‘Derin devlet sorunları çözmek istemiyor’

Koray Düzgören 35 yıllık usta bir gazeteci. Türkiye’de medyanın her dalında gazeteci, yayıncı, programcı, yönetici olarak çalıştı. Vicdani retçileri destekleyen yazısından dolayı hapis cezası alınca ‘düşünce suçlusu’ olarak İngitere’de yaşamaya başladı. Türkiye’de Kürt sorunuyla ilgili araştırma haberleri ulusal gazetelerin sayfalarına taşıyan ilk gazeteciler arasında yer aldı…


Düzgören AB’den BBC’ye pek çok uluslararası kurum, kuruluş ve sivil toplum örgütlerince “Kürt sorunu uzmanı” olarak tanınıyor. Son olarak davet edildiği AP Kürt Sorunu Toplantısı’nı Açık Gazete’ye değerlendirdi.


– Brüksel’deki toplantıyı kim düzenledi?
– Türkiye’nin AB üyeliği sürecinde Kürt meselesi ele alındı. Kürt meselesi her ne kadar Kıbrıs gibi ön plana çıkmasa da Türkiye eninde sonunda bu sorunu çözecektir…


AP’de sol grubun düzenlediği Vatandaşlık Komisyonu’nun desteklediği bir toplantıydı. Bu anlamda AB çerçevesinde nitelendirilebilir. Hükümetle bağlantısı olmayan örgütler de organizasyona katıldı. Norveç’ten İnsan Hakları Derneği, Almanya’da Medical International, İngiltere’den Londra Barosu ve Kürt İnsan Hakları Projesi ile Kürt sorunu ile ilgili araştırma yapanlar, yazarlar ve uzmanlar vardı. Türkiye’den eski DEP milletvekilleri, Diyarbakır Belediye başkanı ve Kürt yazar Mehmet Uzun, Tarık Ziya Ekinci ve Akın Birdal da toplantıdaydı.


– Toplantı bütün Kürt grupları kapsıyor muydu yoksa PKK destekçisi eğilim mi ağır bastı?
– Yok değildi… Çağrı herkeseydi. CHP’den de iki Kürt milletvekili ve bazı sivil toplum yöneticileri toplantıya katılmak için söz verdiği halde gelemediler. Türkiye’nin şu an içinde bulunduğu şövenist linççi ortamında kendilerine katılmama konusunda bir baskı uygulandığını sanıyoruz.  Kürt kökenli milletvekillerini bizzat genel başkanları Deniz Baykal yanına çağırıp partiden atmakla tehdit etmiş… Bunların gelmemesi tabii farklı fikirlerin ortaya çıkmasını engelledi. PKK sempatizanları çoğunluktaydı. Avrupa, Kürt sorununda daha aktif çalışması olanlara bakıyor. Onlar açısından siyasi irade önemli… Nasıl tecelli etmişse onu muhatap alıyorlar. 


– Toplantıdaki ağırlıklı konular nelerdi?
– Çok gerçekci konuşmalar yapıldı. Başbakan Erdoğan’ın attığı adımın desteklenmesi ve kışkırtmalara karşı sakin olunması gerektiği belirtildi. Ateşkesin sürekli olmasının altı çizildi. Hatta bazıları Kürtler’in Apo’nun peşinden gitmesi ve bunu siyasi bir amaç gibi öne sürmesini eleştirdi. Ama genelde; Avrupalı parlamenterler, PKK eğilimli ya da bağımsız gruplar çok ılımlı bir tavır sergilediler. Bir kere şunu ortaya koydular. İlki, çatışma ve şiddetle bir yere varılamaz. PKK çatışmaları bitirmek zorundadır. Devlet de operasyon yapmamalıdır. İkincisi, barış sürecini destekleyici güven artırıcı adımlar artılmalıdır. Bu çerçevedeki hükümetin yaklaşımı da desteklenmelidir… Üçüncüsü şöyle talepler oldu ki enteresandır. “AB Kürt sorununun çözümü için daha aktif olmalıdır… Şimdiye kadar çok net tavır koymamıştır” denildi.


– Bu görüş kimden geldi?
– Avrupalı parlamenterlerden de geldi. Kürt İnsan Hakları Projesi’nden de… PKK çizgisine karşı bağımsız Kürt aydını Tarık Ziya Ekinci de bu görüşü savundu. “AB Kürt sorunu için adımlar atmalı. Bu konuda da bir komisyon kurulabilir belki” dendi.


