İNGİLTERE… Neden İngiliz Milli Takımı’nı tutmuyoruz?

Bir arkadaşım, ikinci kuşaktan sayılan çocuklarının da kendisi gibi, kiminle oynarsa oynasın İngiliz Milli Takımı’nı tutmadığını söyledi… Düşündüm “Ben de öyleyim yahu!” dedim…

İngiltere bize ikinci yurt oldu. Ömrümün en uzun yılları Londra’da geçti. Çocuklarım doğma büyüme Londralı… Bu ülkede kazanıp, vergisini ödedik… Bu ülkede daha iyi sosyal ve çalışma hakları istedik, bu ülkede hak, adalet ve özgürlük adına sokaklara dökülüp sloganlar attık. Bu ülkede savaşa karşı çıkıp, “ormanların ortasından yol geçmesin” istedik…

Hani Londralı olduğumda üniversiteyi bitirmiş yetişkin birisiydim ama şimdi sorsanız sanki çocukluğum şu Victoria evlerinin arasında geçmiş gibi… İş milli takıma gelince kiminle oynarsa oynasın İngiliz Milli Takımı’nı tutmuyorum… Siz isterseniz “Devlete karşı bilinç altı tepki” diye yorumlayın ama tutmuyorum işte dostlar…

***

Geçenlerde ekonomist Selim Yılmaz röportajda, “Sosyal haklar Almanya’da daha iyi olmasına karşın İngiltere’de göçmen olmanın daha kolay olduğu söylenebilir” dedi… Selim Hoca buna rağmen İngiltere’de daha ince bir politikayla göçmen karşıtlığı yapıldığını gözlemini de aktararak, “göçmen derneklerindeki toplulaşmaya verilen sosyal desteği” de bunun bir parçası olarak yorumladı… Bir gazeteci olarak İngiltere’deki gelmiş geçmiş bütün hükümetlerin göçmenleri ötekileştirmek için elinden geleni yaptığını rahatlıkla söyleyebilirim… İngiliz burjuva kültürünün de Akdeniz sıcaklığını kanında taşıyan, feodal kalıntıları çıkınında getiren Türkiyeli göçmenleri dışlamaya yardım ettiğini de ekleyebilirim…

Bizim toplumdaki kültürel etkinliklere ya da dügünlere bir göz atın lütfen… Kaç tane İngiliz var? Bir kaç tane varsa, onlar da büyük olasılıkla usulen gelen işyeri arkadaşıdır… Ya da tersten düşünelim… Kaç kez İngiliz komşuya Christmas yemeğine davet edildik? Kaç kez İngiliz düğününü onurlandırdık? Bahçede mangal yaparken kebap dağıttığımız komşuların kaçı Yorkshire Pudding getirdi bize? Bu anlattıklarım genel gözlemler tabii…

***

İngiltere’de sinsi bir ırkçılık var. Bir kurumu arayıp iş takip ederken eğer aksanlı konuşuyorsanız, işiniz zor demektir… Poliste de öyle… Eğer polis arabamı durdurmuşsa, aksanım belli olmasın diye “Yes, No, OK, sorry, Hımmm…” gibi kısa yanıtlarla geçiştirmeye çalışıyorum… Eğer polis yabancı olduğumu anlamışsa mutlaka arabada bir hata bulmaya çalışıyor. Bir keresinde adımın yabancı olduğunu öğrenen polis, arabanın arka pencere paneline çocukların koyduğu çeket “görüş mesafesini daraltıyor” gerekçesiyle ceza yazmıştı… Oysa arka penceresi tamamen kapalı araçlar var trafikte…

İngiltere’de bu iticilik ve ötekileştirmenin, göçmenlerin yanısıra göçmen patronlar ya da yabancı sermayeye karşı da uygulandığını düşünüyorum… Örneğin ikinci kuşaktan sayılan Asil Nadir’in adının John Smith olsaydı, maliyenin kendisiyle anlaşıp Polly Peck’i çöküşten kurtaracağına inananlardanım…

