Geçtiğimiz yıl Avusturya’nın başkenti Viyana’da “Çok Renklilik Şenliği” düzenlendi. Düzenlenen şenlikte hamur makinesinde çalışan bir hanımın ciddi bir tehlike atlattığı basında haber buldu.
Bu gazeteler arasında Avusturya’nın günlük bulvar gazetelerinden Österreich (Avusturya) Gazetesi’nin vermiş olduğu habere göre, hamur makinesinde çalışan Reyhan K adlı 21 yaşındaki hanım türbanını makinenin motoruna kaptırmış.
Makineye dolanan türban Reyhan K’nın nefes almasına engel olurken, boğulma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı gazete haberinde belirtiliyordu. Genç kadının boğazına dolanan türban ile boğulma tehlikesi orada bulunanların göz önünde cereyan ederken, olaya ismi açıklanmayan bir kişinin müdahalesiyle hayati tehlikeden kurtulduğu verilen bilgi arasında yer aldı. Reyhan K’nın tehlikede olduğunu gören kişi elindeki bıçakla türbanı keserek, Reyhan K’yı boğulmaktan kurtardığı gazetede yazıldı.
Türbanı kesilerek boğulmaktan kurtulan genç kadın yakında bulunan bir hastanenin Kaza Cerrahi bölümüne kaldırıldığı ve kendisinin iyileşmekte olduğu hastane yetkilileri tarafından açıklandığı da belirtildi.
Österreich Gazetesi’nin internet sayfasında kısa olarak da verilen habere sayfalar dolusu yorum yazıldığı görüldü. Yorumcuların bazıları kazalara nasıl önlem alınması gerektiğini tartışırken, bazılarının ise türbanı tartıştığı görüldü. Kazada yaralananın kız kardeşi olduğunu belirten yorumcu, kazaya sebep olanın türban olmadığını, söz konusu olanın bir atkı olduğunu yorumunda yazdı.
“Elmar01” isimli yorumcu “Sadece kazadan dolayı türban yasaklanmalıdır “ yorumu “Abdi12” adlı yorumcu tarafından da onaylandığı dikkat çekerken, “Prolet” isimli başka bir yorumcu da “Dini sembol kabul edilen türbana hiç elimi sürmezdim, hele hele bıçakla onu kesmek mi, asla” dedikten sonra, “bıçakla türbanı kesmenin çok tehlikeli” olabileceğini de yazmayı ihmal etmemişti.
Başka bir yorumcu da bıçakla türbanı keserek genç kadını kurtaran kişinin herhangi bir tehlikeyle karşılaşmaz düşüncesini belirttikten sonra “Ben olsaydım elimi bile sürmezdim, korkudan da türbanı kesmezdim” kelimeleriyle haberi yorumlamıştı.
Başka bir yorumcu “Luckyhome” ise “Lokantalarda kullanılıp atılan başlıklar yok muydu?” diye soruyordu.
“Carpetyk” adlı yorumcunun yorumunda ise ırkçılık dikkat çekmekteydi: “Aval aval bakmak olmaz, boğma görevinin ilk şartı atkıyı sıkıca bağlamak değil midir” diyordu. Aynı kişi konuyla ilgili yazmış olduğu başka bir yorumunda ise “Tüm göçmen kadınları türban takmalıdır, zira avantaj baştadır” kelimelerini seçmişti.
Bu tür yorumlara cılız da olsa itirazlar olurken, “ırkçı düşüncelerinden dolayı utanmaları gerekir” deniyordu.
“Kristina” adlı yorumcu da bazı yorumları ayrımcılık ve ırkçılık olarak görüyor ve onlara “Sizler gerçekten normal değilsiniz, Müslüman da olsa yaralanan kişi bir insandır” diyordu. “Kristina”nın düşüncesini destekleyen “David Schubert” ise yorumcu da aynı itirazda bulunurken, “Kazaya uğrayan kişi Avusturyalı ve bir Hıristiyan olsaydı aynı şeyleri yazar mıydınız?” diye soruyor.
“20er” ismiyle yorum yazan kişi ise kazada işveren sorumluluğuna dikkat çekiyor ve “ Kazaya uğrayan kişinin başında Türben değil de başka bir şapka bulunsaydı, kaza bu kadar tehlikeli olmazdı, kaza onu orada çalıştıranın kabahatidir, işveren gerekli önlemi almalıydı. Anlaşılan işverenin umurunda bile değil” derken bir gerçekliğin altını çiziyor ve olaya iş güvenliği penceresinden bakıyor ve türbanlı hanımı işçi olarak çalıştıran işletme sahibine türbanla çalıştırmanın ucuz ama tehlikeli olduğunu hatırlatıyordu.
