Obama’ya güvensizlik neden?

Obama, 2004 yılında ABD Senato’suna senatör seçilmesinin ardından, siyasette, tartışmasız öne çıktı. 2008 ABD Başkanlık adaylığı seçimleri zorluydu. 2008 yılında, önce Demokratların adaylığını kazanmada, ardından da, ABD başkanlık seçimini kazanmada ABD değerlerine saygılılığı tartışma odağıydı. ABD Demokratları da, ABD yurttaşları da, sonunda, Obama’ya güvendiklerini oylarını çoğunlukla Obama’da toplayarak gösterdiler.

ABD’de, 2006 ara seçimleriyle, Afganistan ve ardından Irak savaşlarının ABD’yi zayıflattığı ABD yurttaşlarının ortak yargısıydı. Obama’nın, 2008’de başkanlık adaylığında, Afganistan ve Irak savaşlarına, ABD yurttaşlarının değerlendirmesiyle ABD değerlerinin çakışması etkili oldu. Obama, ABD değerlerine saygıda inandırıcıydı ve ABD yurttaşlarıyla uyumlulukta güven kazandı.

2008 seçimleri yolunda pazar duraklaması bunalım olarak patladı. ABD ve küreselde, 1929 Buhranı günlerinin, bitmek gitmek bilmeyen kuşkusu korku olarak 2008’de yaşandı. ABD’nin de, Obama’nın da gündemi, anında, yeniden yönlenmek zorunda kaldı. ABD için, Obama için pazarı yeniden canlandırmak birincildi. Obama’yı, ABD seçmenleriyle ilişkilendiren, değişim söylemi, yerini bunalımı durdurma, pazarı koruma hedefine dönüştü.

Büyük değişimlere önderlik yapacağı güveniyle ABD yurttaşlarından güven alan Obama; sürekli, kalıcı, büyük değişim hedefleri yerine, güncel, geçici gündemlerin önünde kararsız bir siyasiliğin önderi konumundaydı. 2008 seçimleri yolunda George W. Bush’un siyasi duruşuna göre değerlendirilen Barack Obama, pazarı canlandırmak ve ABD’yi, küreseli durgunluktan kurtarma adına George W. Bush siyasiliklerine sürdürmeyi aşamaz oldu. Yine de, ABD yurttaşlarının çoğunluğu güvenini Obama’dan yana sürdürdü.
Obama, ABD tarihinin en yüksek borçlanmasına önderlik ederken karşı çıkanlar çoktu ama, çoğunlukta değildi. Obama’yı oylayanların Obama’ya güvenleri eksilmedi. Önceki başkan George W. Bush’un sonunda benimsediği, Irak’tan ve Afganistan’dan çekilmede, ABD’nin ulusal onuruna saygılı Obama’ya güven eksiksizdi. Obama seçim kazanmıştı ve ABD değerlerine saygılıydı.

Pazardaki düzelmelerin beklenen hızda gerçekleşmemesinin gerekçeleri olarak Obama’nın paylaştıklarına sessizce, güvenli katıldı ABD yurttaşları. Küresel pazarda, ABD’de yürürlükteki düzenlemelerin yetmeyeceği, ABD’nin G8’deki önderliğinde, G20’lerin işlerliğinde, ağırdan da olsa pazarda iyileştirme gerçekleşecekti. İşsizlik oranında ve işssizlerin sayılarının çokluğunda yeterince iyileşmenin gecikmesi de Obama’ya güveni sarsmıyordu. 2010’da, Cumhuriyetçilerin içinden öne çıkan Çay Partisi tepkiciliği Obama’ya güveni zorlasa da Obama’dan güveni sarsmadığı yaşandı. 2012 seçimleri, 2010’da ABD ara seçimlerinde dayanak bulmuş Çay Partisi’ni geriletirken Obama için güven yenilemesi oldu.

2008 seçimleri sonrasında, 2012 seçimlerine değin olanlara yeniden baktığımızda: Obama’da güven sarsılması OWS(“Occupy Wall Street”) günlerinde yaşanır oldu ama, başlamadan yeraltına atıldı. “OWS” kısa süreli, kitleselliğe dönüşmeyen bir sorgulama olarak yaşandı ve Obama’yı sarsmadı.

