‘Vicdansızlığın İslamcısı, solcusu olmuyor…’

İnternet gazeteleri arasında muhalif yayınlarıyla bilinen ve ciddi bir okur kitlesine sahip olan 8sütun.com adlı haber sitesinin erişimi, 12 Ocak’ta Türk Telekom tarafından engellendi. İslami çizgide yayın yapan Gerçek Hayat Dergisi’nin eski sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni olan Levent Gültekin’in sahibi olduğu 8sütun’a yapılan bu uygulama alternatif medya yazarları tarafından da eleştirildi. Özelleştirme sürecinde, Telekom’un yeni sahibine yapılan haksız bir devir işleminin “üzerine gittiklerini” söyleyen Gültekin, söz  konusu devrin, Telekom’a tüm sabit telefonları mobil telefona çevirecek lisansın verilmesi konusunu içerdiğini ve devlet kurumu olarak Türk Telekom’a yıllardır verilmeyen bu lisansın, Telekom Öger’e geçmeden bir gün önce, mesai saatinin bitiminden sonra devredildiğinin altını çiziyor. Levent Gülketin’le 8sütun’un başına gelenlerden yola çıkarak son dönemde sıkça tartışılan “İslami Sol” söylemini ve İslami medyayı konuştuk. İşte “AKP’nin yanlışlarını söyleyecek, ciddi eleştiri getirecek bir İslamcı aydın, yazar, çizer bulamıyoruz!” diyen Levent Gültekin’in çarpıcı açıklamaları.


– Geçtiğimiz Cuma günü yani dün, 8sütun okurlarından gelen telefonlarla “şoke olduğunuzu” söylüyorsunuz. Nedir sizi şoke eden?
– Sitemize erişim, Türk Telekom tarafından engellenmiş. Okuyucularımızdan, sitemizin yerinde “Bu sitenin yayını mahkeme kararıyla durdurulmuştur” duyurusunun bulunduğunu öğrendik. Teknik nedenlerden dolayı ülke çapında yavaş yavaş etkisini gösteren bir yasak olduğundan, biz ancak okur uyarılarıyla durumu fark edebildik. Tabii şoke olduk.  
 
– Daha önceden size yapılmış bir tebligat, bilgi notu oldu mu?

– Şokun devamında da bu var zaten: Hangi mahkeme kararı? Neyle ilgili? Ne zaman? Mahkemeye düştüğümüzden haberimiz yok ki! Adı sanı, adresi, telefonu belli bir yayın organıyız. Bırakın savunmamızın alınmasını, sitemizle ilgili böyle bir yargı sürecinden bile haberdar edilmiş değiliz. Tebligat yok, bilgi notu yok. Şoklardan şok beğenmemiz istenmiş belli ki.


– Özellikle AKP’ye karşı eleştirel tutumları sergileyen yayınlar yapıyorsunuz. Bu konuda 8sütun’a açılmış bir dava var mıydı peki?
– İki yıla yaklaşan yayın hayatımızda birkaç dava açıldı bize. Biri Kanal 7’yle ilgili yayınımız konusundaydı, o dava düştü. Bir diğeri TMSF Başkanı Ahmet Ertürk tarafından açılmıştı. Hâlâ sürüyor. Son olarak da, Tarım Bakanlığına bağlı bir kuruluşun bir ihalesiyle ilgili haberimiz, Bakanlığı kızdırmıştı. Ancak, sitenin kapatılmasını öngören bir dava yok.
Sitenin oldukça refleks sahibi bir okur kitlesi var. Nasıl karşıladılar bu durumu?
– Okurlarımızın desteği büyük oldu. Biz, okurlarına da serbest tartışma ortamı sunan bir siteyiz.  Çok geniş bir çerçeve içinde 8sutun’da her şey tartışılır. Limitler zorlanır. Bizzat sitenin yayınları da eleştirilir. Eleştiri sınırlarını en çok da kendimize yönelik olanlar için geniş tutarız. Sonuçta, aklınıza gelebilecek her görüşten okuru olan bir siteyiz. Ezici bir çoğunluğu yayınımızın durdurulmasına tepki gösterdi, bize destek verdi. Tabii, okurumuzun çeşitliliğini göstermesi açısından söyleyeyim: Yapmışsınızdır bir yanlış, kapatmışlardır diyenler de oldu. Bu arada, sitemizin kullandığı adreslerden sadece biri hakkında yasak kararı çıkmış, diğerini unutmuşlar, okurlarımız www.sekizsutun.com yazarak haberlerimize hâlâ ulaşabiliyorlar. 
 
