Yangınla mücadele için yangına dayanıklı makiler kesilecek!

YAVUZ YAVUZ / AÇI GAZETE – Yangınla mücadelede güçlük çıkardığı gerekçesiyle yangına dayanıklı makilik alanlarda odun üretimi yapılmasına ilişkin talimat tepki çekti…

Orman Genel Müdürlüğü’nün makilik alanlarda yangınla mücadele gerekçesiyle odun üretimi yapılmasına ilişkin talimatına Türkiye Ormancılar Derneği’nden tepki geldi. OGM’nin15 Şubat 2022 tarihli talimatıyla maki sahalarının odun üretimine konu edildiğine işaret edilen Türkiye Ormancılar Derneği’nin konuyla ilgili açıklamasında, “Akdeniz sert yapraklı orman ve çalılıkları yangına uyumlu ekosistemlerdir. Bu özelliğe sahip bir ekosistemle ilgili olarak yangınla mücadelede güçlük yaratıyor denilerek tam alanda odun üretimi gerçekleştirmek ve bunu birçoğu verim gücü yüksek olan alanlarda ‘canlandırma kesimi’ adı altında yapmak ne yangınla mücadele ne de silvikültür teknikleri ile uyuşmaktadır. Yangınla mücadele kapsamında yerleşim yeri ve yol kenarları gibi alanlarda yanıcı yük yönetimi uygulamaları gerçekleştirmek mümkündür. Ancak 10 hektarlık alanlar belirleyerek tam alanda canlandırma kesimi adıyla kesimler yapmak yangınla mücadeleyle değil ancak baltalık işletmeciliğiyle ilişkilendirilebilir” ifadelerine yer verildi.

Zeytinden yasemine, meşe türlerinden defneye, fundadan menengiçe onlarca ağaç ve ağaççıktan oluşan maki ekosistemleri, Akdeniz coğrafyasının karakteristik peyzajının önemli bir parçasını oluşturuyor. Antik çağdan bu yana Akdeniz havzasında gelişen kültürlerin mutfağından edebiyatına, mimarisinden gündelik hayatına her alanda belirleyici izler bırakan maki toplulukları günümüzde de halen kırsal nüfusun önemli geçim kaynaklarından biri. İtalya ve Fransa gibi ülkelerde makilik alanlarla ilgili yürütülen koruma çalışmaları son yıllarda önem kazanırken Türkiye’de ise makilikler en çok yağmalanan alanların başında geliyor. Özel ağaçlandırma projeleri, yapılaşma baskısı ve insan kaynaklı kullanım baskısı zaten koruma şemsiyesinden yoksun olan makiliklerin hızla yok olmasına neden oluyor.

Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı Orman Genel Müdürlüğü’nün yayımladığı yeni bir talimat ise, yangına en dayanıklı türler olan makiliklerin orman yangınlarıyla mücadelede engel olduğu gerekçesiyle odun üretimine konu edilmesini öngörüyor. Orman Genel Müdürlüğü (OGM) Silvikültür Dairesi Başkanlığı’nın yayımladığı 15 Şubat 2022 tarihli talimatla ilgili bir açıklama yapan Türkiye Ormancılar Derneği (TOD), düzenlemenin iptalini istedi.

Söz konusu talimatla yangınla mücadele gerekçesiyle makilik sahaların odun üretimine konu edildiğine işaret edilen açıklamada, “söz konusu talimat incelendiğinde maki tanımı da dahil olmak üzere, makinin yangınla ilişkisi, maki vejetasyonunun sahip olduğu ekolojik ve biyolojik özellikler ve buna bağlı olarak sağladığı ekosistem hizmetleri ile silvikültür tekniği ve terminolojisi açısından önemli eksik ve yanlışların bulunduğu görülmektedir. Son yıllarda amenajman planlarında maki ve sert yapraklı ormanların ‘Mak’ rumuzu ile planlamaya dâhil edilmesi, yıllarca yasalarla orman dışına çıkarılmaya çalışılan ya da özel ağaçlandırma çalışmalarına konu edilen bu sahaların planlı yönetimi açısından önemli bir gelişme olmuştur. Ancak maki ve sert yapraklı ormanlar yerel olarak farklılık gösteren ekolojik ve biyolojik karakterlere sahiptir. Bu nedenle sadece ‘Mak’ rumuzu ataması yapılarak bu sahaların üretime konu edilmesi ve tamamen yangına uyumlu olan bu ekosistemlerin yangınla mücadeleyi zorlaştıran bir yapı olarak gösterilmesi çağdaş ormancılık yaklaşımıyla uyuşmamaktadır” görüşüne yer verildi.

