AÇIK GAZETE’DEN… Yahudi dostlarımız…

İsrail’in Lübnan saldırısı ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında Suriye ve İran’a karşı yapacağı operasyon için çevre temizliği olarak yorumlanabilir. İsrail ise özele indirgeyerek Filistin ve Lübnan saldırısını “varolma savaşı” olarak niteliyor… Gerçek nedeni ne olursa olsun bu saldırılara karşı çıkan bizlerin unuttuğu ya da gözardı ettiği bir şey var gibime geliyor…

***

Açık Gazete olarak ajans haberleriyle yetinmeyip savaşa ilişkin dünya basınından sürekli tarama yaparak farklı açıları yansıtmaya çalışıyoruz. İngiltere basını neredeyse her cephedeki sürekli muhabirlerinden aldığı haberlerle bölgeye bir haftalığına muhabir gönderen bazı Türkiye medyasına çok ciddi bir fark attığını söylemeliyim. Ortadoğu Türkiye’nin kapı komşusu ve Türkiye medyasının Kudüs başta olmak üzere Arap ülkeleri başkentlerinde ve Tahran’da sürekli muhabiri olmaması büyük gaf. Henüz bir buçuk yaşında olan Açık Gazete, çok kısa zamanda bu ağı kendisi için kurmayı başaracak…

***

Açık Gazete’nin aktardığı haberlerden çıkan sonuca göre ABD ve İsrail’in operasyonda istediği başarıyı elde edemediğini gösteriyor. Hava saldırı gücü şöyle dursun savunması bile olmayan Lübnan’da bir haftada operasyonu tamamlamayı planlayan İsrail ve (dolaylı olarak da) ABD bu yazının kaleme alındığı 25’nci günü saldırılarını sürdürüyordu… 1000’e yakın ölenlerin yarısı çocuk olmak üzere yüzde 95’i sivil halktandı… Irak’ın kukla olmasına karşı Şii yönetimince bile Hizbullah’ın kınanmaması ABD’nin umduğundan çok daha karmaşık bir çatışma içinde olduğunu gösteriyor. Öte yandan ABD yanlısı Arap hükümetlerinin bile halkın tepkisinden çekinerek saldırılara karşı çatlak ses çıkarması ABD’nin eksi hanesine yazılanlar arasında değerlendirilebilir. Açık Gazete yer alan dikkate değer bir başka çeviri haber de Hizbullah’ın İsrail’in yanısıra Arap ülkelerindeki kuklaların iktidarını da tehdit etmesiydi… (Bu haberlerin kaynaklarını belirtmiyorum ama ‘Haber Ara’ bölümünden kolayca ulaşılabilir)

ABD bölgede İsrail dışında yapayalnız olduğunu biliyor.

***

İsrail saldırıları ne yazık ki Hizbullah’ı büyüttü. Near East Consulting Enstitüsü tarafından yapılan kamuoyu yoklamasına göre, Filistinlilerin yüzde 97’si Hizbullah’ı destekliyor. Londra’da 5 Ağustos’taki savaş karşıtı yürüyüşte kaleşinkof logolu Hizbullah t-şörtü giyen, “Hepimiz Hizbullah’ız” posteri taşıyan İngilizler’den de bunu anlıyorsunuz zaten… 

Cami kürsülerinden laik modernliğin gaflet olduğunu söyleyen Hizbullah Ortadoğu’da büyüdükce Arap aydınlarının sesinin daha da kısılacağı düşünülebilir. The Guardian yazarı Jonathan Steele, krizin olası sonuçlarını değerlendirdiği yazısında “Asıl tehdit altında olanlar, İsrailliler değil, Arap despotlar” olduğunu yazdı. Sizlere bu haberi ‘Hizbullah, Arap despotlar için tehdit’ manşetiyle aktarmıştık.

Steele’e göre; Bu savaş nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, İsrail’in yenilemez bir güç olduğu efsanesi bitti. İsrail, Hizbullah lideri Şeyh Nasrallah’ı öldürse, tüm roketlerini sustursa bile, Hizbullah, İsrail’e ağır kayıplar verdirerek ve en azından üç hafta direnerek kazanan taraf oldu. Ancak Hizbullah’ın İsrail’e verdiği zarar, Arap rejimlerine ileride vereceği zararın yanında az kalabilir.

