görüşmelerin iptal edilmesinin kimin işine yarayacağı sorgulandı, fakat Kıbrıslı Rum siyasi partilerin hemen hepsi Anastasiades’in tutumunu alkışladı.

Kıbrıs Türk kesiminde, siyasi partiler ve yorumcuların büyük bölümü Antasiades’in tepkisini fevri ve abartılı buldular. Ama az sayıda da olsa, İstanbul’a giderek, bilerek ve kasıtlı şekilde barış sürecini tehlikeye attığı için Akıncı’yı eleştirenler de çıktı.

Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Ioannis Grigoriadis, Mustafa Akıncı’nın siyaseten gayet sakarca davrandığını ve Anastasiades’i Kıbrıs Rum kamuoyu önünde zor durumda bıraktığını düşünüyor.

Geçen Pazar günü Kıbrıs Cumhuriyetinde yapılan parlamento seçimlerinde Anastasiades’in lideri olduğu DISY partisi birinci geldi, komünist AKEL ise ikinci oldu ama aşırı sağcı ELAM partisi de yüzde 3,6 oranındaki barajı aşmayı başararak, Meclise iki milletvekili soktu.

Kıbrıs Üniversitesinde sosyal antropoloji dalında öğretim üyesi ve Ölü Bölgeden Yankılar adlı kitabın yazarı Profesör Yiannis Papadakis’e göre, parlamento seçiminin sonuçları, seçmenlerin uzlaşma yanlısı iki büyük siyasi partiden uzaklaşma eğiliminde olduğunu gösteriyor.

“Açıkça görülüyor ki, seçmen hem AKEL’e, hem de DISY’e karşı protesto oyu kullandı. AKEL’e, liderleri cumhurbaşkanı iken zamanında adım atmayarak ülkeyi mali krize soktuğu için, şimdiki cumhurbaşkanına da Avrupa Birliği ile varılan ve çok insanın canını yakan ‘mali traş’ anlaşması yüzünden tepkililer. Ayrıca, her iki büyük parti de, adlarının karıştığı yolsuzluk iddiaları yüzünden seçmenin protestosuna hedef oldu. Gerçi Kıbrıs görüşmelerini Cumhurbaşkanı yürütüyor, kararları o veriyor, ama genel siyasi ortam, uzlaşma yolunda adım atmasını zorlaştıracağından, Kıbrıs sorununa federal bir çözüm bulunması olasılığını zayıflatabilir” demekte Profesör Papadakis.

Kuzeyde de, cumhurbaşkanı Akıncı, benzer siyasi baskılarla karşı karşıya. Bir yandan federal bir çözüme sempati duymayan iki sağ parti koalisyonuyla çalışmak, bir yandan da Türkiye ile hassas dengeleri gözetmek zorunda.

Kıbrıslı tanınmış iktisatçı ve yorumcu Costas Apostolides, hem Anastasiades’in hem de Akıncı’nın diğer partilerden ağır baskı gördüğünü ve kendi yandaşlarının ihanet ve aşırı tavizkarlık suçlamalarıyla karşı karşıya kalmamak için dikkatli davranmak zorunda olduklarını düşünüyor.

“Zor kararların yüksek siyasi bedelleri olabilir. Anastasiades, şu ana kadar dört ya da beş siyasi partinin muhalefetine direnmekteydi. Aldığı eleştiriler, Kıbrıs’ta pek çok kişinin görüşmelerin gidişatının kötü olduğuna inanmasını sağladı. Türkiye’deki gelişmeler de Kıbrıslılarda Erdoğan hakkında ‘kontrolsüz bir füze’ izlenimi doğurdu. İlerleme sağlanamamasının suçu Türkiye’nin üzerine yüklendi. Aşırı görüşlü muhalefet ise Akıncı’yı Türkiye’nin kuklası olarak gösterme eğiliminde. Ben bunun doğru olmadığı kanısındayım. Bunda, Kıbrıslı Rum liderlerin kendi zorluklarının sorumluluğunu başkalarının üstüne yıkma çabalarının da rolü var” diyor Costas Apostolides.

Dr. Ioannis Grigoriadis ise, görüşmelerde kritik bir aşamaya yaklaşıldığını ve eğer sonuca varılmak isteniyorsa, liderlerin zor ve cesur kararlar vermek zorunda olduklarını düşünüyor.

“Ben, hala ihtiyatlı iyimserliğimi koruyorum, lakin Türkiye’nin iç siyasetindeki gelişmeler, kapsamlı bir anlaşmaya Türkiye’nin nasıl tepki göstereceği konusunda güvenilir bir tahminde bulunabilmeyi zorlaştırıyor,” diye de ekliyor.

Yıllardır Kıbrıs’ı yakından izleyen bir gazeteci olarak, görüşmelerin nasıl bir mayın tarlası olduğunu çok iyi biliyorum.

Tarafların hepsi, tartışmaya yer bırakmayacak ölçülü bir siyaset dili benimsese, uluslararası protokol kuralları eksiksiz uygulansa, sabırlı, kararlı ve becerikli bir müzakere sürdürülebilse bile, anlaşmayı mümkün kılacak bütün unsurların aynı anda biraraya getirilmesi kolay olmayabilir.

Nitekim, görebildiğim kadarıyla, Türk ve Rum pek çok Kıbrıslının hayalinde yatan bir çözüm ile, Türkiye başta olmak üzere, diğer aktörlerin çıkarları arasında hala gözle görülür bir uçurum var. Tarihin kötülüklerinin bir daha başlarını kaldırmamak üzere gömülmeleri, daha uzun süre alabilir.

________________________

* Yazarın diğer yazıları için lütfen tıklayınız:
http://www.firdevstalkturkey.com/tr/

1582560cookie-checkKıbrıs’ta anlaşmaya giden yolda bitmek bilmeyen engeller

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.