Sen – Dikta

Radikal söylem ve eylemlerle ülke yönetimine kafa tutmayı alışkanlık haline getirmiş ve sürekli grev atmosferinde ülkeyi kaosa sürükleme amacında olan bazı sendikaları, Sen-Dikta olarak isimlendiriyorum.

***

KKTC’nin belki de en sağlıksız yapılarından birisi, kamu kesiminde örgütlenmiş bazı sendikalardır. Kamu yönetimi ve bu tür sendikalar arasındaki sağlıksız ilişkiler, bu yapılanmaya zemin hazırlayan en önemli unsurdur. Sendikaların bir ülke için sorun oluşturmaya başlaması, gerçekten de kolay açıklanabilir bir durum değildir. Bunun bir kaç nedeni bulunuğunu görüyoruz.
Sendikalar, işçilerin hak ve çıkarlarını korumak ve geliştirmek amacıyla örgütlenmiş sınıfsal ve toplumsal örgütlerdir. Bu açıdan, sendikaların ülke yönetimiyle ve siyasetle ilgili olması doğaldır. Ne var ki, bu ilişki, bir siyasi parti gibi davranmak, bir siyasi partinin örgütü gibi hareket etmek ve bazı radikal ideolojik hareketlerin üssüne dönüşmek noktasına geldiğinde, sendikaların işlevlerini yitirdiği, temsil ettikleri kitlenin hak ve çıkarlarını korumak yerine onlara zarar vermeye başladığını görüyoruz.
İşçi sınıfı hareketinin doğrudan bir parçası olarak, Sanayi Devrimi koşullarında ortaya çıkan sendikacılık hareketleri, büyük mücadeleler sonucunda 1820’de İngiltere’de yasal olarak kendini kabul ettirebilmiştir. Bu tarihten sonra, sendikacılık hareketleri ve işçi sınıfının mücadelesinde büyük atılımlar gerçekleştirilmiştir. Ancak, sendikacılık, hemen hiç bir ülkede, temsil ettiği kitlenin çıkarlarını korumak ve geliştirmek felsefesinin dışına büyük ölçüde taşmamıştır. KKTC’de görülen kamu kesimi ağırlıklı sendikacılık konusunda aynı şeyleri söylemek kolay değildir.

Öncelikle, kamu kesiminde örgütlenmiş bazı sendikaların, ülke yönetimine talip olan, siyasi parti gibi söylemler geliştiren, yalnızca güncel siyasete yönelik eylemlerde bulunan, ülkeyi sürekli grev atmosferinde tutan, ideolojik siyasi hareketlerin etkisine girmiş yapılanmalara dönüşmesi karşısında rahatsızlıklarımızı dile getirmenin ülkeye karşı bir sorumluluk odluğunu düşünüyorum. Bu tür sendikalardan korkarak ve ürkerek bu vahim durumu görmezden gelmek, en azından sorumluluktan kaçmak olarak değerlendirilebilir.
Özel sektörde çok olumsuz koşullarda, iş güvenliği olmayan sigortasız ortamlarda sömürülen işçileri (kökenleri nedeniyle) aşağılamaktan çekinmeyen, bu insanların haklarını savunacakları yerde çocuklarının eğitim haklarının elinden alınması gerektiğini iddia eden, sömürülen emekçilerin çocuklarını kökenlerine göre fişleyip başka ülke yetkililerine teslim eden ve ülkede bazı vatandaşlar arasında açık ayrımcılık yapan sendikacılığın ve bu sendikalardaki sendikacıların, temsil ettiği kitlenin hak ve çıkarlarını savunmaktan uzaklaşmış olduğu açık olarak görülmektedir.
Dar siyasi çıkarlar ve ideolojik amaçlar uğruna güncel siyasete müdahale ederek kaynaklarını ve zamanını harcayan bir sendikacılık; ne ülkeye ne de temsil ettiği kesime faydalı olabilir. Ülkenin bu kanayan yarası durdurulmadan, ekonomik, toplumsal ve siyasal istikrarın sağlanması da çok kolay değildir.
Ülkemizde bazı siyasi partilerle bağlantılı olarak güncel siyaset yapan ve ideolojik mücadelelerin üssü konumuna getirilmiş olan bazı sendikaların, sendikacılık hareketine ve temsil ettiği kitlelere büyük zararlar verdiğine inanıyorum. Özellikle sert ve marjinal söylemlerle ülke yönetimine kafa tutmayı alışkanlık haline getirmiş ve sürekli grev atmosferinde ülkeyi kaosa sürükleme amacında olan bazı sendikaları, Sen-Dikta olarak isimlendiriyorum.

671520cookie-checkSen – Dikta

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.