Phaselis’teki betona ‘kaçak kazıyı önlemek için yapıyoruz’ savunması!

YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Phaselis’teki projeye karşı açılan davada Mahkemeye sunduğu savunmada, projenin amacının orman yangını, kaçak kazılar ve kıyı tahribatının önlenmesini amaçladığı kaydedildi…

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Antalya Kemer’deki Phaselis antik kentinin koruma sınırları içerisinde başlattığı iki ayrı halk plajı projesine karşı açılan davada bakanlığın savunması Mahkemeye iletildi. Bakanlık savunmasında, projenin amacının orman yangını, kaçak kazılar ve kıyı tahribatının önlenmesi olduğu kaydedildi. Mahkemenin talep ettiği belgeler arasında yer alan iki ayrı Kurul üyesinin kullandığı karşı oyların içeriği de ortaya çıktı. Buna göre Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesindeki DKMP Genel Müdürlüğü Temsilcisi ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bağlı TVKGM Temsilcisinin kendi alanlarıyla ilgili mevzuat gereği projeye karşı oy verdiği kaydediliyor. Milli Park olan alandaki projenin uygulanabilmesi için ilgili bölge müdürlüğü ile genel müdürlüğün görüşünün alınmasının zorunlu olduğu belirtilirken, Kültür ve Turizm Bakanlığı ise 2668 sayılı yasanın alanda proje yapma yetkisini tümüyle kendi kurumuna verdiğini savunuyor. Bakanlığın Antalya 2. İdare Mahkemesi’ne sunduğu savunma metninde ‘Halk Plajı’ ifadesinin geçmemesi de dikkati çekiyor.

Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 26 Ekim 2022 tarihinde yaptığı 402. toplantısının ek gündem maddesi olarak görüşülen Phaselis’teki projeyle ilgili karşı oy kullanan Kurul üyesi DKMP Bölge Müdürlüğü temsilcisinin gerekçesi ortaya çıktı.

PROJE İÇİN MİLLİ PARKLAR’DAN GÖRÜŞ ALINMASI ZORUNLU

Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı Doğa Koruma ve Milli Parklar 6. Bölge Müdürlüğü Antalya Şube Müdürlüğü’nün Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na ilettiği şerh notunda, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Phaselis’te uygulamaya koyduğu projenin, Beydağları Sahil Milli Parkı’nın 31. 12. 2020 onay tarihli Uzun Devreli Gelişim Planı’nın 5.3.5 plan hükümlerine uygun olmadığı ve ilgili kurumdan görüş alınmadığı belirtilerek, “5.3.5 Beydağları Sahil Milli Parkı alanında bu plan karar ve hükümleri doğrultusunda diğer kurum ve kuruluşlarca yürütülecek her türlü yatırım faaliyeti için Tarım ve Orman Bakanlığı DKMP VI. Bölge Müdürlüğü’nün görüşüne müteakip DKMP Genel Müdürlüğü’nden uygun görüş alınması zorunludur” denildi.

Phaselis

‘KIYI KANUNU KAPSAMINDA AYRINTILI İNCELENMESİ GEREK’

Projeyle ilgili Kurul kararında karşı oy kullanan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı temsilcisinin gerekçesinde ise Phaselis’te uygulamaya konulmak istenen projenin 3621 Sayılı Kıyı Kanunu ile Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik kapsamında ayrıntılı incelenmesi gerektiği belirtiliyor. Kurum temsilcisinin karşı oy gerekçesinde ayrıca projenin ilgili mevzuat kapsamında ayrıntılı incelenmesi için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’ne gönderilmesi gerektiğine değiniliyor.