***

İngiltere Milli Takımı’nı tutmuyorum! Nasıl tutayım ki? Bizi öteleyen, iteleyen, çocuklarıma bile “hadi gettonuza” diyen bir anlayışı nasıl destekleyebilirim ki? (25 Şubat 2013’te kaleme aldığım bu yazımı güncelliğini yitirmediği için paylaştım)

2530880cookie-checkİNGİLTERE… Neden İngiliz Milli Takımı’nı tutmuyoruz?
Önceki haberBulgaristan yeniden sandık başında
Sonraki haberMetin Altıok Anısına
FARUK ESKİOĞLU
Faruk Eskioğlu, (1958, Akşehir) gazeteci ve yazar. 1985'ten bu yana yaşadığı Londra'dan Türkiye'deki ulusal medyaya yönelik muhabirlik, temsilcilik yaptı. Londra'da yayınlanan Türkçe toplum gazetelerinde çalıştı ve bazı gazetelerin kuruluşunda yer aldı. Halen sosyolojik değeri olan haber ve araştırmalara ağırlık veren yazar, halen 2004'te kurduğu Açık Gazete'yi (acikgazete.com) yönetiyor ve köşe yazarlığını sürdürüyor.Eskioğlu, 13'üncü yüzyılın sonunda Horasan'dan Akşehir Maruf köyüne yerleşerek tekke kuran Hasan Paşa soyundan geliyor. Hasan Paşa'nın oğlu Şeyh Hacı İbrahim Veli Sultan'ın "Mülk Allahındır" felsefesiyle Anadolu'da bir ilk sayılan kendine adına kurduğu yoksullara yardım vakfı ise halen faaliyettetir.Eskioğlu, ilk ve orta öğrenimini Akşehir'de tamamladıktan sonra 1979’da AİTİA Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu’nu bitirdi. 1984’te Gazi Üniversitesi Ekonomi Fakültesi’nde "master" yaptı. THA’da gazeteciliğe başladı. Aralık 1985’te kendi deyimiyle "siyasi sürgün" olarak geldiği Londra’da ilk 2 yıl baba mesleği kasaplık yaptı. İngilizce öğrendikten sonra medya okudu. Uzun yıllar Nokta dergisi İngiltere Temsilciliği, Hürriyet Londra bürosunda habercilik yaptı. Gazeteciliğin yanısıra 1986-98 arasında grafiker tasarımcı olarak çalıştı. Ayrıca pek çok siyasi afiş ve logo tasarladı.1998’de Türkiye’ye döndü. Hürriyet Gazetesi Ekonomi Servisi’nde haberci ve star.com.tr’de ekonomi editörü olarak görev yaptı. “Basında etik ve toplam kalite yönetimi” üzerine araştırmalar yaptı, bu konudaki konferans ve panellere katıldı.Türkiye’deki 2001 ekonomi krizinde Londra’ya dönerek grafiker tasarımcılık ve gazeteciliği sürdürdü. Toplum gazetelerinden Olay’da genel yayın yönetmenliği yaptı. Londra’da ilk Türkçe internet gazetesini çıkardı ve toplum gazetelerine ilk ajans hizmeti sundu. 2004’te dünya haberleri veren acikgazete.com’u kurdu. İki ayrı toplum gazetesini yayına hazırladı. Türkiye’deki bazı tv kanallarına haber geçti, uzun süre Akşam Londra Temsilciliği’ni üstlendi.Londra'da 2004’te "İçimizden Birisi: Vanunu" başlıklı bir kısa film çekti. Londra'daki toplumu anlatması açısından bir ilk sayılan "Aşkolsun! Adı Aşkolsun" başlıklı belgesel romanı 2007’de Türkiye’de yayımlandı. Türkiye'den 150 ve Kıbrıs'tan 100 yıllık İngiltere'ye göçün anlatıldığı 3 ciltlik "Londra'da Bizim'Kiler" başlıklı araştırması 2019 sonunda çıktı. Eskioğlu’nun Su ve Defne (2004) adlı ikiz kızları bulunuyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.