Şükran Kurdakul’u, BİKEV ile birlikte anmak

Şükran Kurdakul’u ışıklar içinde sonsuzluğa gönderirken, mezarının başında bir grup, orta öğrenim çağında, toplu olarak genç kız grubuda katılmıştır. Bu öğrenci grubu, Yaşar Kemal’in dikkatini çeker. Orada öğrencilerin yanında bulunanlardan, tanımadığı birisinin yanına gelir, Yaşar Kemal ve şu soruyu sorar: “Siz kimsiniz, nereden geldiniz, Şükran Kurdakul’u nereden tanıyorsunuz?” Bu sorunun muhatabı, genç öğrencilerin başına bulunanlardan, Bigadiç’li Servet Ulubak’dır.

Yanıt, “Şükran abinin, BİKEV’den öğrencileri, çocukları” olur. Yaşar Kemal şaşırınca da anlatır. BİKEV i tanıtır ve Şükran Kurdakul’un, yoktan nasıl bir eser yarattığını. Yaşar Kemal şaşkınlık içinde, Şükran bizi yine şaşırttı. Neler yapmış da, haberimiz olmamış şeklinde bir konuşma gerçekleşir. Evet, nedir bu BİKEV ve Şükran Kurdakul ilişkisi.

Bigadiç, Balıkesir’in, eski İzmir yolu üzerinde kurulu, 35 km ilerisindeki bir ilçesi. Tarım, tavukçuluk yapıldığı, ayrıca bor madenlerinin çıkarıldığı, işçi ağırlıklı bir ilçe. Güveçi, sucukları ve helvası da meşhur. Şükran Kurdakul, uzun süre Balıkesir’de yaşamıştır. 1960 yılların ortaları, seçimler sürecinde, TİP’i tanıtan konuşmalar yapmak üzere, Balıkesir’in ilçelerini de dolaşmıştır. Ben de bu süreçte, şimdi yıkılmış olan Taş Kahve’de, onu böyle bir konuşma yaparken, gençliğe geçiş yaşlarımda tanıdım. Şimdi de, Bayezıt’tan her geçişimde, onun yayınevi ve kitabevini hatırlarım. Cumhuriyet’te karşılaştığımızda da, hep Bigadiç’ten haber sorardı. Son olarak yanlış anımsamıyorsam, Beyoğlu’nda Engin Yörükoğlu’nun mekanında, Tolga Çandar’ın “maksat muhabbet” bir pazar dinletisinde yine Bigadiçlilerle beraber olmuştuk. Tolga Çandar’ın katkılarını da burada belirtmeden geçmeyelim. Şükran Kurdakul’un, Balıkesir ile bağlantısı belirttiğim gibi ayrıldıktan sonra da kopmamıştır.

Daha sonraki yıllarda, Bigadiç’e Belediye Başkanı olarak, oranın çocuğu, eski belediye başkanlarından, Dr Ahmet Ulus’un oğlu, genç mimar Sedat Ulus seçilmiştir. Bundan sonra, Şükran Kurdakul’un Bigadiç ile ilişkileri daha da sıklaşmıştır.

Şükran Kurdakul’un eşinin babası, tanınmış bir mülkiyelidir. Maliye Bakanlığında uzun yıllar görev yapmıştır, Rüştü Koray, vefat edince bir miktar miras kalır. Sanırım, o yıllarda, iki bin lira kadar, nakit bir tutar. Şükran Kurdakul, Belediye Başkanı Sedat Ulus’a gelir ve burada, okula gidemeyen köylerdeki kızlar için, bir kız yurdu yapalım der. Belediye Başkanı Sedat Ulus, çevresinde ki tanıdık, Bigadiç’li genç idealist bir grupla hemen bir vakıf kurarlar. İlk maya, Rüştü Koray’ın mirasından gelen paradır. Ve Maya tutar. BİKEV Bigadiç Kültür ve Eğitim Vakfı kurulur. Farklı meslek gruplarından 107 kişi, 1995 yılında bu oluşuma omuz verirler.

