Acele karar vermeyiniz…

Bir insanın düşünce ve davranışları arasındaki ahengin bedensel sağlığıyla bütünleşerek sağladığı toplumsal uyuma ve bu süreç içerisinde göstermiş olduğu gelişime de “ruhsal gelişim” diyoruz.


İnsanoğlu bu yönde kendini geliştirmek için çok çaba sarf etmiştir. Bütün bu çabaların sonucu olarak da çeşitli düşünce akımları ve bu akımları ortaya koyan düşünce adamları çıkmıştır.


İşte bunlardan birisi de “Acele karar vermeyin” diyen Çin düşünürü Lao Tzu’dur.
Anlatacağım öykü Lao Tzu’nun öyküsüdür.


Köyün birinde bir yaşlı adam varmış. Çok fakirmiş ama Kral bile onu kıskanırmış…
Öyle dillere destan beyaz bir atı varmış ki, Kral bu at için ihtiyara neredeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış…


“Bu at, bir at değil benim için; bir dost, insan dostunu satar mı” dermiş hep. Bir sabah kalkmışlar ki, at yok. Köylü ihtiyarın başına toplanmış: “Seni ihtiyar bunak, bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi. Krala satsaydın ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın, şimdi ne paran var ne de atın” demişler…


İhtiyar : “ Karar vermek için acele etmeyin” demiş. “Sadece at kayıp” deyin, “Çünkü gerçek bu. Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar. Atımın kaybolması, bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı? Bunu henüz bilmiyoruz. Çünkü bu olay henüz bir başlangıç. Arkasının nasıl geleceğini kimse bilemez.”


Köylüler ihtiyar bunağa kahkahalarla gülmüşler. Aradan 15 gün geçmeden at, bir gece ansızın dönmüş… meğer çalınmamış, dağlara gitmiş kendi kendine. Dönerken de, vadideki 12 vahşi atı peşine takıp getirmiş. Bunu gören köylüler, toplanıp ihtiyardan özür dilemişler.


“Babalık” demişler, “Sen haklı çıktın. Atının kaybolması bir talihsizlik değil adeta bir devlet kuşu oldu senin için, şimdi bir at sürün var…”


“Karar vermek için gene acele ediyorsunuz” demiş ihtiyar. “Sadece atın geri döndüğünü söyleyin. Bilinen gerçek sadece bu. Ondan ötesinin ne getireceğini henüz bilmiyoruz.


Birinci cümlenin birinci kelimesini okur okumaz kitap hakkında nasıl bir fikir yürütebilirsiniz?”


Köylüler bu defa açıkça ihtiyarla dalga geçmemişler ama içlerinden “ Bu herif sahiden gerzek” diye geçirmişler… Bir hafta geçmeden, vahşi atları terbiye etmeye çalışan ihtiyarın tek oğlu attan düşmüş ve ayağını kırmış. Evin geçimini temin eden oğul şimdi uzun zaman yatakta kalacakmış. Köylüler gene gelmişler ihtiyara.


“Bir kez daha haklı çıktın” demişler. “Bu atlar yüzünden tek oğlun, bacağını uzun süre kullanamayacak. Oysa sana bakacak başkası da yok. Şimdi eskisinden daha fakir, daha zavallı olacaksın” demişler.


İhtiyar: “ Siz erken karar verme hastalığına tutulmuşsunuz” diye cevap vermiş. “ O kadar acele etmeyin. Oğlum bacağını kırdı. Gerçek bu. Ötesi sizin verdiğiniz karar. Ama acaba ne kadar doğru. Hayat böyle küçük parçalar halinde gelir ve ondan sonra neler olacağı size asla bildirilmez.”


Birkaç hafta sonra, düşmanlar kat kat büyük bir ordu ile saldırmış. Kral son bir ümitle eli silah tutan bütün gençleri askere çağırmış. Köye gelen görevliler, ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri askere almışlar. Köyü matem sarmış. Çünkü savaşın kazanılmasına imkan yokmuş, giden gençlerin ya öleceğini ya da esir düşeceğini herkes biliyormuş;


Köylüler ihtiyara gelmişler… “Gene haklı olduğun kanıtlandı” demişler. “Oğlunun bacağı kırık ama hiç değilse yanında. Oysa bizimkiler, belki asla köye dönmeyecekler. Oğlunun bacağının kırılması, talihsizlik değil, şansmış meğer…”


“Siz erken karar vermeye devam edin” demiş, ihtiyar. “Oysa ne olacağını kimseler bilemez. Bilinen bir tek gerçek var. Benim oğlum yanımda, sizinkiler askerde… Ama bunların hangisinin talih, hangisinin şanssızlık olduğunu sadece Tanrı bilir.”


Lao Tzu, öyküsünü şu nasihatla  tamamlamış:


“Acele karar vermeyin. Hayatın küçük bir dilimine bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının. Karar; aklın durması halidir. Karar verdiniz mi, akıl düşünmeyi, dolayısı ile gelişmeyi durdurur. Buna rağmen akıl insanı daima karara zorlar. Çünkü gelişme halinde olmak tehlikelidir ve insanı huzursuz yapar. Oysa gezi asla sona ermez. Bir yol biterken yenisi başlar. Bir kapı kapanırken başkası açılır.


Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduğunu görürsünüz.”


Evet dostlar,  Çin düşünürü Lao Tzu  “Acele karar vermeyin” diyor, haklı olarak . Hani acele işe şeytan karışır misali.  İnsan yaşamında kararlı olmanın ve karar vermenin önemi çok büyüktür. Bu konuyu daha fazla açmak için gelecek yazımda da devam etmeyi düşünüyorum.


Çünkü kanımca; yaşamda kararlı olmak çok önemli, en kötü karar bile kararsızlıktan daha iyidir. 


“ Anneme kararsız olduğumu söylemeyin! O beni kararlı sanıyor…”


Mete Karakaş   araştırmacı/ yazar  e-mail [email protected]


_________________


METE KARAKAŞ’IN DİĞER YAZILARI


– Aşklar, şiirler ve şarkılar


– Gittim, gezdim, gördüm


– …bağlı kadınlara selam olsun! (1)


– Destan’dan destana yol gider (II)


– Bunu biliyor muydu Bay Bush? (III)


– ‘Amazon’ kadınlarından ‘Amansız’lara (IV)


– Panik Odası mı? Nanik Odası mı? (V.)


– Meryem ve Meryem (VI)


– İki farklı Recep öyküsü… (VII)


– Teflon insanlar (VIII)


– Hippiler (Hippie) ve bonomolar (IX)


– Hindi ve papağan (X)


– Şiir üstüne ne varsa… (XI)


– Sanat (zanaat) ve sanatın başlangıcı (XII)


– Erkek Olmanın Dayanılmaz Hafifliği (XIII)


– Düşünce yazıları…(XIV)


– Sigara – Nargile – Pipo (XV)

682320cookie-checkAcele karar vermeyiniz…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.