‘Yerli turiste pahalı değiliz…’

Seyahatin teşvik edildiği bir turizm bilinci oluşturulmasını isteyen Turanlıoğlu ile Faruk Eskioğlu sektörü ve Türkiye’nin konumunu konuştu…

– Dünya turizmi nereye doğru evriliyor?
– Dünya turizmi geniş bir kavram. En ağırlıklı turizm kültür ve deniz, kum üzerine kurulu tatil turizmi… Bir çok şeyde olduğu gibi dünya turizmi de farklılaşmaya çalışıyor… Bu farklılaşmanın içinde dünyadaki arz talebe göre şekillenmeye çalışıyor. Eko turizm, arkeolojik turizmi, spa’lar turizmi çok ön planda… Turizmi 12 ay dört mevsime yaygınlaştırmak için kültür ve tatil turizmi çeşitlendirierek talep yaratılmaya da çalışıyor tabii…

– Terör eskisi gibi Türkiye turizmini tehdit ediyor mu?
– Terör artık dünyanın her yerinde var. Türkiye’de eskiden bu abartılarak anlatılırdı. Tabii ki ciddi bir sorun var hala da var. Basın da öğrendi, Türkiye turizmi de gelişti. Turistte Türkiye’yi tanıdıkca, biraz kilometre yaptıkca o da öğrendi. Dünyanın heryerinde bu sorun var. ABD’de de bile İkiz Kuleler saldırıya uğradı. Avrupa’da ne kadar oluyorsa Türkiye’de de o kadar oluyor. Türkiye’de öyle bir ekstrem durum yok. Üstelik Türkiye terör karşıtlığı konusunda çok yol aldı. Terörün turizme etkisi daha kontrol edilebilir kılındı.

– Türkiye turizminin gelişim çizgisi nasıl?
– Türkiye’de tatil turizmi hala tatil turizmi. Türkiye’nin kıyıları ve hotelleri muhteşem… Tatil turizminde son 10 yılda büyük atak yapıldı. Bugün Türkiye’deki tesisler, Avrupa ile yarışabilecek nitelikte. Kıyı tesislerimiz Avrupa’dan çok ileride. Türkiye’nin en büyük avantajlarından biri de Türk halkının misafirperver olması… Misafirseverlik bizim kanımızda, genlerimizde var. Hizmet sektörü denilince de turizm sektörü, turizm denilince insan faktörü çok ön planda… Böyle bir özellik daha interaktif olarak böyle bir sektörle birleşince otomatikman ortaya daha büyük bir başarı çıkıyor.

– Türk turizmcilerinin ortak sorunu nedir?
– İlki sektör çok genç… Tatil sektörü mazimiz 20 yıl. Turizmde gelinen noktanın yüzde 70’i de son on yılda gerçekleşti. Baktığımızda hala genç bir sektör. Türkiye’de yaptırımlar çok fazla. Kolay değil… Yatırımcıyı da tebrik etmek lazım. Yatırımları ayakta tutmak da kolay değil. Kıyı otelciliğinde 6 ay çalışılıyor. Tesisin kapalı olduğu dönemde insan kaynağı önemli. Devletin “taylor make” gibi çalışması gerekir. İkincisi yatırımcı desteklenmeli. Genç bir sektör de olsa yapılar çabuk eskiyor. Devamlı kendini yenileyen bir sektör olduğu için insanları zinde tutmak için zinde tutmak gerekir. Türk halkı bile çok seyahat etmezdi. Son yıllarda iyice arttı. Tatil zaten uluslararası bir ihtiyaç olarak her geçen gün büyüyor. Bu ihtiyaç da ön plana çıktı. Türkiye’de ne kadar çok insan seyahat ederse o kadar çok turizm bilinci oluşur. İnsanların seyahat etmesini destekleyen ulusal bir turizm bilinci oluşturulmalı…

– Türkiye’de yerli turist, tesislerden yabancı turistten daha pahalı yararlandığını düşünüyor…
– Şimdi bu yanlış bir yorumlamadan kaynaklanıyor. Ticaretin kuralına göre şimdi 100 tane bir şey almak ile 10 tane bir şey almak arasında uluslararası ticarette hiç bir zaman aynı pazarlık dönmez. Çok aldığınızda satıcının toleranslara farklıdır. Turizm sektöründe de böyledir. Kıyı turizminin yüzde 80’i dışa bağımlı. Bir türk firmasıyla 1 birim çalışıyorsanız yabancı tur operatörüyle 8 birim çalışıyorsunuz. Aralarında fiyat farkları oluşuyor. Bu ticaretin doğasındaki farklardır fakat bu öyle ekstrem farklar değildir. Bir de charter uçaklarıyla toplu rezervasyon yapıldığı için yurtdışından Dalaman’a, İstanbul’dan daha ucuz gelinebiliyor. Otellerden de toplu rezervasyonlarla paket haline getirildiğinde daha uygun fiyatlar çıkıyor. Bu tamamen bir yanlışlık algılama… Tam tersine sektör iç turizmi destekliyor ki çünkü bugün dışa bağımlı olmak kimsenin istemediği bir şeydir. Bugün Avrupa’da herhangi bir kriz olduğunda turizmin sürekliliği adına, kendi turizminizle devam edebilmek için bu gerekli diyorum…

– Genel müdürlüğünüzü yaptığınız Martı 40 yaşında… Martı’nın yeni atılımları var mı?
– Martı turizmde kıyı otelcilikte ilk önder markalarından biri. Söylediğiniz gibi Martı içinde bulunduğumuz yıl 40’ncı yılını tamamlıyor. 40 yıl önce Türkiye’de otel yokken Martı kıyı turizminde vardı. Martı 40 yıllık bilgi birikimini ileriye taşımak için bir sürü hedef koydu. Yeniden bir yapılanmaya ve yatırım sürecine girdi. Marmaris’te iki otelimiz var. Burada Hisarönü’nde Martı Marina adıyla bir yat merkezimiz var. Antalya Kemer’de 1.500 yatak kapasiteli Martı Mira var ki içinde yaklaşık 1700-1800 çam ağacı var. Türkiye’de şimdi pek çok şık otel yapılıyor ama bu kadar özgün doğaya sahip değil. Martı bu avantajlarını ve birikimlerini kullanarak mevcut tesislerini yenilemek için bir başlangıç yaptı. Bu sene hem Marmaris ve Antalya’da ciddi yenilikler var. Bu yatırımlar kademeli olarak seneye de devam edecek. Bunun paralelinde Dalaman Havaalanı’na yakın Sarıgerme’de bizim de orada bir tahsisimiz vardı. Onun da projesi bitmiş durumda. İki yıl içinde orada 5 yıldızlı bir bin yatak civarında bir tesis hedefleniyor. Kısa dönemde bunlar var. Belki şehir otelciliğinde bir yatırım söz konusu. Bütün Türkiye’nin belli başlı şehirlerine dağılan bir şehir otelciliği düşünülüyor. Üst kademe grubunda, İstanbul merkezimizde bu yatırımlarla ilgilenen ciddi bir ekibimiz var.

– Son olarak dolar/euro arasındaki gel gitler sizi nasıl etkiliyor?
– Tabii yurtdışına bağlı turizm yaptığımız için yüzde 80 girdimiz döviz. Harcamalarımız Türk lirası. Dövizdeki her türlü dengesizlikler bizi etkiliyor ve belirsizlik yaratıyor… Kur kayıpları bize ciddi eksiler yaratabiliyor…

731490cookie-check‘Yerli turiste pahalı değiliz…’

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.