İNGİLTERE'DEN… Yüzbaşıya ‘vicdan çağrısı’

Geçtiğimiz günlerde e-mail yoluyla Yüzbaşı Burhan Erdem’e ‘vicdan çağrısı’ başlığıyla yazılmış şiir eşliğinde bir kampanya çağrısı elime ulaştı. Yaklaşık bir ay önce başlatılan ve kısa sürede binlerce imzacının desteğine ulaşan bu insanlık çağrısının amacı 27 yıl önce idam edilen Veysel Güney'in mezarını bulmak. 
Kısaca özetlemek gerekirse; 
1957 Malatya Hekimhan doğumlu Veysel Güney, 12 eylül hukukunun süratle yargılayıp idam ettiği sol eylemcilerden biridir. Güney 10 Haziran 1981 günü Gaziantep’te idam edildikten sonra cenazesi ailesine teslim edilmesi için dönemin Savcısı Mete  Göktürk tarafından yüzbaşı Burhan Erdem’e verildi. Fakat cenaze bir türlü aileye teslim edilmedi. Mezarlık kayıtlarında Veysel Güney’in kimsesizler mezarlığında yattığı kaydedilmekte. Ancak Veysel Güney’in 27 yıldır kayıp mezarı tüm aramalara rağmen bu gün halen bulunamamıştır. Veysel’in anne babasının yaşları şu anda 80’in üzerindedir. Mersin 78’liler Derneği’nin girişimleri sonucu Veysel Güney’in Gaziantep Mezarlıklar Müdürlüğü kayıtlarında 105341 numaralı mezara ‘hüviyeti meçhul’ olarak gömüldüğü ortaya çıktı. Mezarlık görevlilerinin yer göstermesi sonucu açılan ilk mezarın DNA sonucu olumsuz çıktı. Daha sonra açılan iki mezar ise tamamen boş çıktı.
Veysel’in ailesi oğullarının mezarını bulmak ve mezarları başında ağlamak istiyor. Bir anne babanın en doğal, en insani hakkı çocuklarının mezarının nerede olduğunu bilmesidir. Bir anne baba için ölümünden haberdar oldukları oğullarının cenazesini teslim alamamak kadar acı bir durum olamaz herhalde. Milletvekili Ufuk Uras tarafından TBMM’ne verilen gensoru sonucu cenazeyi ailesine teslim etmek üzere teslim alan Yüzbaşı Burhan Erdem’in şu an emekli olduğu ortaya çıktı.  
‘Mersin 78’liler Derneği tarafından Veysel Güney’in idam tarihi olan 10 Haziran 2008 tarihinde bazı gazetelerde de yer alan “Yüzbaşı Burhan Erdem’e Vicdan Çağrısıdır” başlığı altında bir duyuru yayınlandı. ‘Veysel Güney’i arıyoruz’ kampanyası kapsamında yayınlanan bu duyuruyu sizlerle paylaşmak istiyorum: 
“ Burhan Bey,
 
Çocuklarınız var mı?
Varsa onları seviyor musunuz?
Varsa onlar sizi seviyor mu? 
Arkadaşlarınız var mı?