Ve yapı kurulmaya başlanır. Bir arsa üzerine, yine mimar olan Belediye Başkanı’nın eşi Sema Ulus, planı çizer. Temel atılır. İnşaat başlar. Yıl 1997 Rüştü Koray Kız Öğrenci Yurdu, damadı Şükran Kurdakul tarafından açılır. 13 yıl önce. Ailesinin maddi durumu iyi olmayan ve çocuklarını okutamayacak olan ailelerin kız çocukları, yurda hiçbir ücret ödemeden alınır. Eğitimleri süresince de, hiç bir ücret ödemeden ve hiç bir şekilde borçlandırılmadan buradan yararlanırlar. O çocuklardan, şimdi Üniversite bitirenler oldu. Değişik illerdeki üniversitelere devam edenler var. Ve bu öğrencilerin ilişkileri hala BİKEV ile sürmektedir. BİKEV de şimdi de, 40’ın üzerinde kız, buradan yararlanmaktadır.

İşte Şükran Kurdakul, böyle bir yapının oluşmasını sağlamış ve yaşamı süresince de BİKEV ile ilişkisini sürdürmüştür. Bigadiç’ e geldiğinde de, BİKEV’in öğrencileri ile birlikte olmuştur. Yaz aylarında, Balıkesir Körfeze geldiğinde de, okuyamadığı dönemlerde, BİKEV li öğrenciler, ona misafir olmuşlar. Onu gazeteleri, okuyamadığı kitapları okumuşlar, sohbetinden, bilgi birikiminden yararlanmışlardır.

Peki BİKEV bunları nasıl yapmaktadır. Devletten katkı mı almaktadır? Devletin, denetim yapmak dışında bir katkısı yoktur. Tamamen, yerel halkın ve çevrelerindeki insanların, küçük katkıları ile bu eğitim kurumu ayakta durmaktadır. Kurucuların eşleri, yerel halktan ve emekli olmuş öğretmenlerin, akşamları mütalaa hocalığı ve moral destekleri ile de, tam bir imece örneği sergilenmektedir.

Kurban bayramlarında, bağışlar alınır. Çocukların yiyecekleri buzluklara alınır, gelen derileri satan hayırseverler, bu gelirleri aktarırlar. Sonraki yıllarda, Rüştü Koray’ın diğer çocuk ve torunları da geldiğinde, burayı görünce sevinçlerini coşkuyla aktarırlar.

İşte burada yetişen çocuklardır. Yaşar Kemal’in, Şükran Kurdakul’un mezarı başında gördüğü ve sorduğu çocuklardır. Bu çocuklara, tatillerde geziler düzenlenir. Örneğin Ankara’ya gelip, Anıt Kabir’ı ziyaret ederler. Coğrafya derslerinde gördükleri yerlere giderler. Yurtta değişik kültürel etkinliklerde düzenlenir. Konuklar ağırlanır, sohbetleri sürer. Ve kurum yaşamını sessiz sedasız sürdürür.

Bu arada ilginç rastlantılar ve sürprizlerde olur. Şimdilerde 100 yaşına doğru ilerleyen bir eğitim emekcisi, ZEHRA SOYUBOROVALI, bir balkan göçmenidir. Bir sabah, bir gazetenin
sayfaları arasına sıkışmış, Bigadiç ve BİKEV ile ilgili bir haber okuyunca, anıları canlanır ve BİKEV e mektup yazar.

İlginç bir yaşam öyküsü vardır, Zehra SUYUBOROVALI’nın. Bigadiç’i hiç görmemiştir. Ama Bigadiç doğumludur. Nüfus kağıdında, doğum yeri hanesinde Bigadiç yazar.

Ailesi, Selanik Vilayeti, Drama Mutasarrıflığına bağlı, Borova köyündendir. Borovalılar, Balkan savaşlarında, Yunan ve Bulgar baskılarından kendi deyimiyle “zulmünden kaçarak”, Anadolu’ya geçerler. İzmir’e yerleşirler. Sonra da Manisa’ya geçerler. 15 Mayıs 1919’da Yunanlılar İzmir’i işgal edince, Borova’da da Yunanlılar, burada da Yunanlılar, bari Borova’ya malımızın mülkümüzün olduğu yere dönelim kararı alırlar. Manisa’dan Bandırma’ya doğru yola çıkarlar. Zehra SUYUBOROVALI’nın annesi, o günlerde ona hamiledir. Mecburen Bigadiç’e gelince mola verirler ve 20 Temmuz 1919’da, Zehra Suyuborovalı Bigadiç’te dünyaya gelir. Aile bebeklerini ile beraber Borova’ya döner. Anne, dönüş yolunda hastalanmıştır. Borova’ya dönünce vefat eder. Baba da, Yunanlılarla yapılan bir çete savaşında şehit düşer. Zehra üç yaşındadır. Kız çocuğu olmayan halası, evlatlık olarak alır.