 

Orman yangınlarının jeolojik çağlardan bu yana meydana gelen olaylar olduğu vurgulanan açıklamada, “geçtiğimiz yıla kadar orman yangınlarında makilik diye nitelendirilen sert yapraklı ormanlar ve kızılçam ormanları yangının sorumlusu ve yangını artıran nedenler olarak değerlendirilmemişti. Var olan ekosistem yapısı Akdeniz ikliminin doğal bir sonucudur. Bu nedenle yangınla mücadelede zorlaştırıcı neden olarak bu alanlar değil uygulanan politikalar ve yaklaşımlar irdelenmelidir. Maki tanımlamasıyla ilgili olarak yapılan en büyük yanlışlardan biri Akdeniz iklimi etkisi altındaki sert yapraklı türlerin egemenliğindeki bitki örtüsünün çalılık olarak tanımlanmasıdır. Oysa bugün maki olarak bilinen sahaların önemli bir kısmı sert yapraklı orman formundadır. Bu sahalara egemen olan bitkiler incelendiğinde çoğunluğunun ağaç formuna ulaşan türlerden olduğu, çalılık durumunda olan birçok alanın da aslında otlatma, yakacak odun temini vb. insan kaynaklı faktörler nedeniyle bugünkü yapılarına dönüşmüş alanlar olduğu görülmektedir” denildi.

Maki tanımlamasına yönelik olarak yapılan bu yanlışın “herdem yeşil çalı türlerinin ve bir kısmını da ağaç ve ağaççıkların meydana getirdiği bitki örtüsü” ifadesiyle talimattaki tanımda da sürdürüldüğüne işaret edilen açıklamada, “Üstelik talimattaki maki tanımlaması “hatta dikenli ağaççık ve çalılardır” ifadesiyle sonlanmaktadır. Bu ise makinin bitki örtüsü mü yoksa bitki mi olduğu şeklinde bir tutarsızlığın oluşmasına neden olmaktadır” ifadelerine yer verildi.

Akdeniz’in sert yapraklı orman ve çalılıklarının yangına uyumlu ekosistemler olduğunun da altı çizilen açıklamada, “Bu özelliğe sahip bir ekosistemle ilgili olarak yangınla mücadelede güçlük yaratıyor denilerek tam alanda odun üretimi gerçekleştirmek ve bunu birçoğu verim gücü yüksek olan alanlarda ‘canlandırma kesimi’ adı altında yapmak ne yangınla mücadele ne de silvikültür teknikleri ile uyuşmaktadır. Nitekim Talimatın maki alanlarının planlanması ile ilgili kuralları da içeren 289 Sayılı Tebliğ ile de çelişkiler içerdiği görülmektedir” denildi.

Yangınla mücadele kapsamında yerleşim yeri ve yol kenarları gibi alanlarda yanıcı yük yönetimi uygulamalarının gerçekleştirilebileceği ancak 10 hektarlık alanlar belirleyerek tam alanda canlandırma kesimi adıyla kesimler yapmanın yangınla mücadeleyle değil, baltalık işletmeciliğiyle ilişkilendirilebileceği görüşü savunulan açıklamada, şöyle denildi: “Nitekim yapılacak çalışmaların baltalık işletmeciliği olacağı görülmektedir. Kızılçam ormanlarında geniş alanlarda ara ve alt tabakada yer alan sert yapraklı türler üzerinde yapılacak kesimleri de yangınla mücadele kapsamında değerlendirmek mümkün değildir. Yapılması planlanan bu uygulama ile de bu tür orman kuruluşlarının sahip olduğu biyolojik ve ekolojik zenginliğin dikkate alınmadığı ve yaban hayatı açısından ortaya koymuş olduğu değerin görmezden gelindiğini anlaşılmaktadır. Bu ise OGM’nin benimsediği ekosistem ve biyolojik çeşitlilik temelli orman yönetiminden uzak bir tavır olarak ortaya çıkmaktadır.”

İşaret edilen eksiklik ve uyumsuzluklardan dolayı OGM’nin söz konusu talimatının bir an önce iptal edilmesi gerektiğinin altın çizilen Türkiye Ormancılar Derneği’nin açıklamasında, “Bu ekosistemlere yangınların suçlusu gibi davranmak yerine, sahip oldukları ekosistem hizmetlerini korumak ve geliştirmek ormancılığın esas görevi olmalıdır. Bu kapsamda öncelikle terminolojik olarak tanımların doğru yapıldığı, sert yapraklı ormanlar ve çalılıkların sahip olduğu biyolojik ve ekolojik zenginliklerin dikkate alındığı, biyolojik çeşitlilik ve doğa koruma, toprak ve su koruma, odun dışı orman ürünleri, yaban hayatı vb. çok yönlü ürün ve hizmetlerin ortaya konulduğu fonksiyonel bir planlama sürecine hızlı bir şekilde geçilmelidir” denildi.

2602110cookie-checkYangınla mücadele için yangına dayanıklı makiler kesilecek!
Önceki haberErdoğan’dan Kavala mesajı: Artık tabi olacaksınız
Sonraki haberAnket: Yurttaş, temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamıyor!
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.