Sokağa çıkıyor musunuz?
Emekliler kahvesinde birlikte vakit geçirdiğiniz insanların yüzüne bakabiliyor musunuz?
Akrabalarınızla görüşüyor musunuz?
Sizi seviyorlar mı?
Siz onları seviyor musunuz?
Burhan Bey,
Basında hakkınızda çıkan haberleri takip ediyor musunuz?
Sizin için TBMM’ye soru önergesi verildiğini biliyor musunuz?
İçişleri Bakanı’nın önergeye ‘Burhan Erdem emekli olmuş bir askeri personeldir’
diye cevap verdiğinden haberdar mısınız?
Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın gönderdiği dosyada imzanızı taşıyan belgeler çıktığını biliyor musunuz?
Savcının size imzalattığı belgede  ‘babasına teslim etmek üzere aldığınız cenazeyi’ (1)kaybettiğinizden haberdar mısınız?
Gaziantep Cumhuriyet Savcılığı’na hakkınızda suç duyurusu yapıldığı bilgisine ulaştınız mı?
Burhan Bey,
İnsanlara düşman mısınız?
Ölüleri bile ‘kaybetmek’ nasıl bir duygu?
Bir anne babanın çocuğunun mezarını görmek istemesi size ‘insanca’ gelmiyor mu?
Olur ya bir gün çocuklarınız sizin gibi düşünmezse,
Olur ya bir gün çocuklarınız mahkemelik olursa,
Olur ya bir gün çocuklarınızın başına bir iş gelirse,
‘Mezarlarını bile bulamama’ duygusunu anlayabilir misiniz?
Burhan Bey,
10 Haziran 1981 şafağı size bir şey çağrıştırıyor mu?
‘Veysel Güney’ adı size bir şeyler çağrıştırıyor mu?
Darbenin bile bir hukuku olduğunu düşünüyor musunuz?
‘Asıp kaybederek’ darbenin bile hukukunu çiğnediğinizin farkında mısınız?
‘Mezarsız ölüler’ sizi rahatsız etmiyor mu?
Gaziantep Mezarlığı’na ‘hüviyeti meçhul’ olarak gömdüğünüz Veysel Güney’i hatırlıyor musunuz?
Bir aileyi 27 yıldır çocuklarının mezarından yoksun bırakmak, ömürlerinin belki de son günlerini yaşayan
80 yaşını geçmiş anne- babanın her gün ahını almak –varsa- vicdanınızı rahatsız etmiyor mu?
Burhan Bey,
‘nasıl vardı elleriniz
nasıl kanattınız o domur domur mayıs göğünü
nerelere gizlediniz dal uçlarını
mevsimleri nettiniz
yeşili, kırmızıyı, zambak morunu
yavru kuşun sabah sıcaklığını
nerelere kitlediniz akşam yelini
karanlıklar, karanlıklar
ey karanlıklar
nasıl oturdunuz bu ellerle sofraya
ekmeği nasıl böldünüz’ (2)
Burhan Bey,
Size ‘bey’ sıfatıyla seslendiğimiz için biliyoruz ki pek çok arkadaşımız öfkelenecek.
‘Bizimkiler’ bizi topa tutacak, Veysel’in cenazesini vermeyen birine ‘bey’ dediğimiz için…
Ve diğer yandan siz de bu yazıyı okuyup belki de dava açmaya yöneleceksiniz.
Dava açmak istiyorsanız lütfen hemen açın.
Belki mahkemede karşılaşırız ve burada sorduğumuz soruları bir kez de yüzünüze karşı seslendiririz.
Burhan Bey,
Bu soruları neden mi sorduk?
Olur ya bir akşam çocuklarınızla oturduğunuz bir akşam yemeğinde ellerinize bakarsınız…

Olur ya çocuklarınızı, belki de varsa torunlarınızı severken saçlarına dokunduğunuzda
bir ailenin çocuklarının saçına dokunmak şöyle dursun, ziyaret edecekleri bir mezar bile bulamadıklarını hatırlarsınız…
Olur ya yolunuz Antep Mezarlığına düşer bir gün, aileye mezar yerini gösterirsiniz..
Olur ya vicdan denilen şeyin bir gün herkese gerekeceğini anlarsınız…
Olur ya devlete zimmetli bir ölüyü kaybeden zihniyetin cisimleştiği isim nasıl sizseniz bulan da siz olursunuz…
Olur ya insanlığı hatırlarsınız…”

(1)Veysel Güney dava dosyasında Savcı Mete Göktürk ve Yüzbaşı Burhan Erdem imzasını taşıyan
10 Haziran 1981 tarihli belgede ‘idam edilen Veysel Güney’in cenazesi babası Ali Güney’e teslim edilmek üzere
Yüzbaşı Burhan Erdem’e teslim edildiği’ tutanak altına alınmıştır.

(2)Hasan Hüseyin- Tay şiirinden alınmıştır.

650240cookie-checkİNGİLTERE'DEN… Yüzbaşıya ‘vicdan çağrısı’

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.