Obama, yürütmede ilk döneminde bir yığın hedef koydu. Hedeflerin öncelikleri ve birbirine bağlanmasıyla izlenmesi yerine dağınıklık yaşandı. Öncelikle borçlanmayla, enflasyona neden olmayan pazarda para düzeyini arttırarak, kamu destekli eğitim ve ulaşım giderlerine destek olarak, görünürde, 2008 bunalımını geriletti. Oysa, istenen daha çoktu: Kamu giderlerinde daha da destekleyici olurken, üst gelir kümelerinden vergilendirmeyi arttırmak gerçeklenmedi. Kamu gelirlerini arttırmada, vergilendirme konusundaki Obama kararsızlığı, bunalım sürerken canlanmayı yavaşlatıcı olur gerekçesiyle zorlanmadı. 2008’in yeniden yaşanması konusunda iki büyük girişim Obama için yeterince artı olmadı. Birinci önlem ve düzenleme “Wall Street” üzerine kısıtlayıcı yasa düzenlemesi seçmenlere yeterince anlatılamadı. “Wall Street” göstergelerinde artı yönündeki gelişmelerin yasayla ilişkili olmadığı, borçlanmayla, faiz oranlarının düşüklüğünün daha belirleyici olduğunda ortaklık yaygınlaştı.

Obama için en önemli çalışma, ABD’de, 1930’lardan sonra toplumu ve siyaseti her dönemde ilgilendirmiş olan sağlık sigortası düzenlenmesi yasallaştı. Obama’ya gelişen güvensizliğin kaynağı, Obama’nın siyasi olarak geleceğe en kalıcı olacak yasalaşmasında gösterdiği önderlik ettiği yasa oldu. Demokrasilerde, özelde, ABD’de, büyük uzlaşım gerektiren bu tür düzenlemelerde, Obama, 2008 seçimlerinin elverdiği Demokratların çoğunluğunu yeterli saydı. Çay Parti’nin Cumhuriyetçiler içinde yaşama ve çoğalma gücü bulmasının bir nedeni de buydu. Demokrasilerde, gerilime neden olan siyasi önderlere güven azalması olağandır. Obama’nın sözde uzlaşmacı, özde uzlaşmaz davranışı, Demokratlar içinde de Obama’ya güvensizliğin kaynağıydı.

Obama’nın siyasette öne çıkması, ABD içselinde, pazar düzenlemesi gereklerinden değildi. Obama’nın siyasette öne çıkışı, ABD’nin yayılmacı askeri ilerlemelerinin, kamuyu vergilendirmeden giderlerin bütçeyi zorlamasının durdurulmasının gereği öncelikliydi. Obama’nın, 2009’la göreve başlamasının ardından Türkiye ve Mısır gezilerinin ABD içselinde yansıması önemsizdi. İran seçimleri sonrasında büyük kentlerde yaşanan tepkilere ABD’nin uzaktan seyirci kaldığı eleştirileri de sıradandı. Obama için güven sarsıcı olanı, Tunus’a seyirci kalması da değildi. Mısır’da kitleler sokaklarda iken, Obama’nın kararsızlığı, hem Ortadoğu’da, hem de ABD’de güven sarsıcı oldu. ABD’nin ilkeselden çok ve öncelikle “izle ve kazanana göre seç” yaklaşımı güven verici değildi ABD egemenleri için. ABD yurttaşları için de: Savaşçı ya da ABD’yi, özellikle, Mısır’da yalıtıcı duruma geriletmediğinden güven sarsıntısı yıkıcı olmadı. Ardından, Libya’da ABD katılımındaki arkadan destekleme siyaseti ve Suriye’de kararsızlıklar güvensizliğin gelişiminde etkiliydi.

2013’le birlikte Obama’ya güven aşınması arttı. ABD’yle uzun yıllardır yakın ve stratejik birliktelik geliştirmiş, neredeyse, Ortadoğu’da tüm ülkelerle ilişkilerde güvensizlik sözden öteye yaşanır oldu. Obama başkanlığı süresince, ABD’nin, İsrail’le, Mısır’la, Suudi Arabistan’la, Türkiye’yle bunca sorunlu olduğu dönem yaşanmadı. ABD, 1979’dan bu yana uzak olduğu İran’la yeniden birlikte olma uğraşında İsrail’in, Suudi Arabistan’ın, Mısır’ın ve Türkiye’nin ABD’yi sorgulamalarının başındayız. ABD yeniden İran’la olurken, güvenleri sarsılanların güvenini geliştirmesi kolay olmayacaktır. Obama, ABD’nin bağlaşıklıklarını ve ulusal çıkarlarını gözeterek İran’la olabilir mi sorusu, Obama’nin ikinci döneminin değişmez sorusu olarak yaşanacaktır.

Obama için güvensizlik: Hem içeride, hem de dışarıda, azalan yönde değil, artan yönde gelişmektedir.

_______________

Salih Yurttaş, 27 Kasım 2013.
http://salihyurttas.blogspot.com/
http://faculty.cse.tamu.edu/yurttas/y99/

1556680cookie-checkObama’ya güvensizlik neden?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.