Yaşamımdan elini çek AKP

Bugün bütün yaşam alanlarımızın neo-liberal politikalar gereği tehdit altında olduğu, derelerimizin, vadilerimizin, yaylalarımızın, sahillerimizin, ormanlarımızın, tarihi ve kültürel değerlerimizin, sit alanlarımızın, yaşadığımız mahalleler okuduğumuz okullar, hastanelerimizin ve hatta stadyumlarımızın yeri konumu kıymetli diye alınıp satılabilir hale getirilerek metalaştırıldığı, özelleştirildiği; yaşam hakkının sadece parası olanların hakkıymış gibi algılanarak herkese paran kadar deniz, paran kadar su, paran kadar hava, paran kadar doğa, paran kadar orman, paran kadar havza, paran kadar vadi denildiği; Parası olmayanlarınsa bu haklarından mahrum edildiği vahşi bir sistemde, VAHŞİ KAPİTALİZMDE yaşıyoruz…

AKP iktidarı tarihimizde görülmedik bir şekilde bu sisteme ayak uydurarak; hatta en vahşi kapitalist ülkelerden daha vahşi davranarak, kapitalizmin yaratıcılarını bile şaşırtmakta, ağabeylerinden yıldızlı pekiyiler almaktadır. Ne kadar uluslararası sermayeye yaranırsa o kadar çok ödülü o kadar çok aferini olmaktadır; sonra da marifetmiş gibi bu ödülleri sayarak kendi ülkesinden, iliğini sömürdüğü halktan da övgü beklemekte, bu övgüyü alamayınca da halka ateş püskürmektedir…

Bu övgüyü ve ödülleri verirken uluslararası sermaye ve gelişmiş kapitalist ülkeler şunu demek istemektedirler aslında; aferin AKP bizden daha sömürücü, bizden daha kapitalist olarak bizim çıkarımızı kendi ülkende bizden daha iyi savunuyorsun; benim sana uygulatmak istediğim politikaları benim uygulayacağımdan daha acımasız bir şekilde uyguluyorsun;

Kendi köylünün belini benden daha iyi büküyor benim tarım ürünlerime istediğimden de çok pazar açıyorsun, kendi ürettiğin ürünlerin kökünü kazarak onları benden almaya kalkarak beni ihya ediyor, kendin her geçen gün ithalatçı olmak pahasına benim ihracatımı teşvik ediyor, pazarını bana tepsiyle sunuyorsun;

Suyunu, toprağını, ormanını, vadini, havzanı, dereni, yaylanı, tarihini, kentini, semtini, mahalleni, elinde ne varsa her şeyini benim hizmetime sunarak hem buralara beni ortakçı yapıyor hem de buraların özelleştirilmesinden aldığın parayla borçlarını bana tıkır tıkır ödüyorsun; daha ne isteyeyim sen bana vatandaşlarımdan daha çok yaranıyorsun;

Üstelik bu işten sen ve senin yandaş sermayen de kazançlı çıkıyor, hepimiz birlikte Türkiye’yi gayet iyi sömürüyor, yiyip tüketiyoruz; ne kadar yesek nasılsa devamı olacak kadar bereketli bu ülke; halk da isyan etmiyor üstelik; din deyince dağlar taşlar duruyor; haşa hakkına kimse itiraz etmiyor; Allahın hikmetidir diyerek hala sana oy vermeye devam ediyor;

İşçin, çiftçin, yoksulunun ağzı var dili yok; azcık cılız sesler tabii ki çıkacak, gerçekten çok iyi idare ediyorsun…

SENDEN İYİSİ ŞAMDA KAYISI…

Halkının, ülkesinin iliğini sömürdüğü, ülkede suyu çıkarılmadık tek bir taş, yağmalanmadık tek bir yer bırakmadığı için; halkının neredeyse yarısını yoksulluk sınırında yaşattığı, dilenciliğe, sadakaya alıştırdığı için ve böylece emeğin, çalışmanın değerini azalttığı, işçinin, çalışanın payını daha da düşürerek emeğin maliyetini neredeyse bedavaya getirdiği için uluslararası sermayeye gerçekten çok yaranıyor AKP

Sonra da sanki marifetmiş gibi bu övgü ve ödülleri sayarak halktan alkış bekliyor…

Tunus ve Mısır örnekleri kalabalıkların, sokağa dökülen insanların, yani halk direnişinin nasıl güçlü ve önüne geçilemez bir şey olduğunu bir kez daha kanıtladı bizlere.

Halkın sorunlarından bu kadar uzak, ülkesindeki yoksulluğu sefaleti göremeyen, biriken öfkeyi, adalet arayışını, umutsuzluğu fark edemeyen, doğayı, suyu toprağı derken işi kentsel dönüşüm adı altında insanların evlerinden, mahallelerinden zorla çıkarmaya kadar götüren AKP iktidarı umarım bu olanlardan gerekli dersleri çıkarır ve halka bu şekilde eziyet etmeye artık bir son verir…

Gerçekten de HES’ti, kentsel dönüşümdü, depremsel dönüşümdü bütün bu projeler gündeme geldiğinden beri halk rahat uyku uyuyamıyor; yaşam alanlarının, mahallelerinin, evlerinin, derelerinin, vadilerinin zorla ellerinden alınmasını, yok olmasını bir türlü hazmedemiyor; öfkesi her geçen gün artıyor…

Bir gün bütün bu mağduriyetlerden bıkarak Mısır halkı gibi bir öfke patlaması yaşarsak hiç şaşırmayacağım…

Ben o noktaya gelmekteyim çünkü…

Her sabah bir haksızlık, adaletsizlik duygusuyla uyanıyorum;

En kutsallarımıza, yaşamımızın her alanına, içtiğimiz su, soluduğumuz hava, başımızı sokabildiğimiz evimize kadar her alana bu kadar kolay müdahale edebilmelerine, el koyabilmelerine, babalarının malıymış gibi alıp satabilmelerine, yıkıp yok edebilmelerine;

Bu konuda bizleri koruyan bütün yasaları ortadan kaldırarak ya da değiştirerek, bizden yana olabilecek hukuki süreçleri de etkileyerek bizim için adaleti arayacak tek bir yol bile bırakmamalarına tahammül edemiyor İSYAN EDİYORUM artık…

Her sabah bu isyan duygusuyla uyanıyorum…

Bu suçsa suçluyum, İSYANKARIM ben…

‘Elimizden almadığınız bir canımız kaldı onu da verelim de rahatlayın’ dememizi bekliyorsalar, onu da söylüyorum işte!

Bir tek almadığınız canımız kaldı onu da alın,

RAHATLAYIN!…

1080610cookie-checkYaşamımdan elini çek AKP

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.