KÜLTÜR BAKANLIĞI: ‘KARŞI OYLAR PROJEYE KARŞI DEĞİL’

Proje karşı Antalya 2. İdare Mahkemesi’nde açılan davada savunmasını sunan Kültür ve Turizm Bakanlığı ise Phaselis antik kentinin 1. Derece arkeolojik sit alanı içerisinde uygulanan dava konusu projenin Koruma Bölge Kurulu Kararı ve Kazı Başkanlığı’nın uygun görüşü alınarak hayata geçirildiği savunularak şöyle denildi: “İlgili kurumlarca verilen karşı oy şerhleri projelerin uygulanmasına karşı olunması şeklinde değil sadece kendi mevzuatlarıyla ilgili bir değerlendirilme yapıldıktan sonra görüşün verilebileceği şeklinde olup, yukarıda da bahsedildiği ve eklerde de yer aldığı üzere tüm kurul kararları ve ekleri söz konusu Müdürlüklere de iletilmiş ancak olumsuz bir değerlendirme Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğüne iletilmemiştir.”

SAVUNMADA ‘HALK PLAJI’ İFADESİ GEÇMİYOR

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Phaselis için hazırladığı ve uygulamaya konulan projede Halk Plajı ifadeleri geçmiyor. Ancak yapılan ihale sözleşmesinde de tüm ayrıntılarıyla yer verildiği gibi alanda uygulanan proje Bostanlık ve Alacasu koylarında iki ayrı halk plajı projesini içeriyor. Plajların, Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesindeki ticari bir kuruluş olan TURAŞ A.Ş tarafından işletilmesi planlanıyor.

BETONDAN GERİ ADIM ATAN BAKANLIK KAZIK SİSTEMİNE GEÇECEK

30 Ocak’ta yapılan ihalenin ardından yüklenici Sa-Fa Restorasyon Sanayi İnşaat firması ile 14 Şubat’ta yapılan yer tesliminden sonra Phaselis’in kuzeyinde yer alan Alacasu Koyu’nda iş makinelerinin korunan alana girmesiyle başlayan betonlaşma kamuoyunun tepkisini çekmişti. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, kamuoyundan gelen tepkilerin ardından beton yapıların söküleceğini, yerine kazık sistemiyle ahşap ünitelerin getirileceğini açıklamıştı.

‘ALANDA PROJE YAPMA YETKİSİ BAKANLIĞIMIZDA’ SAVUNMASI

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Mahkemeye sunduğu yazılı savunmada, alanda proje yapma yetkisinin tümüyle kuruma ait olduğunu ileri sürerek şu ifadelere yer veriliyor: “Phaselis Antik Kenti Ören Yeri ve Bütünleyici Kıyı Alanı Çevre Düzenlemesi Projesi kapsamında, ören yeri sınırlarında içesinde Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü görüşleriyle, Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunda görüşülmek üzere sunulan ve dava konusu kararlar ile uygun bulunan projeler, tümüyle 2863 sayılı yasanın Kültür ve Turizm Bakanlığı’na ören yerleri için verdiği yetki çerçevesinde kanuna, yönetmeliklere ve ilke kararlarına uygun olarak hazırlanmış, karar öncesi Kazı Başkanlığı ve Müze Müdürlüğünün olumlu görüşleri alınmış, uygulamalar sırasında da Müze Müdürlüğü ve Kazı Başkanlığı denetiminde çalışmaların yürütülmesi istenmiştir.”

‘YANGIN, KAÇAK KAZI VE KIYI TAHRİBATININ ÖNLENMESİ AMAÇLANDI’

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın savunmasında, antik kentin iki yanında uygulamaya konulan projenin gerekçeleri ise özetle şöyle: “Çevre düzenleme projesi ile alanda ziyaretçilerin kıyı kesiminde oluşturduğu olası geri dönülemez tahribatın önüne geçilmesi, son yıllarda yoğun ve kontrolsüz kullanımdan kaynaklanan orman yangınlarının Phaselis Antik Kentinin kültürel değerlerine zarar vermesinin önlenmesi, bunun yansıra kaçak kazıların önüne geçilmesi ve denetimin kolaylığının sağlanması suretiyle koruma-kullanma dengesinin gözetilmesi amaçlanmıştır.

