“Sözün ya da yazının etkili olacak yolda güzel, sanatlı olması” diye tanımlanan belagat; özelde gazetecilerin, genelde siyasetçilerin dile getirdikleri sorunlarla, sataşma ve tartışmalarla gündemimizin göbeğine oturmuş durumda.
Neden?
Seçim konuşmaları başladı da ondan.
Seçim meydanları şenleniyor da ondan.
Kitle iletişimin en önemli etkenlerinden biri olan güzel ve etkili konuşma, seçmen ve partili için çok önemli.
Kimi seçmen köşeli laflar bekler inandığı siyasi liderden.
Kimi, yuvarlak ama etkili sözlerin peşine takılır.
Kimi kavgacı üslubun esiridir.
Kimi sakin ama etkili olanın hayranıdır.
Kimi çok bağırır ama bir şey söylemez.
Kimi hiç konuşmaz ama çok şey ifade etmiş olur.
Meydanlara çıkan liderlerin hemen hepsi bugünlerde belagat şehvetine kapılmış durumdalar.
İhtirasla ve tüm güçleriyle rakiplerine saldırmaya, onları bel üstü ve bel altından vurmaya başladılar bile.
AKP Genel Başkanı ve Başbakan RTE’nin bir Kasımpaşalı olarak hırçın, kavgacı, kabadayıvari üslupla muhalefettekilere çatması, onları ağır biçimde eleştirmesi, sanki bir “matah” imiş gibi, diğer liderlere de sirayet etmiş durumda.
Açın TV ekranlarına bakın.
AKP lider Erdoğan ve MHP Lideri Bahçeli, daha şimdiden kanlı bıçaklı.
CHP Lideri ve AKP genel Başkanı ise hemen her gün atışma içindeler.
TV’lerde siyasi haberler zaten “arızalı” biçimde sunuluyor.
Maçların anlatımı bile Irak Savaşı gibi veriliyor.
Gerisini siz tahmin edin.
Yıllar önce işçi ailesine “Ananı al da git…” diyen Başbakan Erdoğan’un bu unutulmayan ve hiçbir zaman unutulmayacak aşağılama ve küçük düşürmeye yönelik ifadesi, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun hafızasına öylesine kazınmış ki, Zonguldak konuşması (25 Nisan 2011) sırasında şehvete, belagat şehvetine kapılarak bu cümleyi sarf etmek isterken kendi bacağına ateş etmiş oldu.
Kendisini yaraladı.
Kendisini yaraladığı gibi taraflı ve tarafsız herkesin aynı ölçüde tepkisini aldı.
Açıklama yaptı ama…
İş işten geçtikten sonra tevil etmeye çalıştı ama…
Olmadı sayın Kılıçdaroğlu.
Senin yapacağın bir hata değildi bu.
Belagat şehveti iki tarafı keskin kılıç gibidir.
Çok hassas dengesi vardır.
En ufak dil sürçmesini affetmez.
Ses tellerinin ayarı bile önemlidir konuşurken.
Peki bundan sonra ne olur?
Kavgayı, tartışmayı, ağır hücumu çok seven RTE ile Kılıçdaroğlu arasında son derece sert konuşmaların geçeceği kesin.
Umarım gelecek kuşakların hatırlayıp utanacakları bir tartışmaya tanık olmayız.
Göreceğiz.