– 8sütun, yanılmıyorsam Gerçek Hayat Dergisinden tanıdığımız kadronun ağırlıklı olduğu bir haber sitesi. Siz, özellikle “İslami medya” olarak adlandırabileceğimiz çevre içinde önemli işler yaptınız, muhalif tavırlar sergilediniz,  eleştirildiniz de. Sizce Türk Telekom’un aldığı bu kararda muhalif tavrınızın bir etkisi olmuş olabilir mi?
– Türk Telekom’un burada tek başına yapabileceği bir şey yok, ama mahkeme kararını heyecanla uyguladıklarını düşünmek için nedenimiz var. Şöyle ki,  Telekom’un özelleştirme sürecinde, Telekom’un yeni sahibine yapılan haksız bir devir işleminin üzerine gitmiştik. Birkaç aylık 8sutun, Baykal’dan Mumcu’ya kadar siyasi liderleri bu konuda seferber etti. Söz konusu devir, Telekom’a tüm sabit telefonları mobil telefona çevirecek lisansın verilmesiydi. Devlet kurumu olarak Türk Telekom’a yıllardır verilmeyen bu lisans, Telekom Öger’e geçmeden bir gün önce, mesai saatinin bitiminden sonra devredilivermişti.  Sendikaların ele geçirdiği belgelerin kamuoyuna 8sutun maletti. Sonuçta, devirden geri adım atıldı. Bunun Telekom’un yeni sahibine aşağı yukarı 1 milyar dolara patladığını söyleyelim.  Genel olarak muhalif tavrımıza gelince; evet,  muhalifiz.  Hükümeti çok rahatsız ettiğimizin farkındayız. Hem doğrudan, hem de dolaylı olarak bu konuda mesajlar alıyoruz. Fakta siteyi kapatmaya çalışacak kadar ileri gidebileceklerini düşünmek bile istemiyoruz.  
 
– Son dönemde “İslami Sol” kavramı sıklıkla tartışılmaya başlandı. Mehmet Bekaroğlu ve Ertuğrul Günay’ın öncülük ettiği  bu kavramın, aslında sizin de içinde bulunduğunuz çevre tarafından –adı konulmamış olsa da-  tavır olarak birkaç yıldır sergilendiğini söyleyebilir miyiz. Ne dersiniz?  
– Türkiye’de siyaset düşünceden ve düşünmenin getireceği sorumluluktan kaçıyor. Temel karakteristiği bu.  İdeoloji yok. İdeolojiden kaçılıyor. Türkiye’deki siyasi partiler klonlanmış gibiler. (Aslında, durum en gelişmeleri dahil başka ülkelerde de farklı değil. Sistem, sadre şifa olacak siyaseti ortadan kaldırmayı başardı neredeyse) Bugün iktidarda bulunan partiye bakın: Adı Ak Parti, mensupları da yıllarca “İslamcı” geçindi. Fakat içlerinden çıkardıkları zevata ve yaptıkları işlere bakın: Ne adlarına uygunlar, ne de “İslamcı”lık  iddiasına. “Müslüman sol” kavramı sanırım medya tarafından oluşturuldu. Çünkü bu ismi ne Bekaroğlu, ne de Ertuğrul Günay sahiplenmiş görünüyor. Biz bu oluşama nasıl bakıyoruz?  İsmi bizi ilgilendirmiyor. Biz daha çok Türkiye’ye ne söyleyeceklerine ve neye talip olacaklarına bakacağız. Türkiye’nin varlığını esaslı bir şekilde sürdürmesi için neyi öncelikli gördüklerini şu an tam bilmiyoruz. Görebildiğimiz, “özgürlük” vurgusu. Bunun her şeyi açıkladığını, her şeye yettiğini söyleyemeyiz. “Müslüman sol” olarak ne yapacaklar, nasıl bir Türkiye tasavvur ediyorlar? Daha öğrenemedik.  Doğrusu, “kadromuz” diye öne çıkardıkları isimler içinde ümidimizi kıranlar az değil. Türkiye’nin kimliğine, bütünlüğüne, bekasına, Türkiye’deki insanların adil ve bölüşümcü  bir düzen içinde yaşamasına katkıları olabilir mi? Ümitli olamıyoruz.


