Ve sonunda Madonna’da yoksul üçüncü dünya ülkelerinden çocuk getiren zenginler kervanına katıldı. Ünlü sanatçı, eşi Guy Ritchie ile birlikte bir Afrika ülkesi, Malavi’den evlat edindiği çocuğunu İngiltere’ye Wiltshire’daki sarayına getirdi. Yazılanlara göre Malavi’deki mahkeme bebeği Madonna ve eşine 18 ay süreyle geçici olarak verdi. Yasalar bu süre içinde Malavili mahkemelerin bebeğe nasıl bakıldığını, ülkenin kabile geleneklerini de gözönünde bulundurarak inceleyeceğini söylüyor.
Malavi’deki bazı çocuk hakları örgütleri ise evlat edinme işleminin yasal olmadığında ısrarlı. Mesela İnsan Hakları Danışma Komisyonu Başkanı Justin Dzonzi, İngiliz basında yer alan bir demecinde “Malavi yasaları gayet açık. Malavili bir çocuğu evlat edinmek isteyen birinin, hakkında inceleme yapılabilmesi için bu ülkede en az 18 ay yaşaması gerekiyor. Eğer Madonna bu çocuğu ille de evlat edinmek istiyorsa, bu ülkede en az 18 ay kalmalı” diyor. Ama bu kişi Madonna olunca ve söz konusu ülke de dünyanın en yoksul ülkelerinden biri olan Malavi olunca ‘paranın ve şöhretin gücü’ karşısında yasalar pek işe yaramıyor olsa gerek…
Bu arada Madonna’dan önce 1973’ten beri Uzakdoğu’dan 10 çocuk evlat edinen Mia Farrow, Etiyopya ve Kamboçya’dan birer çocuk alan Angelina Jolie, Çin’den bir kız çocuk evlat edinen Meg Ryan gibi isimler vardı.
Madonna’nın Malavi’den evlat edinmesi İngiliz basınında yeni bir ‘ahlak’ tartışmanın da önünü açtı. Kimilerine göre moda rüzgarı gibi görünen batının zenginlerinin bu evlat edinme hikayesi, kendi ‘ego’larını tatmin amacından başka bir işe yaramıyor. Onların bu eylemleri ne o evlat edindikleri ülkedeki yoksulluk sorununun çözümüne katkıda bulunuyor, ne de geride kalan milyonlarca çocuğun bir kaç yıl içinde açlıktan veya AIDS’ten öleceği gerçeğini değiştiriyor. Tabi ortada bir de çocukların kendi kültürlerinden, dillerinden, dinlerinden ve topraklarından koparılması sorunu var. Bu tartışmayı yürütenler haklı olarak ‘siyah bir çocuk, beyaz bir ailenin, üstelik farklı kültürden ve farklı dili konuşan bir ailenin yanında büyüdüğü ve yetiştiği zaman kendi öz kimliğine ne kadar sahip olabilir?’ sorusunu soruyor.
Buna karşı çıkanlar ise “herhalde çocukların mutluluğu bu eleştirilerden daha önemli” diyerek başkalarını da bu evlat edinme kervanına katılmaya çağırıyorlar.
“Açlıktan kurtulan bir tek çocuk bile önemli olsa gerek” düşüncesinden yola çıkılınca akan sular duruyor tabii. Önemli olan bir çocuğun geleceği ve hayatı. Üstelik Madonna sayesinde Batı’lılar Afrika gerçeğiyle de yüzleşiyor!
İngiltere’de beyaz ailelerin Afrika ve Asya’da evlat edinme hikalerine en iyi örneklerden biri şu anda 39 yaşında olan Etiyopya asıllı şair ve yazar Lemn Sissay’dır. O’da yıllar önce Kuzey İngiltere’de yaşayan beyaz bir aile tarafından evlatlık olarak alınmış ve bu tecrübeyi en iyi bilenlerden biri olsa gerek. BBC’ye verdiği bir demeçte şöyle diyor Sissay, “insanlar her zaman ihtiyacımız olan tek şey sadece sevgidir’ diyorlar ama bu gerçek değil. Anlayış olmadan sevgi çok tehlikeli bir şey. Kim olursa olsun ve ne amaçla olursa olsun, eğer bir çocuk kendi kültüründen koparılıyorsa, bu çok acımasız ve zalimce bir tutumdur. Bende küçük yaşta evlatlık alındım ve 18 yaşına kadar siyah bir insan görmedim hayatımda. Hayatım adeta bir ‘kobay’ gibi geçti. Her zaman yabancı bir ortamda bir yabancı gibi büyüdüm” diyor.
Madonna’nın evlatlık edindiği David Banda isimli Malavili yetim 16 Ekim Pazartesi günü Londra yakınlarındaki 9 Milyon Sterlin tutarındaki sarayında yeni bir hayata başladı. Madonna yüzbinlerce çocuk içinde onu seçti. O belki diğerlerine göre daha şanslıydı. Ama ne kadar şanslı olduğuyla ilgili sorunun cevabını da en iyi yine kendisi yıllar geçtikten sonra verecektir… Ama ne olursa olsun O’nun durumu ne yazık ki dünyanın en yoksul ülkelerinden biri olan 12 milyon nüfuslu ve nüfusun yüzde 14’ünün HIV virüsü taşıdığı Malavi’deki 1 milyon öksüz ve yetim çocuğun durumunu değiştirmeyecek. Dünyanın yoksul ülkeleri adına bağışlar toplamak, bu ülkelerden evlat edinmekle bu ülkelerin sorunlarının çözülmediği ve bu sorunların gün geçtikçe büyüyerek devam ettiği bir gerçek. Gelişmiş ülkelerin halkları üçüncü dünya ülkesindeki insanlara yardımcı olmak istiyorlarsa, önce kendi yaşadıkları ülkelerin, o ülkeleri daha fazla sömürmelerine karşı durmaları gerekiyor. Madonna ve benzeri starlar gerçekten o ülkelerdeki çocukların yaşamlarını değiştirme konusunda samimilerse; o ülkelerin kendi ülkelerine olan haksız borçlarının silinip, onlar adına adil ticaret ortamı yaratılması ve daha iyi bir dünya için geri bırakılmış ülkelere eşit haklar verilmesi adına mücadele yürütmeli.
