Yeni Asgari Ücret. Ve Nereye Gidiyoruz?

Ay sonunda, işçi ücretini alırken, artmış olduğunu görecek. Ne kadar mı? 34 lira 18 kuruş. Bir simit 1 Lira. Günlük zam, bir simit tutarını biraz aşıyor.

2013 yinin ilk gününde, salı buluşması konumuz, bugün yürürlüğe giren, asgari ücret nedir, nasıl belirleniyor. Önemli bir sosyal diyalog platformu olan, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun çalışmaları, uzlaşma kültürü ve kararları, günümüzde nereye doğru gidiyor. Bu asgari ücretten kim memnun. Kurumlar ve kararlar nasıl aşınıyor. Bunları masaya yatıralım. İyi bir başlangıç değil ama, gerçekçi bir başlangıç.

Gecenin yorgunluğunun daha atılamadığı, bir yılı geride bırakmanın yeni beklentilere yol açtığı bu günde, yazılacak yazı değil biliyorum. Öylesine bir baş aşağı gidişin yaşandığı süreçte, yabancılaşmayı bir yana bırakıp, tekrarlıyayım, gerçeklerle yüzleşmeye ilk günden başlayalım istedim. Sürçü lisan olursa, affola, hoş görüle.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu. Yasal bir komisyon. İş Yasası’nda düzenleniyor. Sosyal taraflardan, en çok üyeye sahip, işçi ve işveren sendikaları konfederasyonların dan, yani TÜRK-İŞ ve TİSK’den 5 er, kamu dan da 5 kişiden, toplam 15 kişiden oluşuyor. Komisyonun Başkanı Çalışma Genel Müdürü. 90’li yıllarda çalışmalar, üç ay önceden başlardı. Şimdi, aralık başında toplanıyor ve ay sonunda tamamlanıyor. İlk toplantı, 4 aralıkda gerçekleşti. Son toplantı da, 27 aralıkda oldu. Karar, 29 aralıkda yayımlandı, bu gün de yürürlüğe girdi.

Brüt 940.50 TL olan asgari ücret, 978.60 TL oldu. Haziran sonuna kadar uygulanacak olan bu ücretin brüt artışı, % 4,05. Başta da belirttiğimiz gibi, günde 1 simit parasından biraz fazla. TÜRK-İş, bu asgari ücretin “insanlık onuruna uygun” olmadığı için, karara karşı çıkıyor ve muhalefet şerhi yazıyor. Bu saptama, kamu ve işveren temsilcilerinin oylarıyla gerçekleşmiş oluyor.

Bu komisyon, önemli bir sosyal diyalog platformu. Sosyal tarafların bir araya gelip, tartışarak bir karara vardığı, iletişimin olduğu, bazı verilerin dikkate alınarak, çalışmaların yapıldığı bir komisyon. Ancak son yıllarda, giderek bu işlevini yerine getiremeyen, Bütçe Yasası ile kamu görevlilerine verilen zam oranını dikkate alarak, eş güdüm içinde, zam oranı belirleyen bir kurumsal yapıya dönüştü. Bu nedenle de, kamu oyunun bu çalışmalara ilgisi azaldı. Beklentisi olmamaya başladı. Sıradanlaştı. Bu durumda, önemli bir sosyal diyalog platformunun, işlevsizleşmeye başlamasına yol açtı.

Kaldırılsın demek, kolaycı ve nihilist bir tutum. Kurum işlemiyorsa, onu işletmeye çalışırsın. Sıkıntıları, açmazları kamu oyu ile paylaşırsın. Bu aşamada, belirlenen asgari ücrete muhalefet şerhi yazmanın ötesinde, bir eylem ne yazık ki gerçekleşmiyor. Dönemi simgeleyen, bir belge niteliğindeki bu karşı oy yazıları da, arşivlerde kalıyor. İleride, araştırmacılar şüphesiz bu durumu değerlendirecektir, ama bu gün için uygulamaya dönük, sonuç alıcı bir işlevi ne yazık ki olamıyor.

Türk-İş, Komisyon çalışmaları devam ederken, dört kişilik bir ailenin, açlık ve yoksulluk sınırını açıkladı. 3.208.- TL. Brüt asgari ücret ise, 978.60.TL. olarak belirlendi. Mutfak enflasyonunda yıllık artış, yüzde 6,40. Yerinde bir tanımlama ile bu veriler açıklanırken, Türk-İş haklı olarak, “BUGÜN ACİZ YİNE EVLATLARIM” dizelerine yer veriyor.