– Bunun bir “üçüncü dünyacılık ideolojisi” olmadığı yönünde açıklamalar geldi. Sizce bu kavram yeterince anlatılabildi mi? 
– Doğrusu, bu hareketin yeterince açıklığa kavuşmuş olduğunu düşünmüyoruz.  Fakat şunu kadarını söyleyelim: “Üçüncü dünyacılık ideolojisi” olmasa iyi eder, çünkü o ideoloji “iki dünyalı” soğuk savaş dönemine ait bir fenomendi. Kuralları başkaları tarafından konmuş süper güçler savaşındaki rol dağılımının parçasıydı. Yeni bir “üçüncü dünyacık” anakronizm olur.   
 
– Nihat Genç, Nuray Mert ve Ece Temelkuran… Nihat Genç videoları, Nuray Mert yorumlarına sıklıkla yer veriyorsunuz. Ece Temelkuran’ın bazı yazıları hakkında eleştirel yayınlarınız oldu. Çok dinamik bir okur kitlesinden söz etmek mümkün tabii ama tam olarak okur profiliniz nedir, nasıl tanımlıyorsunuz?
– İnternet ortamında kesin hatlarla belirlenebilen bir okur kalıbından bahsetmek mümkün değil. Bizim gördüğümüz kadarıyla okurlarımız, içinde geçtiğimiz süreçten Türkiye’nin sağ salim çıkması için çalışan, bu konuda canı sıkılan, bunu kendine dert edinen insanlar. Yoksa tek bir ideolojik gömleğe sığdırılabilecek bir okur kitlemiz yok. 


Nihat Genç de, Nuray Mert de görüşlerine önem verdiğimiz isimler. Bunlara İsmet Özel, Teoman Duralı gibi isimleri de ilave etmeliyiz. Ancak sadece onların yazılarına yer veriyor değiliz. Başka birçok yazardan da alıntılarımız oluyor. Sadece kendi hoşumuza gidecek bir site yapmak, kendi değerlerimizi dayatmak peşinde değiliz. Yayın ilkelerimizin elverdiği en geniş çerçevede her görüşe yer veriyoruz. “Bizden, onlardan” gibi ayrımlar yok. Sadece, kime hitap ettiği, sırtını kime dayadığı bizim için önemli. Biz, sırtını millete dayama cesaretine büyük değer veriyoruz.  
 
– Son olarak Baykal’ın meclisteki türban açıklamasını, Yeni Şafak ve Vakit’in bu açıklamayı ele alış biçimine yönelik “ İslamcı basın Baykal’dan ne istiyor?” başlığıyla  karşılaştırmalar yaptınız. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
-Baykal’ın o konuşmasını izlerken biz de ilk anda yanlış anladık. Malum, bu konular birkaç aydır gergin bir biçimde tartışılıyordu. İlk anda yaptığımız haber bu yanlış anlamaya dayandı. Ancak Baykal düzeltmeyi yapınca, bizim açımızdan sorun kalmadı. Yani elbette bir insanın karısının başının örtülü olması, o insanın hırsızlık yapmayacağı anlamına gelemez. Bu çok açık ve Baykal  haklı. Baykal’ın düzeltmeyi yapmasıyla birlikte olay kapanmalıydı. Ancak bir sonraki gün gördük ki, “İslamcı medya” dediğimiz (aslında bu isimden rahatsızız ama bu ayrı bir konu) yayın organları olayı saptırmakla ve Baykal’a akıl almaz bir hücumla meşguller. Biz de onları eleştirdik.  


– Genel olarak CHP çizgisi de, Deniz Baykal da  zaman zaman bize göre çok saçma çıkışlar yapıyorlar, tartışmanın düzeyini düşürebiliyorlar, ama bu yanlışları onlara karşı adaletsiz davranmamızı gerektirmiyor. “İslamcı” gazetelerin tavrı canımızı sıktı; adaletsiz, hattâ vicdansız bulduk. Bunu da eleştirdik.  İslamcı medyanın AKP’yle olan ilişkilerinde sizi rahatsız eden nedir?
-“İslamcı” denilen medyadaki kimi arkadaşlarımızın AKP iktidarıyla, yani bir bakıma kendi eş-dostlarının iktidar olmasıyla birlikte vicdanlarını, adalet duygularını kaybettiklerini görüyoruz maalesef.  Yine maalesef bu arkadaşlarımız böyle yapmakla, kendilerine yakıştırılan “İslami” sıfatına da haksızlık ediyorlar. Baykal haberi de tek örnek değil ayrıca. Çok daha büyüklerini gördük. O camiada çalıştım ben. Unutamadığım bir olay var. Mesela, Ülker bir bayram öncesi 1000 civarında işçisinin işine son vermiş, hiçbir gerekçe de göstermemişti. 1 hafta sonra bu işçileri tekrar işe almaya başladı. Çıkardığı elemanı daha düşük maaşla işe alarak kendi maliyetlerini düşürme oyunu yani. Elimizde belgesi var, haber yapalım; bu, vicdansızlık değil mi dedim. Aldığım cevap: “Ülker bizdendir, yıpratamayız”  Bu uygulamayı Koç yapsa, o gazetenin manşetlerinden bir hafta inmezdi olay. O gün anladım ki vicdanın, vicdansızlığın İslamcısı ya da solcusu olmuyor.
Bütün bunlar aslında Türkiye’de “İslamcı” bir kesim olmadığını gösteriyor. Var olduğunu sanıyorduk, ama AKP iktidarıyla olmadığı ortaya çıktı. AKP’nin yanlışlarını söyleyecek, ciddi eleştiri getirecek bir İslamcı aydın, yazar, çizer bulamıyoruz ki arada bir görüşlerine başvuralım. Maalesef Hürriyet, Milliyet ya da Sabah’ın ya da Cumhuriyet’in yanlışlarını “İslamcı” takma adlı gazeteler de yapıyor.


