Tarihi polisiye romanın ustası – Richard Zimler

Richard Zimler’in ‘Yedinci Kapı’ adlı yapıtı, işte o kitaplardan biri.

Onur, cesaret, ilke ve aşkın öyküsü Yedinci Kapı, 1930’lu yıllarda, Adolf Hitler’in iktidara yürüdüğü yılların Berlin’inde geçiyor. Romanın anlatıcısı, Sophie,14 yaşında Hristiyan bir Alman genç kız. Babası, Komunist Parti sempatizanı bir kimyager.Baba,Naziler iktidar geldiğinde pek çok diğer Alman gibi, taraf değiştirip, Nazi Partisine katılıyor. Annesi, içine kapanık ve titiz bir ev hanımı. Yakınları tarafından ‘uzakta’ diye tanımlanan, nasyonal sosyalistlerin ise ‘üstün ırk’ tanımına uymadığı için yokedilmesi gerekenler listesine aldığı otistik küçük erkek kardeş Hansi ise kendi dünyasında yaşıyor. Sophie, çoçukluk arkadaşına aşık olunca, cinsellik de yaşamının önemli bir parçası haline geliyor. Erkek arkadaşı babası gibi Nazilere katıldığında ise, yaşamındaki erkekleri, ailelerini korumak, mesleklerinde ilerlemek için bu tercihi yaptıkları varsayımıyla hoş görüyor.

Berlin’li Yahudilerin yaşamının hergeçen gün kötüleştiği günlerde, Sophie, kendisinden epey yaşlı Yahudi komşu, işadamı İsaac Zarco ve Zarco’nun arkadaş grubuyla tanıştığında ,yaşamı beklenmedik bir yön kazanıyor. İsaac, Yahudi tasavvufu Kabala üzerinde çalışan kültürlü ve aydın bir kişi. Nazi karşıtı direnişi örgütleyen Çember adlı bir yeraltı örgütlenmesinin lideri aynı zamanda. Örgütün üyelerinin çoğu, daha once bir sirkte çalışan ve fiziksel bozuklukları olan kişiler. Nazi Almanya’sında sadece Yahudi ve direnişçi oldukları için değil, sakatlıkları yüzünden de yaşamları tehlikede. Nitekim, Ari saflığına tehdit olarak görülen zihinsel ve bedensel engelliler, bir sure sonra zorunlu olarak kısırlaştırılıyor.

Isaac ve arkadaşları ile dostluğu ilerleten Sophie, bir yandan ailesinin baskısıyla Nazi gençlik örgütüne katılmaya zorlanırken, bir yandan da gizlice direniş hareketi içinde yeralıyor.

İsaac’la giderek yakınlaşan ilişkisi, Sophie’ye hiç bilmediği bir dünyanın kapılarını açıyor. İsaac’ın İstanbul’da bir mahzende bulduğu 16cı yüzyılda yaşayan Portekizli atalarından Berekiah Zarco’ya ait el yazması metinlerle tanışıyor. Isaac, Yahudi mistisizmi Kabalanın bu önemli metninin sırlarını çözmeye adıyor kendini. Almanya’nın giderek karanlıklaşan günlerinde, Berekiah Zarco’nun kıyamet gününe dair öngördüğü işaretler, birbiri ardından belirmeye başlıyor. İsaac, 1938’de Yahudilere ait ev, işyeri sinagoglara düzenlenen kanlı saldırıları, Avusturya’nın ilhakını ve bir yıl sonra Hitler ve Stalin arasında varılan saldırmazlık paktını, beklenen kaos günlerinin işaretçisi olarak görüyor.

Richard Zimler’in diğer başarılı yapıtları gibi, Yedinci Kapı da tarihi bir polisiye romanı. Daha fazla ayrıntı vererek, okumak isteyenlerin zevkini kaçırmak istemiyorum. Yedinci Kapı’nın çok titiz bir tarihsel araştırma sonucu, ayrıntılara özen gösterilerek çok iyi kurgulanmış ve yazılmış bir roman olduğunu ve bir bölümünün İstanbul’da geçtiğini söylemekle yetineyim.

Roman, Nazi ideolojisinin Alman toplumu ve ülke siyasetini nasıl kıskacına aldığını sergilemekteki ustalığıyla, beni derinden etkiledi. Tabii ki Hitler Almanya’sında şiddet, baskı ve propaganda temel unsurlardı ama İkinci Dünya Savaşı öncesinde, Hitler’in güçlü liderlik tarzına, ekonomi politikalarının vaadettiği refaha, ülkeyi dünyanın önde gelen güçlerinden biri yapmayı hedefleyen dış politikaya, geleneksel değerlere ve muhafazakarlığa ciddi bir halk desteği olduğu da yadsınamaz.

Zimler’in kahramanlarının kişiliğinde,toplumda,artan baskı ve zulme nasıl sessizce razı olunduğunu, sorgusuz sualsiz otoriteye nasıl boyun eğildiğini, medyanın nasıl manipüle edildiğini gösteren satırları özellikle sarsıcı buldum.