***

İsrail’i demokratik bir hükümet değil askerler yönetiyor… Tam anlamıyla ağızlarından kanlı salyalar akan çakallar işbaşında. Başbakan Ehud Olmert’in 48 saatlik ateşkes ilan etmesine karşın uymayıp “Hizbullah tehlike olmaktan çıkıncaya devam” açıklamasının arkasında generallerin baskısı bulunuyordu. İngiltere’nin ciddi ulusal gazetesi Daily Telegraph’ın bu haberini çevirerek “Generaller, Başbakan’a geri adım attırdı” manşetiyle vermiştik… Ariel Şaron’un koltuğuna, oturan yeni kurulan sağcı Kadime Partisi’nin lideri Olmert’in bile elini kolunu bağlayan çakallara karşı İsrailli aydınların işi gerçekten zor. Zor ama yine de kulağımız onlardan gelecek aykırı seslerde…

***

“İsrail’deki solun tepkisi nedir?” sorusunu okurlarımızın merak ettiğini tahmin ediyorum… Bu konuda Alman Radyolar Birliği’nin Tel Aviv Muhabiri Torsten Teichmann’ın, Deutche Welle’de yayınlanan İsrail’den izlenimlerini aktardık…Teichmann’a göre İsrail’in Filistin’e yönelik operasyonlarını protesto eden İsrail solu, Lübnan operasyonunda ise farklı bir tavır takınıyor. İsrail soluna göre, İsrail, Lübnan operasyonuyla var olma mücadelesi veriyor. Özetle, bizim de manşetteki başlığımız olan “İsrail solu Lübnan saldırısında sınıfta kaldı…”

***

İsrail’de yayımlanan ve Açık Gazete’nin sürekli izlediği sol Haaretz gazetesinin yazarı Nehemia Shtrasler da İsrail’de savaş meraklısı liderlerin bir zaferi faciaya dönüştürdüklerini savunuyor.

Yazara göre; iki İsrail askeri kaçırıldıktan sonra Hayfa’yı güçlü ve herkesi şaşırtıcı bir şekilde vuran İsrail, savaşı orada durduracak, zaferini ilan edecek ve masaya dönecekti.

Çatışmaların başlamasından iki gün sonra St. Petersburg’da toplanan G-8 liderlerinin sunduğu dört maddelik barış planı kabul edilseydi şimdiki felekatler yaşanmayacaktı. Bu plan uyarınca kaçırılan İsrailli askerler serbest bırakılacak, Katyuşa roketleri durdurulacak, İsrail güçlerini geri çekecek ve tutukladığı Hamas üyesi Filistinli bakan ve milletvekillerini serbest bırakacaktı…

***

5 Temmuz günü Londra’daki savaş karşıtı gösteride 100 bin protestocunun arasındaydık. Yürüyüşte Ortados Yahudiler de vardı. Türkçe konuşan nüfusun yoğun olarak bulunduğu Hackney Stamford Hill’de yaşayan bu tutucu gruptan bir elin parmakları kadar bile olsa birilerini görmek beni gerçekten çok sevindirdi … ABD ve İsrail’i hizaya getirebilecek en önemli dinamik güç, yine kendi halklarıdır diyebiliriz… İşte o cesur Yahudi savaş karşıtları kendi toplumlarında “vatan haini” ilan edilmek pahasına da olsa protesto yürüyüşüne katıldılar. Hyde Park’ta konuşmacılar arasında yer alan Ortadoks Yahudiler’in temsilcisi Haham Jacob Weisz “İsrail’in son saldırısı ile bütün Yahudileri kanlı bir çatışma içine ittiğini söyledi.

