Ankara’daki yoğun görüşmelerde hedef, özellikle Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin farklılıkları gidermek ve ortak bir söylem oluşturmaktı.
Türkiye “iki devletli çözüm” söyleminden vazgeçmedi. Erhürman ise çözüme ilişkin esnek yaklaşımını reddetmeyen bir çizgi izledi.
Tarafların üzerinde uzlaştığı unsurlar ise “eşit siyasi egemenlik, garantörlüğün devamı ve eşgüdüm içinde çalışma” oldu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 17 Kasım’daki kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada, “Kıbrıs Türkü’nün gösterdiği yapıcı tutumu Rum tarafı da gösterirse, Ada’da egemen eşitliğe, eşit uluslararası statüye dayalı adil, gerçekçi çözüm bulunabilir” dedi.
Ankara’da yapılan değerlendirmeler, Erdoğan ile Erhürman arasında yapılan ilk görüşmelerin olumlu bir havada seyrettiği, tarafların pozisyonlarını birbirlerine daha fazla yaklaştırma olanağı bulduğu şeklinde.
Erhürman federasyon temelli bir formülü savunmuştu
Kıbrıs’ın kuzeyinde cumhurbaşkanlığı seçimlerini Cumhuriyetçi Toplum Partisi’nin (CTP) adayı Tufan Erhürman’ın kazanması, Kıbrıs sorununun çözümünde Türkiye ve Kıbrıs Türkleri arasındaki uyumunun devam edip etmeyeceğini sorusunu gündeme getirdi.
Erhürman’ın göreve başladıktan sonra ilk yurt dışı ziyaret kapsamında Ankara’da 13 Kasım’da gerçekleştirdiği temaslar, Kıbrıs’ın kuzeyindeki Türk yönetimi ile Türkiye arasında bundan sonra kurulacak ilişkilerin niteliği ve özellikle Kıbrıs sorununun çözümünde nasıl bir politika izleneceğinin görülmesi açısından önemli oldu.
Erhürman Ankara’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile görüştü.
Erdoğan ve Erhürman, kamuoyuna mesajlarını görüşmelerin ardından düzenlenen basın toplantısında iletti.
Eşgüdüm içinde çalışma arayışı
Tarafların verdikleri en önemli mesaj eşgüdüm içinde çalışmaya devam etmek oldu.
Erhürman’ın hem seçim kampanyası sırasında hem de seçimden sonra, Kıbrıs sorununun çözümünün “Türkiyesiz olmayacağını” kaydetmesi ve Türkiye ile birlikte bu sorumluluğu üstleneceği iletmesi önemli bir işaret olmuştu.
Benzer mesajları Ankara’da da veren Erhürman, selefleri gibi Kıbrıs sorunu ve dış politika ile ilgili süreçleri Türkiye ile birlikte yürüteceklerini kayda geçirdi.
Erdoğan da eşgüdümün önemine dikkat çekti ve Kıbrıs Türklerinin yanında olmaya devam edeceklerini belirtti.
Dışişleri Bakanı Fidan da 15 Kasım’da verdiği bir röportajda, Erhürman ile yaptıkları görüşmeyi anlatırken şu ifadeleri kullandı:
“Dış politika koordinasyonu, söylem birliği, vizyon birliği, eylem birliği konularında neler yapılmalı, neler konuşulmalı, ne edilmeli o konuları genel itibariyle konuştuk detaylı bir şekilde, verimli ve faydalı bir görüşme oldu.
“Ben kendisiyle büyük oranda koordineli, verimli ve uyumlu çalışacağımıza da inanıyorum.”
İki devletli çözüm mü, federasyon mu?
Erhürman, önceki açıklamalarında iki devletli çözüm söyleminin Türk tarafının müzakere alanını daralttığını, Türk tarafının siyasi eşitliğini temel alacak bir federasyonun müzakere edilebileceğini savunmuştu.
BM parametrelerinde yer alan federasyon modeli, iki toplumlu ve iki kesimli bir çözüm öneriyor, kurulacak devletin tek bir uluslararası kimliğe sahip olmasını içeriyor.
Ankara’da “federasyon” kelimesini kullanmayan ama önceki çizgisini koruyan Erhürman, belirli koşulların sağlanması durumunda müzakere masasından kaçmayacaklarını söyledi.
Bu koşullar arasında müzakerelerin sonuç odaklı olması, belli bir zamanla sınırlandırılması ve çözüme ulaşılamaması durumunda eski statükoya dönülmemesi yer alıyor.
Erhürman, bu koşullar sayesinde, “müzakere etmiş olmak için değil, çözüm için müzakere edilmiş olacağını” kaydediyor.
Erdoğan ise “Kıbrıs meselesine en gerçekçi çözümün Ada’da iki devletin bir arada var olmasından geçtiğine inanıyoruz” diyerek Ankara’nın yaklaşımını bir kez daha ortaya koydu.
Türkiye ve Kıbrıs’ın kuzeyindeki Türk yönetimi, 2017’de İsviçre’nin Crans Montana kasabasında yapılan ve federal bir çözümü içeren son müzakerelerin Rumların masadan kalkması nedeniyle başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından yeni bir politika oluşturmuştu.
Bu politika artık federasyonu değil ancak iki devletli çözümü müzakere etmeye dayalıydı.
Fidan da röportajında, “Kıbrıs Türkü’nün eşit, egemen, varoluş hakkını kimse alamaz. Ada’da ikinci sınıf statüye düşürülmesine kendileri de izin vermez, garantör ülke olarak biz de izin vermeyiz. Ya eşitlik içinde var olunur ya da olmaz” dedi ve ekledi:
“Şu anda iki devletli çözüm olarak tanımladığımız bizim Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını esas alan yapı. Her iki tarafın da eşitliğini garanti altına alan ve sorun çıkarmayan en iyi yapı.”
Erdoğan ve Fidan’ın açıklamaları Ankara açısından iki devletli çözüm formülünün hala en iyi ve gerçekçi model olarak görüldüğünü gösteriyor.
Kıbrıs’ın kuzeyindeki Türk yönetimini, Türkiye’den başka hiçbir ülke tanımıyor.
HABERİN DEVAMINI KAYNAĞI BBC TÜRKÇE‘DEN OKUMAK İÇİN LÜTFEN LİNKİ TIKLAYINIZ
Bu habere emoji ile tepki ver


