Eylem NAZLIER / Evrensel İstanbul – KHK’lerle ihraçları konuştuğumuz Eğitim Sen Örgütlenme Sekreteri Ramazan Gürbüz, KHK’lerle 1602 Eğitim Sen üyesi eğitim emekçisinin ihraç edildiğini bunlardan sadece 723’ünün göreve döndüğünü söyledi.
Darbe girişiminin üzerinden 7 yıl geçti. OHAL döneminde çıkarılan KHK’lerle on binlerce kamu emekçisi ihraç edildi. Bunlar arasında Eğitim Sen üyesi bin 602 eğitim emekçisinin de olduğunu hatırlatan Eğitim Sen Örgütlenme Sekreteri Ramazan Gürbüz, “Bunlardan 723 kişi göreve döndü. 879 eğitim emekçisinin dava dosyaları hâlâ mahkemede. Mahkeme kararıyla geri dönen bazı arkadaşlarımızın güvenlik soruşturması-arşiv araştırması adı altında göreve başlama süreçleri sürekli uzatılıyor” dedi.
GÜRBÜZ: BİN 602 ÜYEMİZ İHRAÇ EDİLDİ
15 Temmuz darbe girişimi sonrası ilan edilen olağanüstü halin (OHAL) verdiği yetkilerle cumhurbaşkanı tarafından onlarca kanun hükmünde kararname (KHK) çıkarıldı. 2 yıl süren OHAL döneminde on binlerce kişi görevinden ihraç edildi.
Darbe girişiminin üzerinden tam 7 yıl geçti. Bu 7 yılda ihraç edilen emekçilerin kaçı göreve döndü? Bu süreçte neler yaşadılar? Sorularımızı yanıtlayan Eğitim Sen Genel Örgütlenme Sekreteri Ramazan Gürbüz, Eğitim Sen’e üye bin 602 kişinin ihraç edildiğini söyledi. Darbe girişimi sürecinde birçok kamu emekçinin görevine, hiçbir adli ve idari soruşturma yapılmaksızın son verildiğine dikkat çeken Gürbüz, “Biz sendika olarak kurulduğumuz günden bugüne laik, demokratik, bilimsel eğitimi savunduk. Dinci ve gerici güçler de her zaman mücadele ettik. ‘FETÖ’ darbe girişimini fırsata çevirerek KESK’e bağlı sendika üyelerinin ihraç edilmesi kabul edilebilir değil” dedi.
723 KİŞİ İÇİN İADE KARARI
Gürbüz, ihraçlar sonrası yaşanan sürece dair şu bilgileri aktardı: “İhraç edilen bin 602 arkadaşımızdan 20’si kanun hükmünde kararname ile göreve iade edildi. Biliyorsunuz bu süreçte ihraç edilenlere ilişkin bir komisyon kuruldu. Bu komisyonun da hukuksuz olduğunu söyledik. Mahkeme gibi çalışan bu komisyon kararı ile 568 arkadaşımız göreve iade edildi. Yine aynı komisyon kararıyla bin 14 arkadaşımızın başvuruları reddedildi. Başvuruları reddedilen bin 14 arkadaşımız mahkemeye başvurdu. Bununla ilgili özel mahkemeler kuruldu. Mahkemelere başvuran arkadaşlarımızdan 135’i de mahkeme kararıyla görevine döndü. Şimdi toplam orana baktığımız zaman yani mahkeme, komisyon kararı ve kanun hükmünde kararname ile göreve iade edilenlerin oranı yüzde 45. Başka bir deyişle başvuruların yüzde 55’i reddedildi. Bu da gösteriyor ki yaklaşık 2 arkadaşımızdan biri görevine iade edildi.”
‘MAHKEME KARARINA RAĞMEN DÖNEMEYENLER VAR’
Peki görevlerine iade edilenler okullarına dönebildi mi? Gürbüz’ün aktardığı bilgiye göre “Mahkeme kararıyla dönen arkadaşlarımız okullarında görevlerine başlayıp geçmişe yönelik özlük haklarının tamamı olmasa da bir bölümünü alabildi. Fakat son bir yıldır mahkeme kararıyla geri dönen arkadaşlarımızın güvenlik soruşturması-arşiv araştırması adı altında göreve başlama süreçleri sürekli uzatılıyor.”
Bu süreçlerin yeniden bir cezalandırma yöntemi gibi kullanıldığını söyleyen Gürbüz, “Yani verilen ihraç kararının yanlış olduğu, hukuksuz olduğunu mahkeme teyit etmiş. Arkadaşlarımız yargı kararıyla görevlerine dönmüş. Bu arkadaşlarımızla ilgili yapılan arşiv araştırması ve güvenlik soruşturmasının hukuki hiçbir dayanağı yok. Buna rağmen güvenlik soruşturması-arşiv araştırması adı altında bir süreç işleterek arkadaşlarımızın göreve tekrar başlama süreleri alabildiğine uzatılıyor. Örneğin mahkeme kararının üzerinden 7-8 ay geçmesine rağmen hâlâ göreve başlayamayan arkadaşlarımız var. Bu hukuksuzluğun, adaletsizliğin giderilmesini talep ediyoruz” dedi.
‘879 KİŞİNİN MAHKEME SÜRECİ DEVAM EDİYOR’
879 eğitim emekçisinin dava dosyalarının mahkemede olduğunu anlatan Gürbüz, “Süreç hâlâ devam ediyor. 879 arkadaşımız hâlâ 15 Temmuz’dan bugüne açıkta. Ve karar bekliyorlar. Bu kararların bir an önce alınmasını ve arkadaşlarımızın görevi iade edilmesi istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Gürbüz, “7 yıl sonra çıkan kararlarla gelinen noktada adeta ‘Pardon yanlışlık oldu’ denildi. ‘Pardon’ denmesi yaşanan hukuksuzluğu, arkadaşlarımızın yaşadığı acıları telafi edecek nitelikte değil. Bunun sorumlularının, arkadaşlarımızı haksız hukuksuz bir şekilde bu duruma düşüren görevlilerin mutlaka ve mutlaka yasalar önünde kanun önünde hesap vermesi gerekir” diye konuştu.
