Merkel’in Türkiye karşıtlığı ve Almanya’da seçimler

18 Ocak 1991 tarihinde başladı Şansölye Angela Merkel’in öyküsü.

O günlerin “Türk gelinli” ama “Türkiye ile sorunlu” Şansölyesi Helmut Kohl, kimsenin tanımadığı “nobody” bir Doğu Alman bayan politikacıyı “Kadınlardan ve Gençlerden sorumlu” Federal Bakan olarak atadığında ilk defa duyuldu 37 yaşında (genç diyorlardı) olan Angela Merkel’in adı.

Kamuoyu tarafından tanımayan bu genç kimyager bayanın bakan yapılmasına hatta bir çok CDU’lu ve CSU’lu politikacı “homurdanarak” karşı çıktılar. “Bu Doğu Alman bayan da nereden çıkmıştı?”. İşte böyle başladı gençliğinde “izole” bir Doğu Almanya’da “bir tek Türk’ü tanımaksızın” ve de “Türkiye ile hiç bir ilişkisi olmaksızın” yetişen günümüzün “Türkiye ile sorunlu” Angela Merkel’inin politik kariyeri.

Almanya’nın “ilk kadın” Şansölyesi” olana kadar CDU içinde bir çok kavgadan “galip” çıktı bu hafta sonu tekrardan CDU Başkanı olarak seçilen Bayan Merkel artık Almanya’nın en güçlü şahsiyetlerinden biri olarak AB’de ve dünya genelinde önemli liderlerden biri.

Maalesef kendisinden önce Şansölye olan Gerhard Schröder’in sahip olduğu vizyondan Angela Merkel’de eser yok!

Bu durum hem dünya genelinde, hem AB Politikaları hem de Almanya için hiç de iyi değil.

“Dünyayı sadece Hristiyanlığın sınırlı çerçevelerinden izleyerek politika belirlemek” Almanya’nın dünya çapında oynayabileceği “büyük” rolü de kısıtlamakta.

Avrupa Politikaları ve AB’nin Geleceği söz konusu olduğunda milyonlarca müslümanın yaşamakta olduğu Avrupa Kıtası’nı “Hristiyan bir kıta” olarak görerek Avrupa’ya “parlak bir gelecek sunmak” neredeyse imkansız.

İşte bu nedenle Güney Kıbrıs’ta Güney Lefkoşa’da “işgalci Türkiye’den” bahseden ilk Alman Şansölyesi oldu Bayan Merkel.

Kıbrıs’ta Faşist bir Cunta’nın Yunanistan’daki Faşist Albaylar Cuntası emrinde gerçekleştirdiği darbeye karşı adaya çıkarak sadece canları ve malları tehlikede Kıbrıslı Türkleri değil aynı zamanda Lefkoşa Stadyumu’na tıkılan Kıbrıslı Rum Komünistleri, Sosyalistleri, Sosyaldemokratları, Hristiyandemokratları, sendikacıları, üniversite öğrencilerini ve daha nice “faşizme karşı” rumu kurtaran Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ve de Türkiye’ye “işgalci” demeden önce “durup bir düşünmek” gerek aslında.

Üstelik Kıbrıs’ta Çözüme katkı sunma iddiasında olan bir lider tek taraflı açıklamalardan kaçınıp iki tarafa da yönelik çağrılarda bulunmaya özen gösterir.

İlginçtir Almanya ve Türkiye arasında krize yol açan ve hatta Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Şansölye Merkel’den “özür dilemesini” talep etmesine kadar varan “Merkel’in Kıbrıs Açıklamaları” nedense Almanya Kamuoyuna pek yansıltılmadı. Geçen hafta Almanya’da muhatabım olan bir çok Alman dostumun olan bitenden haberi yoktu!

Bir yandan Türkiye karşıtlığı ile “oy avcılığı” yaparken diğer yandan “Almanya’nın Merkel’in tartışılmakta olan açıklamaları nedeniyle Türkiye ile ciddi bir kriz yaşıyor olması” Merkel’in Dış Politika başarısızlığı olarak kamuoyu tarafından duyulmamalıydı!

Merkel’in büyük bir sorunu var Almanya’da. 2011 yılı Almanya’nın 16 eyaletinden 7sinin seçim yılı ve CDU için hiç de iyi gözükmüyor durum

20 Şubat 2011 günü Hamburg’ta seçim var ve orada SPD ve Yeşiller Koalisyonu kesin gözükmekte.

20 Mart 2011 günü Saksonya Anhalt’ta belki de en az zorlanacağı seçim gerçekleşecek.

Buna karşılık 27 Mart 2011 günü hem Baden-Württemberg hem de Rheinland-Pfalz eyaletleri seçimi CDU için çok kötü görünmekte. Baden-Württemberg’te 1952 yılından beri iktidarda olan CDU muhalefet partisi olmaya doğru gidiyor. Zaten SPD’nin iktidarda olduğu Rheinland-Pfalz’ta ise CDU’nun ana muhalefet partisi olarak kalması kesin.

Bu seçimleri CDU’nun kazanma şansının “sıfır” olduğu Bremen, çok zorlanacağı Mecklenburg-Vorpommern ve kesinlikle kaybedeceği Berlin seçimleri takip edecek.

Bu eyalet seçimleri sadece CDU’nun yenilgileri nedeniyle sorun yaratmıyor Şansölye Merkel’e. Koalisyon ortağı liberal FDP’de bir çok eyalette parlamento dışı kalmaya aday. Böyle olduğunda da şu anda Almanya Şansölye Yardımcısı olan Dış İşleri Bakanı Guido Westerwelle’nin FDP Başkanı olarak kalması zor olacak.

Kısacası 2011 yılı Federal Hükümeti oluşturan partilerin “kriz yılı” olacak.

Bu durumda Angela Merkel ve CDU’suna “zaten sorunlu oldukları Türkiye, Türkler ve Müslümanlar” konularıyla daha fazla uğraşmak kalacak. “Belki bu sayede kimi oyların CDU’ya gelmesini sağlarız” umudu neden olmakta buna.

2011’de Şansölye Merkel’den, CDU’nun önde gelen politikacılarından ve elbette CSU cephesinden “Türkiye’nin AB üyeliğinin istenmediği”, “Kıbrıs’ta çözümsüzlüğün sorumluluğunu taşıyanların Türkiye ve Türkler olduğu” ve de “Almanya’da Türklerin ve Müslümanların uyum sorunları” dile getirildiğinde hiç kimse şaşırmasın.

Vizyonu olmayanların hep “suni karşıtlara ihtiyacı” oluyor maalesef!

1617720cookie-checkMerkel’in Türkiye karşıtlığı ve Almanya’da seçimler

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.