Tepki verilemezse iktidar daha çok Şebnem Hocaları tutuklar!

Pazartesi günü yapılan kabine toplantısının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı açıklamayı emir telakki eden savcılar harekete geçti. Çarşamba günü sabahın erken saatlerinde Terörle Mücadele (TEM) polisleri, Şebnem Korur Fincancı Hoca’yı evini basıp gözaltına alarak Ankara’ya götürdü. Perşembe sabahı savcılığa getirilen Şebnem Hoca akşam saatlerinde çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklanarak Ankara Sincan Cezaevine gönderildi.

Cumhurbaşkanının pazartesi günü yaptığı konuşmadan sonra başka türlü bir karar verilebilir miydi!

Bu operasyonun gerekçesi, yurt dışında katıldığı bir toplantıda kendisine gösterilen ve TSK’nin Irak Kürdistanı topraklarında yürüttüğü operasyonlarda kimyasal silah kullanıldığı iddia edilen görüntüler hakkında bir adli tıp uzmanı olarak, “İddialar bağımsız kurullar tarafından incelenmeli” dediği için yapıldı.

Bu sözler duyulur duyulmaz önce sosyal medyadaki trol ordusu harekete geçip linç kampanyası başlattı. Pazartesi günü yapılan kabine toplantısının arkasından yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı Erdoğan “TTB Başkanı ile ilgili yargı harekete geçmiştir. Hem bu kişiyle hem bu kurumla ilgili adımlar atılacak. Bakanlarımıza, Tabipler Birliği başta olmak üzere meslek örgütlerinde yeni yapıya geçilmesine yönelik mevzuat çalışmalarının hızlandırılması talimatı verdik” sözleriyle “davanın hem şikayetçisi hem savcısı hem de yargıcı” olduğunu açıkça ilan etti!

Bahçeli ise bir adım daha ileri giderek “TTB’nin başkan ve yöneticileri hakkında en ağır cezai işlemler tatbik ve temin edilerek bu birliğin kapısına kilit vurulmalı, TTB Başkanı ile diğerleri Türk vatandaşlığından çıkarılmalı…” diyerek TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı’ya cezalarını kesti!

OPERASYON TÜM MUHALİF GÜÇLERE, HALKTAN YANA AYDINLARA, BİLİM İNSANLARINADIR DA!

Erdoğan ve ortağı Bahçeli’nin yaptıkları açıklamalar ve gözaltına alınırken yapılan operasyon açıkça göstermektedir ki;

  1. Bir insan hakçısı, adli tıpçı bir bilim insanı, düşüncelerini açıkça söylemekten çekinmeyen bir aydın, meslek etiğini her koşulda savunan bir hekim ve çok önemli bir emek meslek örgütünün, TTB’nin Başkanı Şebnem Korur Fincancı, hedefe konularak cezalandırılması istenmektedir.
  2. TTB, Şebnem Korur Fincacı Hoca’nın başkan olmasından önce de iktidarın hedefindeydi. Nitekim, sınır ötesi operasyonlarda, “Savaş bir halk sağlığı sorunudur” diyerek aldığı savaş karşıtı tutum, pandemide iktidarın geçeklerin üstünü örtme girişimleri karşısındaki gerçeklerin açıklanmasında gösterdiği ısrar TTB’yi tek adam yönetiminin hedefi yapmıştı. Yukarıda sözünü ettiğimiz son açıklamasında da Erdoğan, “Hem bu kişiyle hem bu kurumla ilgili adımlar atılacak” diyerek Şebnem Korur Fincancı ve TTB’yi hedefe koyduklarını açıkça ilan etti.
  3. Sadece Fincancı ve TTB de değil, Erdoğan yukarıdaki açıkmasında “Bakanlarımıza, Tabipler Birliği başta olmak üzere meslek örgütlerinde yeni yapıya geçilmesine yönelik mevzuat çalışmalarının hızlandırılması talimatı verdik” diyerek tüm diğer emek ve meslek örgütlerinin de hedefe konulduğunu açıkladı.
  4. Seçim sürecinde olunduğu ve iktidarın seçim stratejisinin esasını da muhalif gördüğü tüm siyasi odakları, medyayı, hatta birer birer aydın, demokrat, bilim ve kütür insanlarını sindirip itibarsızlaştırarak etkisizleştirerek seçimi “götürmeyi” amaç edindiği dikkate alındında Şebnem Korur Fincancı ve TTB etrafında sürdürülen operasyonun aslında tüm bu odaklara ve biat etmeyen kişilere yönelik olduğu apaçıktır.
  5. Fincancı’ya yönelik operasyonla eş zamanlı olarak Mezopotamya Ajansı (MA) ve Jin Haber Ajansı çalışanı 11 gazetecinin evlerinin basılarak ters kelepçeyle gözaltına alınmalarının da tek adam yönetiminin aynı “Her muhalif odağı sindirme ve itibarsızlaştırma” politikasının bir parçası olduğu tartışmasızdır.