‘ARKEOLOJİK KALINTILAR KONTROLLÜ ŞEKİLDE ZİYARETE AÇILACAK’

Bunlara ilave olarak yoğun ziyarete maruz kalan antik kent merkezinde günübirlik kullanımların oluşturduğu baskının azaltılması ve yoğunluğun Bostanlık ile Cennet Koyu alanlarına yayılarak bu sayede sahillerin kullanımı için gelen ziyaretçilerin antik kent merkezinde oluşturduğu tahribatın önlenmesi de planlanmıştır. Sonuç olarak; bölge halkının günümüze kadar denetimsiz ve yoğun bir şekilde plaj olarak kullandığı antik kent merkezinden Cennet Koyu ve Bostanlık Koyuna kontrollü bir şekilde yönlendirilmesi, kıyı alanlarında yer alan arkeolojik kalıntıların da açık sergi alanları şeklinde kontrollü bir şekilde ziyarete açılması, ziyaretçiler için gerekli olan altyapı donatısının sağlanması suretiyle Phaselis antik kentinin tarihi değerlerinin gelecek nesillere korunarak aktarılması sağlanmış olacaktır.”

‘BETON TEMELLERİN NEDENİ ŞİDDETLİ HORTUMA KARŞI ÖNLEM ALMAK’

Bakanlığın Mahkemeye ilettiği savunmada, yapılarda zemin tahribatı ve derin kazı gerektirecek temel imalatından kaçınıldığı öne sürülüyor ancak söz konusu projenin ihale şartnamesinde 2892 metreküplük derin kazı yapılacağı belirtilmesi dikkat çekiyor. Bakanlık savunmasında, yüzeysel beton döşemenin tercih edilmesinin sebebi ise “Phaselis Antik Kenti Ören Yerinde 24.01.2019 tarihinde ağaçları kökünden sökecek şiddette yaşanmış olan hortumun benzerinin yaşanmasından ve bölgede son yıllarda yoğun yağış oranlarının  zeminde oluşturabileceği tahribatlardan duyulan fenni endişeler ile yapılarda can güvenliği riski oluşturmayacak şekilde mukavemeti sağlayabilmek” şeklinde açıklanıyor.

BAKANLIĞIN ÖREN YERİ ÇELİŞKİSİ AKILLARI KARIŞTIRDI

Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri, Phaselis’te uygulamaya koyduğu projeye karşı gösterilen tepkilere “Proje antik kentin içinde değil” şeklinde açıklama getirmeye çalışmıştı. Bakan Ersoy da konuyla ilgili açıklamasında, antik kentin olduğu noktayla ilgili hiçbir çalışma yapılmadığını dile getirmişti. Ancak Mahkemeye sunulan savunmada, yine çelişkili şekilde 2863 Sayılı Kanunun 3. Maddesine atıfta bulunularak “…ören yerlerinin arkeolojik potansiyelini koruyacak şekilde, denetimli olarak ziyarete açmak, tanıtımını sağlamak, mevcut kullanım ve dolaşımdan kaynaklanan sorunlarını çözmek, alanın ihtiyaçlarını çağdaş, teknolojik gelişmelerin gerektirdiği donatılarla gidermek amacıyla her ören yerinin kendi özellikleri göz önüne alınarak hazırlanacak 1/500, 1/200 ve 1/100 ölçekli düzenleme projeleridir” hükümlerine yer veriliyor.

GEREKÇE KORUMAYA, UYGULAMA TAHRİBATA YÖNELİK

Ancak Bakanlığın Phaselis’te uyguladığı projenin temel olarak bir Halk Plajı projesi olması, ilgili kanunda sözü edilen hükümlerle örtüşmüyor. Yine aynı kanunun 10.  Maddesinde geçen “Her kimin mülkiyetinde veya idaresinde olursa olsun, taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının korunmasını sağlamak için gerekli tedbirleri almak, aldırmak ve bunların her türlü denetimini yapmak veya kamu kurum ve kuruluşları ile belediyeler ve valiliklere yaptırmak, Kültür ve Turizm Bakanlığına aittir” ifadeleri de Phaselis’te yürütülen proje için gerekçe olmakta uzak olarak değerlendiriliyor.

2679070cookie-checkPhaselis’teki betona ‘kaçak kazıyı önlemek için yapıyoruz’ savunması!
Önceki haberYıllık enflasyon TÜİK’e göre % 50,51, ENAG’a göre % 112,51
Sonraki haberMeteoroloji’de 41 ile uyarı
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.