Daha önce Rodos’taki Türk cemaatine ait olan cami 1990 yılların ortalarına kadar ibadete açıktı. Ancak imam ve muezzinin ölümünden sonra kapısına kilit vuruldu. Caminin onarımına yasak getirildi. Bundan sonra da Rodos Başmetropolitliği’ne bırakılarak kiliseye dönüşmesi için çalışmalar başlatıldı. Üstelik Avrupa Birliği’nin 400 Bin Euro destek verdiği proje kapsamında klise olacak olan Muradiye cami’sine ilginç bir isim bulunmuş: “Kıbrıs Evi” ….. Bütün bunlar Türkiye’ye mesajlar.Bu mesajları Türkiye’nin dışında tüm İslam alemi ve Balkan camiası da üstüne almalı ve büyük bir kamuoyu oluşturulmalıdır.Bu arada siyasi sayılabilcek bir uygulamaya Türkiye’nin de fon desteği verdiği Avrupa Birliğinin maddi destek vermesi üzücüdür.Bu olay karşısında destek almayacağımızı bilsekte Ayasofya’nın cami olması için AB’den maddi destek istememiz güzel bir tepki olur doğrusu.
Bu konuda Rodos, İstanköy ve Oniki Ada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Prof.Dr.Mustafa Kaymakçı’nın başkanlığında bir kamuoyu oluşturulma çalışmaları var.Türkiye’deki tüm sivil toplum örgütleri’ni bu çalışmaya destek vermeye çağırıyorum.Bu arada T.C.Diyanet işleri başkanlığı’nın ve Kültür ve Turizm bakanlığımızın devreye girerek
Yunanistanı bu kararından vazgeçirmesi gerekir.Ayrıca İzmir Ticaret odası başkanı sn.Ekrem Demirtaş’ın da gerek Rodos yönetimi ve gerekse Yunanistan Ekonomi odaları ile olan bağlarını, bu alanda kullanarak Muradiye camisi’nin korunmasını sağlamasını istiyoruz.Ortak güçlü bir çalışma Yunanistanı kararından vazgeçirir.Kaldı ki Türkiye’nin bu alanda Yunanistana karşı etkili kozları olduğunu hatırlatmak isteriz.
Benzer bir vakka Kosovada yaşanacaktı.Ancak çok şükür bölge Türk askeri birliğinin komutasında olduğundan müdahale edildi. Kosova’nın Prizren kentindeki Türk mezarlığında çıkan yangında azkalsın Osmanlı türbeleri de yanacaktı.Kosovadaki Türk askeri birliğinin müdahalesi terihi bir felaketi önledi.Bütün bu gelişmeler, Türkiye’nin yurt dışındaki Türk
eserlerini takip edip koruması gerektiğini bir kez daha vuguluyor.Bu çalışmaların daha önceki yazılarımızda da bahsettiğimiz Dış Türkler bakanlığının kurulması ile daha etkin bir şekilde takip edilebileceğini düşünüyoruz.
