Okurlarımdan Hüseyin Ülger gönderdiği telefon mesajında diyor ki:
“Geçen gün Ulusal Sağlık Sistemi – NHS’ten arandım. Arayan kişinin Amerikan aksanı dikkatimi çekince nereden telefon edildiğini sordum. Karşıdaki ses ‘ABD’deki call centre’den dedi. Hani huylandım. NHS, ABD’li şirketlere mi satıldı yoksa?”
Hüseyin Bey huylanmakta haklısınız. Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson ile ABD’nin eski başkanı Donald Trump arasında böyle gizli bir protokol olduğu basına sızmıştı. Hatta Trump’ın 2019 Haziran’ındaki Londra ziyaretinde baklayı da ağzından çıkarmıştı.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra 1948’de işçi ve emekçilerin baskısıyla Birleşik Krallık vatandaşı herkese ücretsiz sağlık hizmeti vermek amacıyla kurulan NHS’in süreç içinde kolu kanadı kırılsa da ücretsiz olması açısından hâlâ dünyanın en iyi sağlık sistemleri arasında sayılıyor.
“Birleşik Krallık’taki burjuva demokrasinde siyaset yapanlar da kapalı kapılar ardından entrika çevirse de böylesi büyük bir satışı halktan ve muhalefetten gizli yapması mümkün değil” diye düşünüyorum.
Birleşik Krallık’ta call centre denilen telefonla arama merkezleri özellikle 1990’larda Hindistan ve Pakistan gibi emek ucuz bölgelere kaydırılmıştı. Hatta bazı ekonomistler Türkiye’ye de bu bacasız sanayiyi önermişti.
Yabancı call centre’lerin çoğalma nedenleri şöyle özetlenebilir:
• Uydu teknolojisi ile telefonda ucuz iletişim sağlanması
• Eski İngiltere sömürgesi olan bu ülkelerde İngilizce bilinirliğinin yüksek oluşu
• Bu ülkelerde asgari ücretin çok düşük olması
• Bu ülkelerdeki yoksul işçilerin, Birleşik Krallık ile saat farkından dolayı ikinci bir iş olarak ilgi duyması
Hüseyin Bey mesajınız üzerine ABD’deki “call centre”leri internetten araştırdık. Örneğin ABD merkezli “sas” adlı call center, Avrupa ve batıdaki şirketlere de aylığı 34 dolara hizmet verdiğini belirtiyor. Üstelik sözünü ettiğimiz ülkelerdeki call centrelere göre daha iyi bir telefon bağlantısı ve İngilizce hizmet vererek rekabet gücü olduğunu savunuyor.
Bu şirketin web sitesinde yazmasa da, büyük olasılıkla saat farkından da yararlanarak ikinci iş arayışındaki ucuz göçmen emeğini kullandıklarını düşündük.
***
Türkiye’de olup biteni siz de izliyor olmalısınız. Sedat Peker’in ifşaları çok ciddi. Kesinlikle araştırılması ve soruşturulması gerekir. Parlamentoda çoğunluğu elinde bulunduran AKP ve MHP buna “Hayır” dediği için kilitlenmiş durumda. Adalet Bakanlığı parmağını oynatmıyor, yargının bağımsızlığı su götürür oldu. Basının yüzde 95’i zombileşti ve üç maymunu oynuyor. Son kamuoyu yoklamalarına göre zombi basının işgüzarlığından dolayı halkın yarısının iddialardan haberi yokmuş.
Düğümü halkın vicdanı çözecek. Eninde sonunda bu düğüm çözülecek. Bu pisliğe isteyerek ya da istemeden buluşanların; çocuklarından helallik alabilmeleri, kendilerini temiz bir yarına taşıyabilmeleri, velhasıl memleket için “Peker’in yaptıklarını” yapmalarını öneriyorum. Kimsenin yaptığı yanına kâr kalmayacaktır.