Bir kez daha anladım ki, haksızlığa ve adaletsizliğe karşı sesini yükseltmeyen, hukuksuzluğu ve yolsuzluğu umursamayan, neme lazımcı bir halk, rejimin suç ortağı oluyor eninde sonunda.

Yedinci Kapı, Richard Zimler’i ilk keşfettiğim roman değil. Zimler’le, ilk kez 2004 yılında, Londra’daki Yahudi Kitap Haftası çerçevesinde yönettiğim ve o günlerde yeni yayınlanan ‘Geceyarısının Peşinde’ adlı kitabını tartıştığımız bir oturumda tanıştım. Aynı oturumda, bir başka ünlü yazar, Türk asıllı romancı Moris Farhi’nin Genç Türk adlı yapıtını da konuşmuştuk. İlgilenenler, oturumun İngilizce notlarını bu linkte bulabilirler.

http://www.jewishbookweek.com/sites/default/files/Moris%20Farhi%2C%20Richard%20Zimler%20Firdevs%20Robinson%2029.02.04.pdf

Yedinci Kapı, Sefarad Yahudiliği teması etrafında Zimler’in yazdığı dördüncü roman. Portekizli Yahudi aile Zarcos’un değişik kuşaklardan, farklı ülkelerde yaşayan üyelerinin konu alındığı bu dört romandan ilki, Türkçeye de çevrilen Lizbon’un Son Kabalacısı, pek çok ülkede satış rekorları kırdı. ‘Geceyarısının Peşinde’,de Türkçe yayınlandı. Sefarad dizisinin diğer iki kitabı, Guardian of the Dawn ve The Seventh Gate (Yedinci Kapı) henüz Türkiye’deki okuyucuya ulaşmadı..

Richard Zimler’ın 2011 yılında Türkiye’de de yayınlanan Varşova Anagramları adlı yapıtı ise, 1940 ve 1941 yıllarında Polonya’nın başkentindeki gettoda geçen bir diğer polisiye roman. 400 binden fazla Yahudi’nin birbuçuk kilometre karelik bir alanda yaşamaya zorlandığı, çoğunun toplama kamplarında öldürüldüğü günlerin vahşetini konu almasına ragmen, iyilik, dürüstlük, dostluk ve mizah dolu bir yapıt. Okuyucuyu, derinden sarsmasına ragmen, kitabın sonunda, insanlığın hala ölmediğine dair umudun korunabildiği ender eserlerden.

Son 15 yıl içerisinde 8 başarılı roman yazan Richard Zimler aynı zamanda deneyimli bir gazeteci ve entellektüel. Doğduğu ülke olan Amerika Birleşik Devletlerinde gazetecilik yaptı, daha sonra yerleştiği ve halen yaşamakta olduğu Portekiz’de üniversitelerde gazetecilik alanında ders verdi.

Türkiye’yi defalarca ziyaret eden Richard Zimler, ülkedeki gelişmeleri de yakından takip ediyor. Son günlerin gelişmeleri hakkında ne düşündüğünü sorduğumda, Türkiye’deki pek çok arkadaşının ifade ve gösteri özgürlüğünden, kadınların eşitliği, ibadet özgürlüğü ve eşcinsellerin haklarının korunmasından yana olduğunu söyledi ve ekledi:

‘Türkiye’deki arkadaşlarımdan çoğu dindar, Müslüman insanlar ama hükümetin tamamıyle laik olması gerektiğine inanıyorlar. Çoğu, her geçen gün daha otoriteleşen ve sertleşen, ileriye değil geriye bakan, yolsuzluğa boğulmuş Erdoğan hükümeti tarafından köşeye sıkıştırılmış hissediyor kendini. Türkiye konusunda uzman olmayan ve ülkeyi iki bin kilometre uzaktan takip eden benim gibi birisi için Türkiye, demokratik, laik demokrasi değerleriyle otoriter dinci değerlerin çatışmasında en son cephe haline dönüşmekte. Türkiye halkının yurttaşlık haklarını koruma mücadelesine devam etmesini, bu mücadelenin parlamentoda, mahkemelerde ve meydanlarda barışçı yollarla sürmesini ve yakın gelecekte daha demokratik bir hükümetin seçimle işbaşına gelmesini yürekten diliyorum.’

Lizbon’un Son Kabalcısı, Geceyarısının Peşinde ve Varşova Anagramları’ndan sonra, Zimler’ın Türkiye’deki yayıncısı İnkılap Yayınevi’nin Yedinci Kapı’yı da Türkçeye çevirip yayınlamasını umuyorum.

Şu günlerde tarihten ders almaya fena halde ihtiyacımız var. Richard Zimler’ın iyi araştırılmış, ustaca yazılmış, sürükleyici romanları, geçmişe bakarak günümüzün gelişmelerini daha iyi kavramamıza yardımcı olacaktır.

Richard Zimler’in web sayfası: http://www.zimler.com/conteudo.php?m=12

_______________________________

* Yazarın diğer yazıları için lütfen tıklayınız:
http://www.firdevstalkturkey.com/tr/

1560040cookie-checkTarihi polisiye romanın ustası – Richard Zimler

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.