Sağda “boşluk” değil “hoşluk” var…(I)

“Soldaki boşluk nasıl doldurulur” dizisine nazire olsun diye; bu mesleğin çilekeş emekcilerinden gazeteci-yazar ve de uzaklardaki dostum Ali Haydar Nergis “Sağdaki boşluk nasıl doldurulacak?” diye karşı atağa geçip, beni tuzağa (!) düşürene kadar düşünmedim sağdaki boşluğun nasıl doldurulacağnı..
Aslında boşluk değil atalet- durgunluk ve sakillik var sağ kesimde.
Boşluk değil, hoşluk gözüküyor sağ cenahta.
Onun için sağdaki hoşluğa da bakmak vacip oldu Nergis’in bu işi bana ihale etmesi karşısında.
Tabii kendileri solcu, bendeniz sağcı (kendimi her zaman DP misyonunu başından beri savunan bir liberal sayıyorum) olduğum için, “madem soldakine temas ettin, neden en çok bildiğin cenahı ıskalıyorsun” demek istemiş Nergis, tahrikkar yazısında.
Ben sazanım ya, hemen olayın üstüne atlamaya hazırlanıyordum ki şeytan bir ara dürttü:
“Acele etme, dolduruşa gelebilirsiz. Biraz soluklan”
Kafamda, böyle bir dizi ile okuyucuyu sıkıp sıkmama adına tereddüte düşmüştüm zaten. Bu kuşkumu Londra’daki gazetemizin patronu Faruk Eskioğlu’na danışayım dedim “Nergis, sağdaki boşluk konusunda beni provake (!) ediyor ama olsun acaba sağdaki boşluk dizisini yazsam okuyucu sıkılır mı?” diye sordum.
Faruk Eskioğlu “sıkmaz” dedi.
Ve ekledi.
“ Ayaküstü Sohbet köşemizde, eski ANAP’lı Enerji ve Tabii Kaynaklar eski bakanı ve eski başbakan yardımcısı Cumhur Ersümer’in sağdaki boşluğun doldulması konusunda bir girişim içinde olduğunu aktarmıştık. Sağ; Çiller, Yılmaz, Mumcu ve Ağar’ı dışlayarak sessizce örgütleniyor aslında. AKP’nin doldurmaya çalıştığı merkez sağı ancak böyle kaptırmayacaklarını düşünüyorlar.”

Üstelik sağı savunduğumuzu bilen Faruk da, “boşluk” ve de “hoşluk” için yeşil ışık yakınca,yazmak daha da farz oldu bize.
Tabii objektif kalmak şartıyla.

Şimdi biraz gerilere gideceğiz.
Türkiye’de sağın tarihi yazacak olanlar; siyaset dünyasında yer alan inişli-çıkışlı ve bol zikzaklı  sağcıların, devlet parasıyla bir şeyler yapmaya çalışırken bir yandan  yakın akraba, yeğen-kuzen demeyip birinci derece kan hısımlarını nemalandırdıkları gerçeğini de ön plana alacaklardır umarım.
Bu çıplak bir gerçek.
Zaten gazeteci dostum, uzaklara kaçan yazar arkadaşım Ali Haydar Nergis, Ankara’daki muhabirliği döneminde gözlemlediklerini “Sağdaki boşluk nasıl doldurulur” başlıklı yorumunda tadat etmiş.
Fazlası yok, eksiği var.
Sağın sadece yağmacı-talancı yanının altını çizmiş.
Nergis, Demirel dönemini  bile kısa  yazmış.
Ne yazmış?
“…Türkiye’de, devlet arsalarını yağmalamanın, banka  hortumlamanın  alfabesini daha 1970’ li yıllarda Demirel kardeşler yazdı. Hacı Ali Demirel, Ankara’da kurduğu Özel Yükseliş Koleji’ni, bedavaya kaptığı Devlet Demiryolları arsaları üzerinde, geri dönmeyen  Ziraat Bankası kredileriyle yükseltti. Siyasette 40 yıl boyunca Süleyman Demirel adı, kardeşlerinin, hısım  akrabasının yolsuzluklarıyla birlikte  anılır  oldu. Sonradan gelen Yeğen Murat Demirel ise  hepsine rahmet okuttu, banka  boşaltmanın bilinmeyen  sırlarını keşfetti.”
Bu kadarla mı sınırlı sağın yağması?
Rahmetli gazeteci-yazar Uğur Mumcu-Örsan Öymen ikilisinin, Demirel’in bir diğer yeğeni Yahya’nın hayali ihracat hikayesi “yani sunta skandalı ve yolsuzluğunu” es geçmiş Nergis. Oysa üzerine kitaplar yazıldı cilt, cilt.
Öğretmenlerin kurduğu  yapı kooperatifindeki yolsuzluk için Demirel “Verdimse ben verdim” diyerek tarihe yolsuzluk kaydı düşen nadir cumhurbaşkanlarımız arasında yer almıştır, bu nasıl unutulur.
Unutursak ve yazmazsak tarih affetmez bizleri.
“Yabancı sermaye gelsin de nasıl gelirse gelsin” diyen ve  Çankaya Köşkünün bahçesini yabancı otomobil şirketlerine  tahsis edebileceğini söyleyenler de sağcılardır.
1965’lerde,  “Türkkiye’de üs yok, tesis vardır” deyip ABD’yi yıllarca koruyan, U-2 casus uçaklarının Sovyetler üzerinde uçuş yapmasına izin veren de sağcılardır.
“Üs yok tesis var” kuyruklu yalanını sürdüren ama daha sonra Amerikan üslerinin sökülmesini hüzünle izleyenler de yine sağcılardır.
“Bana milliyetcilerin cinayet işlediklerini söyletemezsiniz” diyen liderler de sağcılar arasından çıkmıştır.
Nergis’in tam dolduruşuna geldim galiba.
Çala kalem sağcılara yüklenmeye başladım.
Biraz soluklanalım… Ne oluyoruz böyle? Sanki bindik bir alamete…
(Devam edecek)

1624130cookie-checkSağda “boşluk” değil “hoşluk” var…(I)

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.