İNGİLTERE’DEN… Rehine askerler ne olacak?

Gordon Gentle Haziran 2004 yılında öldüğünde henüz 19 yaşındaydı. Ülkesinde binlerce kilometre uzakta, hiç bilmediği topraklarda hayata gözlerini kapattı. Gordon, Basra’da devriye gezdiği araca isabet eden bir bombayla öldürüldü. Yada askeri yetkililer tarafından ailesine olay o şekilde aktarıldı. Gordon’un annesi Rose Gentle askeri yetkililere inanmıyor: “Sadece gerçeği bilmek istiyorum. Gordon’un öldüğü gün ne olduğunu bilmek istiyorum. Her sabah uyandığımda kafamdaki ilk soru bu. Oğlum neden ve nasıl öldü? Her şeyi bilmek istiyorum” diye seslenen Rose Gentle oğluna o gün neler olduğunu öğrenmek ve gerçeği bulmak için mücadelesini devam ettiriyor. Rose’un yürüttüğü mücadele sonucu İngiliz Savunma Bakanlığı geçtiğimiz günlerde Gordon’un ölümüyle ilgili bir soruşturma açılmasına karar verdi. Rose, oğlunun ölümünden sonra, Irak’taki savaşın her geçen gün yeni kayıplara yol açması üzerine, harekete geçerek, Savaşa Karşı Asker Aileleri’yle bir araya geldi, ve savaş karşıtı kampanyaların değişmez sembolü oldu.

20 yaşındaki Thomas Keys’in babası Reg Keys bir süre önce yaptığımız görüşmede bana aynen şöyle demişti: “Oğlum 2003’te Irak’ta öldü.

O henüz yirmi yaşında bir gençti. Ölmeden bir gün önce Thomas’la görüşmüştüm. Telefonda sesi çok kötü geliyordu. Nedenini sorduğumda bana iyi olduğunu söyledi. Daha sonra ise ben ‘iyi olduğunu sanmıyorum, bana ne varsa anlat’ dedim. Sonra dayanamadı. Bana o gün Amerika’nın teröristlerin barındığı söylenen bir evi bombaladığını ama evle birlikte tüm mahallenin de bombalandığını söyledi. Thomas bombalar nedeniyle bir Iraklı’nın kendisinden yardım istediğini söyleyerek, harabeler arasında cesetler olduğunu ve çıkarabilmek için ona yardım ettiğini anlattı. Sonra, harabeler arasında iki ceset çıkarmışlar. Oğlum Thomas bu cesetlerin Iraklı adamın çocuğu ve karısına ait olduğunu hıçkırıklarla anlattı. Aynı gün  bana Irak halkı yerine Amerika’ya karşı savaşmak istediğini de söyledi. Bir gün sonra oğlumun 5 arkadaşıyla birlikte Basra’da öldüğü haberini aldık.  Bu savaşa yüreği olan hiç kimse dayanamaz. Thomas yürekli bir çocuktu ve orada olmaması gerekiyordu.”

17. yüzyıl İngiliz şairi John Dreyden savaştan söz ederken, ‘Kırlar acemi milis kaynıyor, kaba saba,’ diye yazmıştı. ‘Ağızlar açık, eller boş; ama masraf çok. Barışta hep vergi, savaşta başıbozuk bir ordu.’ Sonuncu ders, askerlikten, savaşın onlara verdiği sorumluluk ve güçten henüz nedenini çıkartamadıkları mahcubiyetle karışık bir gurur duyan gençlerin çıkardığı ders… ‘Ahmet, bir emriyle düşmana yağdırılan top mermilerinin bedelini anımsıyor: ‘Tek bir merminin fiyatı 700 dolardı.’ Nadire Mater’in 1984-98 yılları arasında Güneydoğu’da askerlik yapmış 42 kişinin anlatımlarını içeren Mehmed’in Kitabı’ndan bir alıntıydı bu sözler. Kitap, savaşı bizzat yaşayanların, çatışmaların içinde bulunanların, yani askerlerin askerliğe bakışları, doğuda yaşadıkları ve şimdiki durumlarını bizlere sunuyor. Doğuda yaşanan çatışmaları ve savaş gerçeğini biraz da olsa anlamamızı sağlayacak bir kitap olması bakımından önemli. “Dünyadaki hiçbir savaş haberlerdeki, TV görüntülerindeki gibi olmamıştır. Mermiler parçalar, yaralar, sakatlar ve öldürür. Orada olmak, asker olarak çatışmanın tam ortasında olmak başkalarına nasıl aktarılabilir ki?  Türkiye’nin  Irak sınırına doğru açacağı bir savaş için yüksek sesle haykıranların hemen hepsi “oturduğu yerde konuşanlar”dan oluşuyor. Plazaların içinde, sıcak koltuklarında, savaşın acılarını ekranları başında film gibi izleyenler, “karadan, havadan, tanklarımızla, toplarımızla, kahraman askerlerimizle, gidelim ve vuralım” diye bağırıyorlar. 

Ama aynı savaş çığırtkanlarının sesleri nedense, askerler sınırların ötesinde kaybolurken ya da rehin düşerken bir anda kesiliyor. 8 asker,  21 Ekim tarihinden bu yana PKK’nın elinde rehine. Köşelerinde savaş çığırtkanlığı yapanlardan, Genel Kurmay’dan, hükümetten bir açıklama yok. Türkiye rehine askerlerden söz etmemek üzere sözleşmiş durumda. Hatta uzun süre askerlerin rehin alındığı gerçeğini bile kabul etmediler.  Peki ama ya o gençlerin aileleri. Ya onlar ne olacak? Hükümet, ordu, medya, halk, kimseden ses çıkmıyor. Şehitleri için her gün sokaklara dökülen, gözyaşlarına boğulan ülke, yaşayan askerleri için kılını bile kıpırdatmıyor. Ailelere bir açıklama, bir özür bile çok görülüyor… İrtibatın kesildiği 8 askerden, er İlhami Demir’in babası Rabih Demir, saldırının ardından Patnos’a giderek oğlunun sağlık durumunu öğrenmek istemiş, ancak yetkililer bilgi vermemiş. Baba Demir, “Roj TV’yi izleyenler bize haber verdi. İlhami’nin teröristlerin elinde olduğu iddia edilmiş. Sağlık durumu da iyiymiş. Hepimiz merak içindeyiz..” 8 erden Mehmet Şenkal’ın babası Ali Şenkal, oğlunun terhisine 3 ay kaldığını 1 saniye bile olsa sesini duymak istediğini söyleyerek, “Oğlumu, yetkililerden ölü ya da sağ olarak istiyorum. Oğlumu versinler bana” diye ağlıyor… 

Bir alıntı daha size Mehmed’in Kitabı’ndan, “Dağlardaki görevinin bitmesine üç ay var. ‘Hayat’, diyor Ahmet, ‘şimdi daha anlamlı. Şimdi kimin kimi ölüme gönderdiğini, ya da başkaları savaşın sürdüğüne inansın diye kimin bir seferde boş yere 20 mermi salladığını biliyorum artık. Ama o mermiler yükselen enflasyon ve artan zayiat olarak geri dönüyor,’ diye ekliyor, İstanbul Üniversitesi’nde aldığı iktisat eğitimi ruhunun derinliklerinde kıpırdayan genç yedek subay…”

 


 

649950cookie-checkİNGİLTERE’DEN… Rehine askerler ne olacak?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.