İKTİDAR ELEŞTİRİYE KAPALI BİR ALAN YARATMA KONFORUNDAN YARARLANIYOR

Şebnem Korur Fincancı Hoca, önüne getirilen görüntülere bir adli tıp uzmanı olarak “Konu incelenmelidir” demenin ötesinde ne diyebilirdi?

Çünkü Irak Kürdistanı bölgesinde aylardır, hatta yıllardır yürütülen çeşitli adlar altındaki askeri operasyonlarla ilgili olarak iktidar kamuoyuna, “… Sayıda kahraman silah arkadaşımız şehit olmuştur” ya da “…Operasyonda …sayıda terörist etkisiz hale getirilmiştir”den başka bir açıklama yapmamaktadır.

Yani bugün resmi açıklamalara göre 60 dolayında askerin de hayatını kaybettiği bu operasyonların neden yapıldığı, ne kadar süreceği, yıllardır neden bir sonuç alınamadığı, bu operasyonların hangi politikanın devamı olduğu, iktidarın bu operasyonlarla iç politika amaçlarını istismar edip etmediği… sorgulanmamakta, sorgulayanlar da çeşitli yollarla susturulmaya çalışılmaktadır.

Çünkü, iktidar tarafından 7 Haziran 2015 seçimi öncesinde apar topar değiştirilerek muhalif görülen her vatandaşın “teröre destek”le suçlanabileceği soyut bir “terör” tanımlaması üstüne oturtulan Terörle Mücadele Yasası (TMY) ile “her tür eleştiriye, sorgulmaya kapalı bir alan” yaratılması amaçlanmıştır. Sermaye muhalefetinin, militarizm ve şoven milliyetçilikle malul geleneksel tutumu, iktidarın amaçları doğrultusunda kolayca provoke edeceği bir dokunulmaz alan oluşturmasını kolaylaştırmıştır.

ŞEBNEM HOCA TMY VE ŞOVEN MİLLYETÇİLİKLE KORUNAN ALANA İĞNE SOKTU!

Şebnem Hoca’nın söylediği sözlerden kendisinin gözaltına alınmasına ve polis operasyonuna dönüştürülmesine karşı çıkan CHP sözcüleri de dahil birçok kişi, “Şebnem Hoca’ya yapılanları eleştiriyorum” dedikten sonra araya bir “ama” koyup “Onun söylediklerine de asla katılmıyorum” diyerek “sorgulanmaya kapatılmış alan”a girmekten özenle kaçınıyorlar.

Bu yüzden de eğer bir demokrasi mücadelesinden söz ediyorsak ister istemez TMY ve geleneksel şoven milliyetçi ön yargılarla oluşturulan ve her tür tartışmanın yasaklandığı bu alandaki operasyonların hangi politikaların devamı olduğunun tartışılması için mücadele etmek zorundayız.

Kısacası Şebnem Hoca, tutuklanmasına gerekçe olarak gösterilen sözleriyle; bir yanda TMY, öte yanda geleneksel şoven milliyetçi ön yargılarla korunan alana iğne soktuğu için öfkeyle linç edilip cezaevine atılırken aynı zamanda da buna bundan sonra cesaret edeceklere de gözdağı verilmek istenmiştir.

AKP’nin tek adam rejiminin ve arkasındaki güçlerin yüzüncü yılında cumhuriyeti getirdiği yerin hak, hukuk, adalet boyutu budur!

Seçim süreci ilerledikçe daha çok Şebnem Hocaların tutuklanıp cezaevlerine atılmasına tanıklık edeceğiz. Tabii ki ülkemizin demokrasi güçleri iktidarın bu politikasına karşı gerekli mücadeleyi örgütlemeyi başaramazsa!

2643300cookie-checkTepki verilemezse iktidar daha çok Şebnem Hocaları tutuklar!

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.