İşsizlik ve Taksim Manzaraları. Gündem Ne ?

Bu denli bir yabancılaşma süreci, tarihde acaba ne zaman ve hangi ülkede olmuştur. Ya da böylesi bir haber bombardımanı karşısında karmaşa, ne zaman ve nerede yaşanmıştır.

“Parelel” tanımlaması çerçevesindeki gelişmelere, her gün yenileri ekleniyor. Bir basın organı çevresinde ki gözaltı ve sorgulamaları en önemli konu. Dünya’nın gözü üzerimizde, değerlendirmeler son derece önemli ve gittikçe yalnızlaşmaya doğru gidiyoruz. Ama biz, meydan okumaya devam ediyoruz. Nasıl değerlendiriliyoruz ya da görülüyoruz, bu durum ne, bir an durup salim kafa ile düşünmek pek mümkün gibi görülmüyor. Bindik, gidiyoruz, peki nereye?

3,1 milyon işsiz var. Bu kayda geçen rakkam, kayda geçmeyen ne? Aile çevrenize bakın, tanıdıklarınıza bakın, mahallenize bakın durum ne? Bu süreç te kim işsiz kaldı, kim yeni işe girdi, iş arayan ne kadar, ya da kim işinden memnun. Bu sorulara olumlu ve iç açıcı bir cevap verebilecekmisiniz? Bu konuda bir yeşil ışık var mı, umudunuz var mı?

Bazı köşe yazarları, rakkamları belirterek açıklıyorlar işsizlik krizi var diye. Cumhurbaşkanı’n dan Başbakan’a, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’n dan, İş-Kur Genel Müdürüne, ya da başka kamu yetkilisinden, bu sorun ile ilgili bir açıklama, çözümleme konusunda yeni bir strateji ve söylem görüyormusunuz. Hükümetin gündeminde bu konu yer almıyor, ya da önemsiz bir konu mu? Muhalefet derseniz, Hükümetin belirlediği, gündemin peşinde ve iç sorunlarından, onlar da bu konuya zaman ayıramıyorlar, politika geliştiremiyorlar.

Beşiktaş ve Beşiktaş Kulübü çevresinden başlayan bir sivil toplum seslenişi. Kamu oyunda ilgi ile izlenip, taraftar kazanmağa ve söylemleri ile ses getirmeğe başladığını görüyoruz. Bu gün yargılanıyorlar. Ne demek gerekiyor. Söylenecek o kadar söz var ki.

Pazar akşamı. Gece 24.00 e geliyor. Gri beton yığını renksiz Taksim alanı dolu.12 grup saydım. Bir veya iki kadın. Kucakta bebek, emekleyen, yürüyen bebek ve koşusan çocuklar. Her grup, 5 ile 10 kişi arasında. Sadece meydanda, 12 grup saydım. Dileniyorlar. Suriyeliler. Bu çocuklar Türkiye’de doğdu. Bu manzara sadece İstanbul da Taksim Meydanı’n da değil, gittiğiniz her ilde göreceğiniz, artık kanıksanmaya başlanan manzara. Yardım, sevecenlik, tepki ve ötekileştirmeye doğu ilerliyor. Bir milyon’u aşkın Suriye’den gelen var deniliyordu. Şimdi iki milyona’a yakın olduğu söylemleri yineleniyor. Gerçek rakkam ne, söylentilerin ötesinde resmi bilgilendirici bir açıklama yok. Bu çocuklar ile ilgili, bu kadınlar ile ilgili, yaşama, barınma, nedir politika. Sayı ve zaman süreci içinde neler planlanıyor. Bilen yok. Asgari ücret ile Suriyeli misafirlerimize iş bulunacağı, bununla ilgili düzenleme yapılacağı belirtiliyor.

İşsizlik rakkamlarına şimdi Suriyeliler de ekleyeleim. Ne yapıyoruz, nereye gidiyoruz?

Meydanda geziniyorum. 7 ayrı büyük çantasını yere açmış, Güney Afika’dan geldiği izlenimi veren saat satanlar, alanda farklı bir görüntü.

Altı tane nohutlu pilav satan küçük arabalar. 4 tane de ayrı tatlı satan arabalar. Üç tane köfteci ciğerci. Meyvacılar da ayrı.

