İngiltere ve ABD’’de ekonomi tıkırında… Bu sözler IMF Ekonomi Şefi Olivier Blanchard’ın. Başbakan David Cameron da ekonomi yönetimiyle övünüyor…
“O halde sosyal yardımları kesmeyi niye sürdürüyorsunuz?” diye sormazlar mı? Hükümetin bir başka saçmalığı da kriz bahanesiyle halen ücretleri baskı altında tutması. Günümüzde gerçek ücretler 2008’e kıyasla 50 sterlin değer yitirmiş… Bir yönetici, bir işçiye göre 85 kat daha fazla ücret alıyormuş… İnsaf…
Geçen hafta başındaki kamu çalışanlarının grevi cumartesi günü 100 binlik “ücret artışı ve daha iyi yaşam koşulları” gösterisiyle sürdü… Bu katılım sayısı hükümete ciddi bir mesajdı… Bir başka anlamda her 700 kişide birisi alana inmiş…
***
Bu yürüyüşte bizim topluma hizmet eden dernekler de Kobani gündemini de taşıyarak omuz verdi… Geçen pazar günü de Day Mer’in geleneksel kahvaltısında Kobani eylemleri konuşuldu. Day Mer Sözcüsü Ahmet Sezgin, İngiltere gündeminin yanısıra Türkiye ve bölgesindeki olayların da biz göçmenleri etkilediğini belirterek, toplumun 10 bin katılımcılı eylemlerle refleks gösterdiğini söyledi. Nüfusumuzu 300 bin sayarsak, 10 bin katılımcı önemli bir rakam sayılır. Bir başka deyişle her 30 kişiden birisi alana inmiş.
Sezgin bir başka gerçeğe de parmak basarak Irak ve Şam İslam Devleti terör örgütünün kısa yazılımı “IŞİD” ile sıradanlaştırılmaya çalışıldığını vurgulayarak, bin 500 yıl önceki islam hareketinin aynısının günümüzde hayata geçirilmeye çalışıldığını anlattı. Her ne kadar günümüzde kendisine Müslüman diyen bazıları, bu örgütü islamla bağdaştırmasalar da bu örgüt de onları islamı değiştirmekle suçluyor.
Sezgin, kendi kaderini “bağımsız” olarak çizmek isteyen Kürt halkının bu çeteye karşı savaşında verilen desteğin, ekonomik anlamda da sürmesi için kampanya başlatıldığını da duyurdu. Yöre derneklerinin de katıldığı bu kampanyaya toplumun ilgi göstereceğini umuyorum…
Day Mer’den Oktay Şahbaz da, derneğin Türkiyeli toplumun yanısıra İngiltere’deki işçi sınıfı temsilcilerini bilgilendirmek ve mücadelenin bir parçası yapmanın görevleri arasında olduğunu belirterek, ülkedeki sendika ve konfederasyonların destek çağrısına çabuk yanıt verdiğini söyledi.
Ayrıca Day Mer gençliğinin yaratıcı eylemlerle halkın ilgisini çekmemeyi başardığını anlatan Şahbaz, toplum üyelerinin bölge milletvekillerinden görüşme talep ederek Kobani’yi tartışmalarını istedi.
Ortaçağ karanlığını getirmek isteyen Irak ve Şam İslam Devleti denilen bu örgüte karşı herkesin yapabileceği şeyler var… Eğer sessiz kalırsak geç kalmış da olacağız…
***
Day Mer kahvaltısında Turkish Independent’den meslektaşım Erem Kansoy ile (geç de olsa da) tanıştım. Kıbrıs kökenli olan Eren 8 yıldır Londra’da yaşıyor. Son olarak Irak’a giderek yaşanan dramın fotoğraflarını çekmiş ve haberleştirmiş. Türkiye medyası burnunun dibindeki olayları ABD ve Avrupa kökenli ajan(s)lardan okura aktarıyor. Erem’in içimizden birisi olarak üstelik kendi özgücüyle sıcak bölgelere giderek özellikle kadın ve çocukların durumlarını haberleştirmesi meslek adına gurur verici.
Eren, bölgeye gönderilen yardımların hayati önem taşıdığını belirterek, “Lütfen yardımlarınızı esirgemeyiniz. Yardımlar yerine ulaşıyor ve onlara direnme gücü veriyor” dedi…
NOT: Bir köşe yazarının en keyif aldığı an sanırım, yazısının okuru tarafından desteklenmesi ve eleştirdiği kesimin nasırına basıldığını hissetmesidir. Geçen haftaki “Cenazemiz kargo değil, yolcudur…” köşe yazısını haklı bulan ve bu kampanya için kolları sıvamaya hazır dost mesajları yüreğimi ısıttı. Sevgili Selda Aksoy, Elvan ve Fatoş’a buradan teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Haksızlıklara karşı sesimiz ne kadar güç çıkarsa haramzadelere o kadar geri adım attırabiliriz…