Türk-İş bünyesi içinde yılların teknisyeni, 26 yıldır büyük bir ciddiyetle ve bilimsel bir şekilde bu araştırmayı yapan ve sonuçlarını kamu oyu ile Türk-İş’in bir çalışması olarak paylaşan, Enis Bağdadioğlu’nu kutlamak gerekiyor.

Ocak sonunda işçi, hergün bir simit yerine, bu zamla bir kilo kıyma alarak da eve gidebilir. Gerçekten, asgari ücret konusu bu gidişle bir mizah konusu olmaya doğru yol alıyor. Asıl şaşılası durum ise, bunu çok görüp, farklı uygulamaları gündeme getirmeğe çalışanlara ne demek gerekiyor. Bu önerleri geliştirenler, kendi gelir ve harcama durumlarıyla bir kıyaslamaya yönelseler, gerçekçi bir rakkama ulaşabilirler belki.

Nedense son yıllarda artan bir şekilde, bütçe açıkları, ekonomide daralmalar konusu gündeme geldiğinde, yetkililerin gündeme getirdikleri konu ücret ve emekliler oluyor. Bildiğiniz gibi, geçtiğimiz günlerde Malıiye Bakanı, Türkiye’de emekli ücretlerinin yüksek olduğunu belirtti.

Bir araştırma yapılsa, en düzenli vergi kimlerden toplanıyor diye, asgari ücret ile çalışanlar birinci sırada yer alır. Çalışan nüfusun asgari ücret ile çalışanların, tüm çalışanlara oranı ise, yine asgari ücret ile çalışanların daha fazla olduğu sonucu ortaya çıkacaktır.

2000’li yıllardan önce, asgari ücret ile ilgili sonucu, Bakanlar açıklarken bunu bir övünme aracı olarak aktarırlardı. Şimdi övünülecek bir durum olmadığından herhalde, bazen Bakanlar açıklama yapmaktan bile kaçınıyorlar. Şimdi açıklamalar da, bu nedenle yankı bulmuyor.

Bu kısır döngünün de kırılma zamanı geldi ve geçiyor. Asgari ücret ile çalışanlar, bununla nasıl geçiniyorlar, bu konu örnek uygulamalarla kamu oyunun gündemine sürekli olarak taşınarak, duyarlılık ve farkındalık yaratılması gerekir. Var olan basın ve medyanın ilgilenmediği varsayımı, hiç bir şey yapmama konumunda olmayı haklı kılmaz.

Ocak ayından itibaren, onbir ayın biriken toplu iş sözleşmeleri görüşmeleriyle, 2013 de süresi biten toplu iş sözleşmeleri ile ilgili, görüşmeler başlayacak. Bu görüşme sürecinde de, özellikle ücret konusunda düğümlenmeler olacak. Ücret artış istemlerinin, seyyanen zam isteklerine yönelik olarak değil, ekonomik verilere, yaşam standartlarına, diğer uygulanan zamlara göre, veriler ortaya konularak yapılması gerekir.

Son bir yılda, elektriğe, suya, doğal gaza ve benzine yapılan zamlarla, istemlerin karşılaştırılması gerekir. 2013 bu nedenle, ücret konusunun çok gündemde olacağı bir yıl olacaktır. Sendikalar açısından da, üye tabanları ile azalan ilişki ve diyaloğun, gelişeceği bir süreç yaşanacaktır.

Derin sessizliğin, gelişen diyaloglarla giderilmesi süreci, doğru değerlendirilip yaşama geçirilebilirse, sendikal harekette yeni bir kıpırdanma da başlayabilir. Kendi iç düzenleme ve yönetim çekişmeleri içine girenler, bu labirentden kolay kolay kurtulamazlar. 2013 bu nedenle, bir sınav yılı olarak da değerlendirilebilir.

Zor bir yıl başlıyor. Biriken sorunlar, getirilen düzenlemelerle aşılamayıp, yeni sorunların oluşmasına yol açıyor. Bekleyiş ve kabullenme de, artık günü de kurtarmamaya başladı. Söylem biçimlerine varana değin, kamu oyu ile sorunları paylaşma, farkındalık yaratma dönemi.

Günümüzde sağlıklı verilere ulaşılacak bir araştırma yapılsa, en fazla yakınanların, asgari ücretle çalışanlar ve emekliler olduğu görülecektir. Bu kesimlerin oy verdikleri siyasal partiler saptansa, çoğunlukla iktidar partisine oy verdikleri sonucu çıkacaktır.

Peki bu neden böyle oluyor. Bu soruyu, doğru tahlil etmekle de ise başlanabilir. Yeni yılda, durmak yok. Rast gele.

_________________________________

Ankara. 1.Ocak 2013
[email protected]

1545640cookie-checkYeni Asgari Ücret. Ve Nereye Gidiyoruz?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.