Neo-con gazeteciler

Köşe yazılarında milyonlarca nüfusa sahip ülkelerin Başkanlarına ve Başbakanlarına akıl öğreten, dünyanın en büyük ordularını idare eden Generallere güvenlik stratejileri konusunda öğütler veren, en iyi avukat ve en iyi doktor gibi gazetelerindeki köşelerinden hemen her konuda ahkâm kesen entellektüel (“entelektüel” değil) gazeteciler türedi son yıllarda : Neo-con gazeteciler.

Bu yeni tip neo-con gazeteciler, aynı zamanda terör uzmanıyken bir taraftan da küresel ekonomi üzerine vaazlar vermeyi seviyorlar. Ezbere bildikleri bir satır şiir yokken edebiyat eleştirileri yapabiliyorlar. Kimsenin baştan sona okuyamadığı ince kitaplar çıkarıp (yazıyorlar demiyorum, kendi isimlerine basıyorlar) çok satanlar listelerine giriyorlar. Kitapları ve yazılarında meşruiyet kavramı yerine “meşrutiyet” diyorlar.

Akşamları kendileri gibi “dünyayı yaratan” üç beş meslektaşlarıyla buzlu viski içerken, üçüncü dubleden sonra dağılıp hayvani duygularını bastırmaktan yorulmuş olan içgüdülerini açığa çıkarıyor ve son bir yılda yattıkları hatunları anlatmaya koyuluyorlar.

Gece âlemlerinden de pek eksik kalmıyorlar. Sarışın genç kızlarla aynı masada kara gözlükleriyle saklanarak otursalar da gittikleri mekanlar paparazzi kaynadığı için çapkınlıktan yakayı ele veriyorlar, fakat hiç üstlerine alınmadan yazmaya devam ediyorlar.

Dünyayı bilmem, ama bizim ülkemizde yeni bir tür entellektüel gazeteci tipi türedi. Çok eleştiriyor, çok yazıyor ama bir şey söylemiyorlar. Ek gelir elde etmek için televizyon programları yapmadıkları zamanlarda konferanslara katılıp gençleri hayal kırıklığına kaptırmaları bir yana, devlet kademelerinde çok hoşça ağırlanıyor, Cumhurbaşkanı ve Başbakan ile yemeklerde buluşuyorlar. Yemekte Başbakana ve Cumhurbaşkanına hangi strateji ve taktikleri verdiklerini değil, yemekte neler yendiğini, servisin nasıl olduğunu ve kendileriyle birlikte orada bulunan arkadaşların nasıl komik durumlara düştüklerini yazıyorlar köşelerinde.

Yeni tip entelektüel gazetecileri, “neo-con enteller” diye isimlendirmek istiyorum. Onlar, yıllar yılı kimsenin üzerinde düşünmediğini sandıkları yüzlerce yıllık gerçekleri kendilerinin keşfettiklerini sanarak bozuk Türkçeleriyle kitleleri bilinçlendirme gayreti içindeler.

Küreselleşmenin internete girmek ve mail göndermek olduğunu sanıyor, geçmişteki düşüncelerinden arınmak için geliştiklerini ve değiştiklerini açıklamaya çalışıyorlar.

Neo-enteller, bir ülke için en tehlikeli varlıklardır. Üretmezler, düşünmezler ve kendilerini eleştiremezler. Ülkelerini ve insanlarını küçümserler, işbirlikçilik ruhuyla ulusal değerleri eleştirmeyi marifet sayarlar. İnsanları yaftalamayı çok severler. Patronlarına açık açık köşelerinde yalakalık yapmaktan hicap duymazlar.

Hayatları boyunca bir kitabı baştan sona okumamış olan neo-con gazeteciler, yeni çıkan kitapların giriş ve sonuç bölümlerini okuyup yorumlar yaparlar. Kim Philby’yi Kim Bassinger’ın babası zanneder, Alamut Kalesi ve Hasan Sabbah deyince angut angut bakarlar. Mucit Tesla’nın ne icat ettiğiyle ya da NSA’nin (National Security Agency) neyle meşgul olduğuyla ilgilenmezler. Eclehon’un yeni çıkan cep telefonu markası olduğuna inandırabilirsiniz onları. Eski Yunan düşünürü Socrates’in çok şey bildiklerini sanıp hiçbir şey bilmeyen politikacıları gibidirler.

Yeni türeyen neo-con gazeteciler, Platon’un “mağara mitosu” deyince korkarlar, akıllarına karanlık mağaralar gelir. Onlar gecelerden korkar, aydınlıklardan yanadırlar. Bu nedenle, hiç söndürmezler villalarının önündeki aydınlatma lambalarını. Belki de korktukları için.

Neo-con gazeteciler, pek okunmayan köşe yazılarıyla gündemi işgal ettiklerini sansalar da ne hikmetse çok satan gazetelerin en makbul köşe yazarlarıdır. Bu da bizim kaderimiz olmalı. Ne demiş Montesquieu, “her ulus, layık olduğu biçimde yönetilir.”

670430cookie-checkNeo-con gazeteciler

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.