***

Yürüyüş kortejindeyken çalan telefondaki ses de Başbakanlık’a çocuk ayakkabısı bırakıldığı ve fotoğraf makinasındaki filmleri bitirmememi söylüyordu. Yahudi Türk bir aileden gelen sosyalist dostum Daryo, önde yürüyenler arasındaydı anlaşılan…

***

İsrail’in nükleer silahını açığa çıkardığı için “Vatana ihanetten” yargılanıp 18 yıl hapis yatan yine İsrail vatandaşı Mordechai Vanunu’ydu…

“İsrail’in saldırılarını Yahudi dostlarımızla birlikte püskürteceğiz. Onlarla safları sıklaştırmalıyız…” diyorum… Sanırım unuttuğumuz şey bu dostlarımız…

Umarım bana katılırsınız…

1082520cookie-checkAÇIK GAZETE’DEN… Yahudi dostlarımız…
Önceki haberAkbank N.V. şubesi Londra’da
Sonraki haberYabancıya mülk satışına İspanya modeli
FARUK ESKİOĞLU
Faruk Eskioğlu, (1958, Akşehir) gazeteci ve yazar. 1985'ten bu yana yaşadığı Londra'dan Türkiye'deki ulusal medyaya yönelik muhabirlik, temsilcilik yaptı. Londra'da yayınlanan Türkçe toplum gazetelerinde çalıştı ve bazı gazetelerin kuruluşunda yer aldı. Halen sosyolojik değeri olan haber ve araştırmalara ağırlık veren yazar, halen 2004'te kurduğu Açık Gazete'yi (acikgazete.com) yönetiyor ve köşe yazarlığını sürdürüyor.Eskioğlu, 13'üncü yüzyılın sonunda Horasan'dan Akşehir Maruf köyüne yerleşerek tekke kuran Hasan Paşa soyundan geliyor. Hasan Paşa'nın oğlu Şeyh Hacı İbrahim Veli Sultan'ın "Mülk Allahındır" felsefesiyle Anadolu'da bir ilk sayılan kendine adına kurduğu yoksullara yardım vakfı ise halen faaliyettetir.Eskioğlu, ilk ve orta öğrenimini Akşehir'de tamamladıktan sonra 1979’da AİTİA Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu’nu bitirdi. 1984’te Gazi Üniversitesi Ekonomi Fakültesi’nde "master" yaptı. THA’da gazeteciliğe başladı. Aralık 1985’te kendi deyimiyle "siyasi sürgün" olarak geldiği Londra’da ilk 2 yıl baba mesleği kasaplık yaptı. İngilizce öğrendikten sonra medya okudu. Uzun yıllar Nokta dergisi İngiltere Temsilciliği, Hürriyet Londra bürosunda habercilik yaptı. Gazeteciliğin yanısıra 1986-98 arasında grafiker tasarımcı olarak çalıştı. Ayrıca pek çok siyasi afiş ve logo tasarladı.1998’de Türkiye’ye döndü. Hürriyet Gazetesi Ekonomi Servisi’nde haberci ve star.com.tr’de ekonomi editörü olarak görev yaptı. “Basında etik ve toplam kalite yönetimi” üzerine araştırmalar yaptı, bu konudaki konferans ve panellere katıldı.Türkiye’deki 2001 ekonomi krizinde Londra’ya dönerek grafiker tasarımcılık ve gazeteciliği sürdürdü. Toplum gazetelerinden Olay’da genel yayın yönetmenliği yaptı. Londra’da ilk Türkçe internet gazetesini çıkardı ve toplum gazetelerine ilk ajans hizmeti sundu. 2004’te dünya haberleri veren acikgazete.com’u kurdu. İki ayrı toplum gazetesini yayına hazırladı. Türkiye’deki bazı tv kanallarına haber geçti, uzun süre Akşam Londra Temsilciliği’ni üstlendi.Londra'da 2004’te "İçimizden Birisi: Vanunu" başlıklı bir kısa film çekti. Londra'daki toplumu anlatması açısından bir ilk sayılan "Aşkolsun! Adı Aşkolsun" başlıklı belgesel romanı 2007’de Türkiye’de yayımlandı. Türkiye'den 150 ve Kıbrıs'tan 100 yıllık İngiltere'ye göçün anlatıldığı 3 ciltlik "Londra'da Bizim'Kiler" başlıklı araştırması 2019 sonunda çıktı. Eskioğlu’nun Su ve Defne (2004) adlı ikiz kızları bulunuyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.