Yanar-döner siyaset…

Yarım asra yakın politikanın içinde sayılırım.

196l’den bu yana gazetecilik yaptığım Başkent Ankara’da siyasetin göbeğinde görevler üstlendim.

Siyasette her dönem kıvrak ve oryantal milletvekilleri oldu.

Kaypaklarını gördüm.

Bir hafta üç parti değiştiren nice “fırıldak” mebuslara hayret ettim.

Otel-motel odalarında bakanlık koltuğu kapmak için bir gecede ideolojisini satan milletvekillerine tanık oldum.

Gizli oturumlarda parti disiplinine ihanet edilen nice dönemleri yaşadım.

Ve bu yanar-döner siyaset hiçbir zaman partilerin yakasından düşmedi.

Bu bir hastalık gibi yapıştı kaldı partilerin üstünde.

Demem o ki, bugünlerde de yanar-döner siyasetin yeni örneklerini yaşıyoruz.

İyi-kötü, anayasa değişiklikleri konusunda bazı adımların atıldığı günlerdeyiz.

TBMM’de geceleyen milletvekillerinin önemli demokratik değişiklikleri hayata geçirmek için çaba verdiklerini görüyoruz.

Çok önemli birkaç maddenin siyasi partilerin geleceklerini çok ilgilendirdiğini biliyoruz.

Demokrasinin olmaz olmazı siyasi partilerin zırt-pırt kapatılmasını önlemek için Batının kabul ettiği şartlara adapte olmak niyetindeyiz.

Ama Mecliste yapılan gizli oturumda Adalet ve Kalkınma Partisi’nden birkaç milletvekilinin

Aleyhteki oyuyla ünlü 8. maddenin reddedildiğine tanık oluyoruz.

Yani “karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar” misali, milletvekillerinden bazıları AKP’ye “ihanet” noktasına gelirler.

Hadi AKP’de birkaç fire verilmesi normal.

Neticede partinin genel başkanı ve Başbakan Erdoğan’ın tek tek tespit edip Milletvekili yaptığı bu siyasetçilerin çoğu, parti ideolojisini dahi algılamış değiller.

Partisinin ideolojisinden haberdar olmayıp meclise “piyango” ile gelen bu tiplerden son anda partisine “kazık” atması beklenebilir.

Neticede belki “nasılsa seçilmem” noktasına gelmiş olabilir.

Ammaaaa.

Anlaşılamayan Kürtlerin partisi ve bu çatı altında toplanan 20’den fazla milletvekilinin meclise girmeyip, muhalefete destek vermeleri.

Her iki yılda bir kapatılan partiler kendilerinin değilmiş gibi.

Her an kapatılmaya bekleyen bu parti değilmiş gibi.

1982 Anayayası yüzünden eziyet ve işkenceye maruz kalmış bir parti değillermiş gibi…

Meclis oylamalarına katılmadı bu partinin milletvekilleri.

Bu ne biçim düşüncedir ki, yarın kapılarına kilit vurulmasını güçleştiren bir anayasa değişikliğine “hayır” diyorlar.

Bunu anlamak zor.

Aslında siyasetçileri anlamak zor.

Anlaşılması zor siyaset çizgisi güden partilerin sonuçta kendilerini bırakıp partilere zarar verdikleri açık ve net.

Siyasetçinin yıpranmasıyla birlikte parlamento da itibar kaybediyor.

Sonunda ne oluyor?

Vesayet rejiminin bekçileri, birkaç çürük ve zayıf politikacı yüzünden gelip idareye el koyuyorlar.

Demokrasiye ara veriyorlar.

Ve rejim sil baştan oluyor.

Kötü oluyor.

Yazık oluyor.

Ne oluyorsa demokrasiye oluyor.

1627410cookie-checkYanar-döner siyaset…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.