Susmak üzerine…

Sonra… of ne kadar da sıkılıyor hırsını alamamış sevdalar yoluna çıkınca. Hazmı zor biliyorum söylenmemiş onca sözün yutmaya zorlanması. Ve gazı alınmamış onca aşk, yahut aşk adı altında yaşanan herneyse o, kurtarıcısı olamıyor hiç bir uzun önsözün. Soluyor renkler, hor kullanılınca ‘aşk’ adı altında onca kelime…


Kimseye nasihat değildir cümlelerim. Olamaz çünkü bir ilacın başkasına çaresi. Şahsi kelimelerle çoğalır ilişki. Bu bazen arkadaş bazen anne bazen sevgili. Mesela bir kardeşin bir kardeşi anlaması mümkündür… ama… ya benzemesi? Alfabenin ilk harfi olsa da A, diğerlerini atıp ekleyince son harfi yanına… AZ geliyor sonradan sıkıştırılan kelimeler bir saatten sonra.


Çiçekler vazoya, çöpler çöplüğe felsefesi burada gerekli… Değer bulmamış hiç bir sevda, yürekde birikmeyi hak etmiyor. Yani yazsan boyasan çizsen burada, anlatsan grafiklerle, uğraşsan jeneriklerle, allı pullu kampanyalar yapsan, süslü püslü bir kamyon kelimeyi döksen yollara … Ne faydası var  muhalefetin yamalı sevdalara. Ama çiçeklerde soluyor onlar da çöp oluyor zamanla. İnanmak gerek neyin nerede bitip nerede başladığına… ve  sürdürecek ne kadar sabrın olduğuna.


Ve bütün dillere çevrilen o sihirli-o şahane-o içmeden sarhoş üç harf var ya…Hani o bayram gülmeleri gibi… Hani seni çileden çıkaran hani.. Hani o yasak elma.. Yani aşk… Yani adı bile geçince bedeni titreten o tek kelime varya…Bitince…Çok kötü bitiyor… ki kolay kolay da bitmez hani aşk aşksa sahiden de… Kolay değildir çünkü  bulunması hop diye… ama bitince… yani bitiren sen olsan bile… Bütün dillerde aynı bitiyor… Bir çift gözyaşı ve tek bir suskun yüzle…


Dayan derim dayan dayanabildiğin kadar. Oyalanmadan…Oyalamadan… Güç gerektirir susmayı bilmek, konuşmak herkese mahsus, önce susmayı öğrenmek gerek… Üzmeden…Üzülmeden…Ne çare ki sona yaklaştıkça illa bulunur bir sebep… Nasihat değil, kanun bu. Bir ikinci seçenek çıkınca, birincinin çoktur kusuru.


Dayan ama yüreğine değil. Yürek ağırlık kaldıramaz patlatır damarları. Kötü kullanıyor kullanmayı bilmeyen bir takım insan aşkı. Kullanmak dediysem yani…  Onunda bir tarzı olmalı yani onun da bir adabı… Dayan dediysem aklına dayan, duran o olsun, 
yüreğin değil…


Korkuyor bir takım insan.. Yaşayan da korkak, yaşamayan da. Filtrelerden geçiyor hayat. Birde bakıyorsun ne kadın sevdiğin kadın, ne de  adam sevdiğin adam . Bilmem belki aynı yumurtada bağıra çağıra kırılmaktan kaynaklanıyor.. Yani misal ayrı iki yumurta olsa belki civciv olacaklar yanyana, uyanmayı bildikleri bir zamanda… Hayır nasihat değil bunlar… Her akıllı baş bilir ki, bir saatten sonra kelimeler değildir hiçbirşeyin kurtarıcısı… Ama aklında varsa bir kaç saygın kelime, susmak da çok yaralayıcı…


Nasihat değildir cümlelerim. Bazı şeyler, bazıları  tarafından bizzat yaşanmış, denenmiş, ispatlanmış…Yumurtayı kırmayalım… Yere atıp ‘niye kırıldı’ diye sormayalım… Kimse söylemedi mi size ‘yumurta kırılır’ diye. Biten hakikaten bitiyor ve yumurtadan civciv çıkmıyor.  Etraf kanalamardan geçilmiyor.. her hikayenin ucu, kırık bir kalp ağrısına dayanıyor. İnsan çok üzüldüğünde herşeye sığınası geliyor.


Diğeceğim odur ki… Soylu bir sevginin konuşmak değildir her zaman çaresi. İnsan çok sevince nerede susup nerede konuşacağını da bilmesi gerekiyor. Fedakarlık denilen şey böyle bir şeydir belki.


[email protected]


SİBEL BENGÜ’NÜN DİĞER YAZILARI


– Çok sevgili sevgililer günü için…
– Açık reçete…
– Çocuk
– Sen de kimsin?
– Kar yağarken pencerenden…
– Bayramları nasıl bilirdiniz?
– Ne kadar buradasın?
– Bu hayat nasıl geçer?
– Aşık kimdir?
– Aşk ne değildir?
– Aşk nedir?
– Herşeyin bir şeyi vardır…
– İyi insan kimdir?
– Kaygı çok kaygan bir kelimedir…
– Bumerang aşklar…
– İstanbul’da yine yağmur var…
– Kelimeler, kelimeler, kelimeler…
– Bir şairin bildiği sevgi/ Attila İlhan için…
– Nedir, niyedir? Neyse…
– İnsan bazen kendini bırakıp delice gitmek istiyor…
– 3 kadın 1 kritik…
– Hayatın şablonu mu var?
– Haydi dostlar buyrun kahveye…
– Muhakkak…
Aşk’a herşey dahil…
Bir İstanbul hatırası
Kadın dediğin
– ‘Adam gibi adam’ dedikleri…
– Mantığım intihar, ruhum serseri… 
– Hiç-bir-şey anlamıyorum… 
– Hayal adalar… 
– Kırmızı başlıklı kızın nesi var?  
– İstanbul’a bir günlük firar… 
-Bırak deli desinler… 
-‘Sen benim rüzgar gülümsün…’ 
-Pardon tanışıyor muyuz? 
-İstanbul 
-Kıymık… 
-Siz mağrur musunuz? 
-Ne kadar önemsiyoruz yarınlarımızı? 
-Küçük şeyler… 
-Yürek mahrem bir bölgedir 
-Kiler… 
-Keşke 
-Anne karabiyesi… 
-Tren garları… 
-Yangın yeridir yürek, külleri kelimeler…
-Bir gün… gemiler… geçer… 
-Önsöz 
-O fotoğraf… 
-Durup dururken… 
-İçiyorsam sebebi var…

691560cookie-checkSusmak üzerine…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.