İSEVEÇ’TEN… İsveç’te intihar günleri…

Belki inanmayacaksınız ama Arnavut Bayram ‘ın bahçede kendini astığı armut ağacı (Nazlı Gelin) kurudu. Bayram’ın az eğitimli eşi, bu olaya “ilahi” bir anlam yüklemeye çalıştı.
Ancak ben biliyorum ki, Bayram’ın oğlu intikam amacıyla zaten zayıf ve çürük olan ağacın gövdesinde, baltayla onulmaz yaralar açarak onun ölümünü hazırladı.

Ağaç, Bayram’ın öldüğü geçen yıl da çiçek açmamıştı. Daha sonra da bütün bedduaları üzerinde topladı. Bizim gibi öfkeli, biraz da intikamcı olan Arnavutlara göre, intiharın tek sorumlusu bu ağaçtı. Gelen giden tekmeleyip durdu. Bayram’ın “Nazlı Gelinim” diyerek süslediği dallardaki renkli kurdeleler, tülbentler toplanırken her tarafı yolundu. O da yetmedi, Bayram’ın bedensel gelişme sorunları yaşayan oğlu, bir gün içeriden baltayı kaptığı gibi, “Babamın katili!” diyerek ağacın bedenini lime lime etti. Yetişinceye, “Yapma, belediye ceza yazar sonra!” deyinceye, elinden baltayı alıncaya dek ağaçta ağaçlık hal kalmadı. Bir ay kadar önce, güz yağmurlarının başladığı günlerde çevreyi denetleyen belediye görevlileri ağacı fark etti. Cellat bıçaklarını andıran elektrikli testerelerle geldiler, Bayram’ın “Nazlı Gelin” ini kökünden kestiler, bir traktörün arkasına bağlayarak yerlerde sürükleye sürükleye götürdüler. Giderken ağacın tepesine yakın yerlerinde kalmış tek tük kurdeleler vardı. Dalın birinde Bayram’ın bağladığı bir kuş çıngırağı kalmıştı, giderken “çın! çın!” ses çıkarıyordu. Arkadan koşup almak istedim, ama yetişemedim.. Bayram bu durumu görseydi kim bilir ne kadar üzülürdü…

İkinci intihar olayı, geçen yıl evimizin içinde de dolaşıp durdu. Stig , uzaktan tanıdığım, İsveçli boya-badanacıydı. Geçen yıl, kış yaklaşırken evi elden geçirmek istediğimizde onu aradım. Anlaştık, işe başladı. Odalardan birini bitirdi, tam ikincisine başlayacağı günlerde aniden İstanbul’a gitmem gerekti. Ne zaman döneceğim belli olmadığından parasını peşin ödedim. Nasıl olsa işi bitirecekti. İsveçlinin hilesi hurdası olmazdı.

Döndüğümde, evi bıraktığım gibi buldum. Malzemeler evin ortasında duruyordu. Hafta sonunda, “Pazartesi gelirim” diyerek gitmiş, bir daha da dönmemişti. Elli yaşlarında, aklı başında bir adamdı, çocuk da değil ki, ne diyeyim ben.. Telefonlara yanıt vermiyordu.
Bulmak için araştırdığımda öğrendim ki, çevresindeki birçok işyerine yüklü miktarlarda borç takmış. Hiçbir yerde izine rastlayamadım. Sonra yeni boyacı ayarladım, yarım kalan işleri tamamlattım. Bu olayı da “İsveçli kazığı” olarak kulağımın arkasına yazdıktan sonra unuttum..

Geçenlerde, Stig’in Taylandlı kız arkadaşıyla yolda karşılaştım. Önce pek söylemek istemedi, sonra her şeyi olduğu gibi anlattı: Stig, birkaç hafta önce intihar etmişti! Malmö’den ayrıldıktan sonra yakınlardaki küçük bir kasabaya taşınmış. Orada da önüne gelene borçlanmış, başladığı işleri yarım bırakmış.

Ev kiralarını aylarca ödememiş. Bir borcundan dolayı eve gelen icra memurları, açılmayan kapıyı kırıp girdiklerinde, Stig’i tavana asılı halde bulmuşlar.

İsveç, 1970’lerden beri dünya intihar istatistiklerinin üst sıralarında yer alıyor. İnsanlar, her şeyin kaşıkla ağızlarına verilmesine alıştırılmışlar. Yoksul ülkelerden gelenler gibi açlık çekmemişler. Yaşamın olumsuzluklarına karşı dirençli değiller. Bütün sorunlarının çözümünü devletten bekliyorlar. Aç değiller, açıkta değiller. Birçok şeye sahipler, ama mutlu değiller. Şu yabancılar da olmasa, sokaklarda güler yüzlü insana rastlamak pek mümkün olmayacak. Genellikle yalnız yaşayan insanlar, çaresizliğin ve güçsüzlüğün sınırına geldiklerinde çareyi intiharda buluyorlar.

Özendirici olmasın diye televizyonlar intihar haberlerini vermiyor, gazeteler yazmıyor. Bir de bakmışsınız ki, cankurtaranın yanaştığı bir kapının önünde, sedye ile içeriden çıkarılan yüzü örtülü birini götürüyorlar. Görevliler, soruların hiçbirine yanıt vermezler. Aradan birkaç hafta geçtikten sonra, içinden sedye ile çıkarılan evin perdeleri toplanmaya, eşyalar taşınmaya başlandığında anlarsınız ki, adam ölmüş!.. Ölüm nedeni intihar mı, değil mi, öğrenemezsiniz…

İsveç’te intiharlar genellikle kış aylarında gerçekleşiyor. Sonbahar da adeta intiharların kuluçka dönemi… Sararan, yerlerde sürünen yaprakların hüznü, yalnız ve umutsuz insanlara intiharı muştuluyor!.. Burası da böyle bir ülke işte!..

[email protected]

647390cookie-checkİSEVEÇ’TEN… İsveç’te intihar günleri…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.