AKP’ye inananlar ve asgari ücret

Tayyip Erdoğan’ın genel başkanlığını yaptığı AKP; “seçim sisteminin” ve “ABD’nin büyük katkılarıyla”, beklenin üzerinde 369 milletvekiliyle Meclis’e girmiş ve tek başına iktidar olmuş durumda…


57.hükümetten yaka silker hale gelmiş ve iki büyük iktisadi kriz yaşayarak, ekonomik açıdan tam bir çöküntü içerisine girmiş olan halk; AKP’yi “büyük kurtarıcı” olarak görmüş ve büyük umutlarla, oyunu bu partiye vermenin sevinci içerisinde gelecek günlerde ve aylarda AKP’nin neler yapacağının merakında…


AKP’nin karizmatik Genel Başkanı Tayyip Erdoğan; seçim meydanlarında elinde mikrofon, kendisini dinlemekte olan büyük kalabalıklara, vaat üzerine vaat yağdırmış, ülkeyi kısa zamanda kalkındıracakları, “yoksulluğu ve yolsuzluğu” önleyecekleri, bireylerin insan gibi yaşayacakları gelire kavuşacakları bir Türkiye vaat ederek adeta yeri göğü inletmişti…


 İş başına geldiklerinde derhal bir “Acil eylem planı” uygulayacaklarını söyleyen Tayyip Erdoğan’ın bu yönde vermiş olduğu sözden ötürü, halk sabırsız bir beklenti içerisindeydi. Bireyleri kısa sürede refaha ulaştıracak olan AKP’nin “Acil eylem planı” acaba nasıl bir şeydi. İlk bir ayda, üç ayda, altı ay, bir yıl ve üç yıl içinde yapacakları vardı AKP’nin..


Ocak 2003 Ocak ayında, yani iktidara geldiklerinin ikinci ayının başlarında, emeklilere aylık 75 milyon lira dolaylarında aldatmaca bir zam yapıldı. Demek “Acil eylem planı” buydu diye düşündüler. Elleri birden bire umduklarından biraz fazlaca para gören emekliler, bayram havasına girdiler. Tabi ilerleyen süreçte havalarını alacaklarını nereden bilebilirlerdi ki!..


O yıllarda Kocaeli’de kablolu yayın yapmakta olan bir yerel televizyonda açık oturum programları yapıyoruz. Her hafta cumartesi günleri saat 21.00’den 23’00 kadar süren ve canlı olarak ekrana gelmekte olan “Serbest Kürsü” programlarımıza yoğun tempo içerisinde devam ediyoruz.


Kent 17 Ağustos 1999 tarihinde büyük bir deprem felaketi geçirmiş, halk ekonomik krizden sonra depremin yarattığı yıkım karşısında, tam anlamıyla, çaresiz, bıkkın ve olanaksızlıklar içerisinde.. Depremden sonra iki üç yıl gündüzleri öğleden sonra depremin getirdiği sorunları (çadır kentler, prefabrikeler ve kalıcı konutların inşası gibi konuları) ilgililere aktarmak, halkın acılarını paylaşmak için, televizyonda aralıksız her gün stüdyoyu dolduran konuklarımızla sürekli canlı yayındayız.


3 Kasım 2002 seçimlerinin ardından AKP’nin iktidar oluşuyla, Cumartesi geceleri ülke çapında ünlü siyasi kişileri konuk ederek yaptığımız açık oturum programlarımızda, mevcut iktidarın neyi yapabileceği, sorunları ne şekilde çözebileceği ve zorlukları nasıl aşacağı konularındaki tartışmalarımız, halkın canlı telefon bağlantılarıyla programımıza katılımlarıyla yoğun biçimde sürmekte…


Aylar geçti, iktidar ikinci yılını doldurdu, halkta AKP’ye dönük umutlu beklentiler durağan safhaya geldi. Ortada gelir açısından düzelen hiç bir şey yoktu.Olmayacağını; bizler gazeteci, toplum meselelerini yakından izleyen, sürekli araştıran ve okuyan kişiler olarak zaten biliyorduk… Ama İki büyük iktisadi krizin darbesini yedikten sonra, denenmemiş, sürekli Allah, kitap, din, iman, türbandan söz ederek ve görünür her yerde örneğin Cuma namazlarında camilerde sıkça boy göstererek “gerçek Müslüman kişiler” olarak kamuoyuna kendini lanse etme çabasında en ufak savsaklama göstermeyen, AKP kadroları,  halk için hala az da olsa umut kaynağıydı!..


Televizyonda, dilimiz döndüğünce, halka gerçekleri anlatmaya çalışıyor, AKP’nin de öbür partilerden farklı bir yönü olmadığını, verilen sözlerin yerine getirilmeyeceğini vurgulamaya çalışıyorduk. 2003 yılı ortalarına doğru televizyonda ki bir canlı yayın programımızda, halka şöyle seslendiğimizi anımsıyoruz;
“Sizler, hala asgari ücretin bu hükümet döneminde, önümüzde ki yıl ve daha sonra ki yıllarda 600- 700 milyon liraya (600 – 700 YTL’ ye) çıkacağı gibi bir beklenti içerisinde misin?..”


Bir televizyon programcısının ya da gazetecinin sunuş biçimi ve ölçüleri içerinde belki yer almaması gereken bir tavırla, arkasından şu açıklamayı yaptığımızı net biçimde anımsıyoruz.
“Eğer AKP hükümeti, iktidar süreci içerisinde, asgari ücreti 500-600 milyon liraya çıkarsın biz bu mesleği yapmayacağız, söz veriyoruz. Lütfen boş vaatlere inanmayın artık!…”


Maliye Bakanı’nın ağzından; dört sene önce 184 milyon lira olan asgari ücretin, 380 milyon liraya çıkarılmasını büyük başarı olarak duyunca, önce “pes” dedik, sonra 2003 yılının ortalarında televizyonda canlı yayında izleyicilere ısrarla aktarmış olduğumuz yukarıda aktardığımız sözler aklımıza geldi.


Açlık sınırının dörtte üçüne bile ulaşamayan bir asgari ücret felaketini, başarı olarak sunabilmek; ancak mahir, pişkin ve vurdumduymaz politikacı olabilmekle mümkündür! Başka ne denebilirki?


Hani AKP’nin “acil eylem planı” vardı?
İnsanları hakça bir düzen de yaşatacaklardı?
Memur, işçi, emekli insanca yaşayacak gelire sahip olacaktı?
Üç yıl sonra herkesin cebi para görecekti?
Yolsuzlukların damarına girmişlerdi?


Yeni asgari ücret;
2007 yılında, yani AKP’nin iktidar oluşunun 5 inci yılında, 403 milyon lira(!) Bozdurup harcasınlar çaresiz asgari ücretliler(!)
Allah yardımcıları olsun…


[email protected]  

695740cookie-checkAKP’ye inananlar ve asgari ücret

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.