Gençlerde işsizlik oranı yüzde 20’ye ulaşmış. Tarımda issizlik yüzde 13. Rakkamlar artıyor. Bunlar kayıtlı olanlar, kayda girmeyenler ayrı. Nereye gidiyoruz?

Taksim Meydanı. Saat gece 24.oo ü geçiyor. Ortalık pazar yeri gibi, tekstil, örme satan yere serilmiş tezgahlar, 9 tane saydım. Her yer tezgahının başında iki-üç kişi.Taksim Meydanı pazar akşamı gece yarısı, Mahputpaşa’dan farksız.

İstiklal Caddesi’ne doğru yöneliyorum. Kalabalık, siyah çarşaflar içinde kadınlar grubu ve çocuklar, bir iki erkeğin arkasından yürüyor. Bu saatte, İstiklal Caddesi’n de yürüyüşe çıkmalarının nedenini bulamıyorum.

Tarlabaşına doğru yöneliyorum, gelen giden yaş ortalaması, 35 in altında gençler. Dönüyorum, Sıraselviler’e doğru, daha genç yaştakiler. Hamburgercilerin önü miting alanı gibi. Sonra tatlıcıların önünde ise daha çok arap turistler, bu saatte tatlı yeme, açıklamak zor. Bostancı dolmuşlarının oraya doğru yöneliyorum. Karşıya gideceklerin uzun kuyrukları.

Gezi Parkı içine doğru giriyorum. Tenha. Sivil polisler grubu çekilmiş herhalde diyorum ve yeni bir gerçeklikle karşılaşıyorum. Parsellenmiş gibi üç ayrı grup gördüm. Yaş ortalaması, 8-20 arası. Beş on kişilk gruplar. Birinciyi aştım, ama ikinci grup ısrarlı. Üçüncü grubda ileride gelişmeleri izliyor. Tinel çekenler, çorba parası isteyenler. Gezi Parkının dışına atıyorum kendimi.

Elmadağ’a doğru yöneliyorum meydandan. Burada da adeta taksiciler miting yapıyor. Divan Kavşağını geçiyorum. Buraya gelene kadar da yine, yol boyu, Suriyeliler, pilavcılar, köfteciler, tatlıcılar, adeta herkes yerini belirlemiş. Kiralamış gibiler.

Biraz ilerleyince, ticari yaşam farklılaşmağa başlıyor. Şimdi müşteri bekleyen birer ikişer, arabasını önünde ya da sokağın başındakiler, bu kez gececiler.

Bir pazar akşamı gecenin ortasında, Taksim’den manzaralar. Sonra işsizlik rakkamları. Söylemler, televizyon ve gazetelerin gündemi. Neleri yaşıyoruz, yaşatılıyoruz ve neleri konuşup, neleri tartışıyoruz. Başımız dönüyor. Ama dönmüyor, alıştık.

Gazetecilerin tutuklanması, soruşturmalar, çarşı davası, saray tartışmaları. Amerika’yı kim keşfetti tartışmaları sona ermiş gibi. Bu arada Osmanlıca da öğrenmeğe başlayacağız.

Üniversieteler giremeyenler, mezun olanlar, iş arayanlar, iş bulamayanlar. Yakınlarınızda bunlardan hiç yok mu ?

Siz bu tartışmaların neresindesiniz? Sizin gündeminizde önceliğiniz ne? Yine soralım, ailenizden, yakınlarınızdan, işsiz olan, iş bulamayan yok mu ? Herkes işinden memnun. Ortalık güllük gülistanlık ta, ortalık bunun için mi karıştırılıyor dersiniz?.

Gelecek konusunda ne düşünüyorsunuz, umudunuz ne. Durup bir düşünelim mi?

Peki ne yapıyorsunuz? Yarın hangi konu gündeme gelecek. Bu gündem konusu sizi ne denli ilgilendiriyor.

Gündemi gerçek olarak belirleme konusunda bir istem var mı ?

_________________

İstanbul. 16 Aralık 2014. Salı. [email protected]

1568540cookie-checkİşsizlik ve Taksim Manzaraları. Gündem Ne ?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.