Aile, mübadele sonrasında, Zehra 5 yaşındayken, tekrar 1924 de İzmir’e döner. Büyüyünce, param olsa da doğduğum yere Bigadiç’e okul yaptırsam diye düşünür. Öğretmen olur. Küçük kızı, İzmir Devlet Hastanesi”nde eczacı olur. Böbrek yetmezliği hastalığını yakalanır. Yurt dışında bir çare bulunur diye, emekli maaşından para biriktirmeye başlar. Ancak kızını kaybeder. Bu olaydan bir buçuk sene sonra, Cumhuriyet Gazetesi’nde Bigadiç ile ilgili yazıyı okur ve kızı için biriktirdiği parayı, hiç görmediği ve tanımadığı insanlara, BİKEV’e gönderir.

Sonra ki yıllarda Bigadiç’e de gelir Zehra SOYUBOROVALI, Yurtta çocukları görür, onları sever, parasının iyi yerde değerlendirildiğini görür. Çocuklara, kendi çocukluğunun masalları anlatır. Yurtta kalan çocuklar da, onun anlattığı masalları, yazıya dökerler. BİKEV’de bu masalları kitaplaştırır. Zehra SOYUBOROVALI, “Çocukluğumun Masalları” yayımlanır.

Zehra SOYUBOROVALI, halen İzmir’de yaşıyor. Kitabı, sonradan hatırladığı yeni masalların eklenmesiyle yeniden de basılır. BİKEV, böylesi güzel bir buluşmayı da sağlamıştır. Yıllar önce bu kitapdan, bir toplantı sürecinde ayak üstü sohbet anında, Sunay Akın’a bahsetmiştim. İlgisini de çekmişti. Göndereceğim dediğim halde, gönderememenin üzüntüsüyle, önümüzdeki günlerde İstanbul’a gittiğimde, özür dileyerek ileteceğim.

Şükran Kurdakul’u, dostları ile, onun, yetişmelerine katkıda bulunduğu çocuklarla, onun mekanında anmak. Bu düşüncemi de hep erteledim. Şimdi onu da gerçekleştirmek istiyorum. Vakfın kurucularından, okul arkadaşım Eczacı Sezai Sillelioğlu’na yeniden bahsettim. Katkılara açığız dedi. Vakıf Başkanı Sedat Ulus’a da yıllar önce söylemiştim. Artık zamanı geldi. Şimdi program yapıp yaşama geçirme zamanı.

Cumhuriyet Gazetesi’nde beraber çalıştığı Şükran SONER’in, önceden zaten sözüde vardı. Bigadiç’e yeniden geldiğinde, BİKEV’i ziyaret etmek. Uygun olursa, Erdal Atabek’de tanıdığım kadarıyla, bu tür katkı vermeğe hazır olacaktır. Değerli meslektaşım, yazar Ayşe KİLİMCİ, bahsettiğimde, hemen heyecanla, ne zaman istersen yanıtını da vermiş durumda. Bu heyecana katılacak, Şükran Kurdakul’un kızlarını tanıyarak, onlarla sohbet etmeye gelecek, bir çok Şükran Kurdakul dostu olacağını da düşünüyorum. Bigadiç’liler, onları misafir etmekten ayrıca mutlu olacaktır.

Sizlere, Bigadiç’te, BİKEV’de, Şükran Kurdakul’un dostalarının buluşarak, onu andığımız haberlerini, yıl içinde ileteceğimi umuyorum.

Işıklar içinde ol Şükran abi. Kızların okuyor. Bakalım bu yıl kaç kişi, hangi Üniversitelere gidecek.

____________________

* Bigadiç. 14 Ocak 2013. [email protected]

718890cookie-checkŞükran Kurdakul’u, BİKEV ile birlikte anmak

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.