İLGİLİ HABER:
”8sutun’a usulsüz kesinti”
8sutun’u susturmaya çalışan belli oldu!


DİĞER AYAKÜSTÜ SOHBETLER:


– ‘İsrail bir devlet değil, bir projedir’
– Orhan Suda: Yaşasın edebiyat
– Türkiye’nin Papa’ya sormayı unuttukları!
– Sol Kendini Arıyor VII: Ömer Laçiner
– Sol Kendini Arıyor VI: Hayri Kozanoğlu
– Sol Kendini Arıyor V: Aydemir Güler
– Sol Kendini Arıyor IV: Oğuzhan Müftüoğlu
Sol Kendini Arıyor III: Aydın Çubukçu
– Sol Kendini Arıyor II: Çiğdem Çidamlı
– Sol Kendini Arıyor I: Mihri Belli:
– Hayalet yazar Hüdai Nabit
– Çitlembik ağacıyla söyleşi
– ‘Çocuğa şiddet, çok yaygın’
– İran PKK’yi neden bombalıyor?
– Serdar Denktaş: Mal mülk davaları en zor sorun
– ‘Kıbrıs’ta kısa dönemde çözüm olmaz’
– Tayvanlı yazardan ‘Sıcak bir öpücük’
– Kavakçı: Başörtü, dini bir mesele
– Perinçek: MHP tabanını dışlayarak solculuk yapılmaz!
– ‘Tek dileğim iki dengeli bir dünya…’
– ‘Beni en çok korkutan: Google’
– ‘Sorunumuz Yahudiler’le değil, siyonizmle’
– O bir ‘peynir avcısı’
– ‘Çernobil’den ders çıkarmadık’
– Bir kültür taşıyıcısı: Aydın Çukurova…
– Afşar Timuçin ile insana dair ne varsa…
– 12 Eylül iddianamesine ne oldu?
– Akın Birdal: Evren yargılanmalı!
– Hitler ile söyleşi…
– ‘Baş örtüsünü ilk kez Sumerliler taktı’
– ‘Türk solu titreyip kendine gelmeli’ 
– ‘Hepten pusulasız olmadığımız kanaatindeyim…’
– ‘Siyasi güç, her zaman kendi hukukunu yaratır’
– ABD işdünyasında çöküş
– ‘ABD Anayasası Patara’dan’
– Çocuklar öldürülmesin!
‘- ‘Bir Gün Mutlaka’
– ‘Derin devlet sorunları çözmek istemiyor’
– Kaş’taki gözyaşı
– ‘Son 15 yılda bilinçte sıçradık’
– Piref. H. Ökkeş ile ‘dörtköşe’ sohbet…
– Sorgun Ormanı’nı kurtaralım
– Devrim Bize Yakışırdı!
– G-8 protestosundan gözlemler…
– Başkaların hayalleri…
– Hurafeler gölgesinde Gelibolu…
Çokuluslu tekellere karşı ‘Adil Ticaret’
– Kuzey çikolata, Güney ekmek derdinde
– Fokları, katliamdan kurtaralım!
– Nükleer denemelerin faturası: Doğal felaketler
– Türkiye’de de nükleer silah istemiyoruz!
– Çocuk işçiler
– İsrail dünyanın 6’ncı büyük nükleer silahına sahip!
– Faşizm neden Almanya’da kök saldı? 
– Demirel davasında tekelci medya da suçludur



 

730550cookie-check‘Vicdansızlığın İslamcısı, solcusu olmuyor…’

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.