– Öz olarak “Çözümün kendisi değilde çözüme giden yol konuşuldu” diyebilir miyiz?
– Evet. Öyle zor bir hale getirilmiş bir sorunu çözmek kolay değil tabii. Bu arada Türkiye’nin rejimi tartışıldı. Türkiye’nin içinde bulunduğu sisteme bağlı bir olay bu. Militarist, hiyerarşik ve anti demokratik yapılar içeren rejim olduğu için kolay değil. Bir de ordunun hakim olduğu, ordunun siyasete ağırlığını koyduğu bir rejim olduğu için kolay kolay çözülebilecek bir mesele değil. Kürt meselesi Türkiye’nin rejiminden ayrı, bağımsız bir olgu değil. Dolayısıyla demokratikleşme hareketleri, özgürlük meseleleri de gündeme geldi. Tabii AB’nin Türkiye ile diyaloğu hiç kesmeden dönüşümüne olumlu katkılar sağlayarak bu süreci canlı tutması istendi. Bütün demokratik kurumların ya da demokrasiye inanların bu dönüşüm süresinde çok aktif olmaları gerekli. AB’ye ve diğer sorunlarda olduğu gibi Kürt sorununun çözümüne de karşı olan çok ciddi odaklar var tabii. Bu odakların faaliyetlerine çok ciddi bir tavır koymanın gerektiği konuşuldu. Bir kısmı bilinen şeylerdi ama yine de faydalı oldu.



– Peki siz sorunun çözümünde AB’nin aktif rol almasına katılıyor musunuz?
– Alması gerekebilir… AB üyeliği birden bire olacak bir şey değil. On, onbeş yıllık bir perspektiften bahsediyoruz. Bu sürede Türkiye’nin dönüşümüne olumlu katkılar sunabilir. Esas olarak tabii Türkiye’nin kendi iç dinamiklerini harekete geçirmek gerekir. Ama öte yandan da Türkiye, AB’ye üye olmak istiyorsa bu değişim sürecinden de başarıyla geçmek zorunda. Başka çaresi de yok… Bir Avrupa parlamenterinin dediği gibi, müzakere müzakere deniliyor ama bazı şeylerin neresi müzakere edilecek ki?


Müzakere başka bir şeydir. İnsan hakları, demokrasi, azınlık hakları gibi meselelerinin müzakere edilecek bir şeyi yok… Türkiye bunlara uymak zorunda. Yalnızca Kürt meselesi değil Türkiye’nin çözmek zorunda olduğu pek çok sorunlar var.


– Toplantının etkisi ne olabilir?
–  Herkes barışın kalıcı olmasını deklare ettiği için PKK, orada çıkan sonuca karşı koyamadı. Zaten öyle de yumuşak bir hava vardı. Eylemsizlik sürecini 3 Ekim’e kadar uzattı. Tersi olsaydı yangına körükle gitmek olurdu. Türkiye’de linç ortamını, gerginliği tırmandıran odaklar böyle bir beklenti içindeydi. Toplantıya katılanlar o beklentileri boşa çıkardılar…


– PKK’nın ateşkesine karşın çatışmalar sürüyor. Ulusal basının aktardığınca çatışmalar karşılıklı. Bir Kürt uzmanı ve gazeteci olarak sizce çatışmalar doğru mu yansıtılıyor?
– Son olarak öldürülen 16-17 kişilik PKK’li grubun çatışmadan kaçındığı haberi geldi. Tabi şöyle gariplikler de yaşanıyor. Söylenilen mayınlı tuzaklar PKK’nın şimdiye kadar uyguladığı bir yöntem değil. Peki şimdi neler oluyor? Gerçekten kulalnılıyor mu, kullanılmıyor mu? Orası belli değil ama şöyle ya da böyle yayınlanan bilançoda son iki ayda 60 PKK militanı ve bir sürü asker ölmüş. İnsanlar ölüyor… Çatışmaları durdurmak askeri bir şey. Hükümetin elinde olan bir şey değil. Şu anda bölgede hakim olan güç askerlerin gücü…


Siyasetçiler zaten terörle mücadele adına, PKK ile mücadeleyi tamamen askerlere bıraktıkları için bu konuda isteseler bile PKK ile çatışmayı durduramazlar. Çünkü olup bitenler artık askeri mekanizmanın elinde ama şu olabilir, PKK’nin eylemsizliği süresiz hale getirmek yoluyla yumuşak bir geçiş tanınabilir. Bu arada da belki hükümete bir takım adımlar atmak için fırsat çıkmış olabilir. Bu konuda aftan söz ediliyor ama bu af olmayabilir de…


Toplantıda bir yabancı konuşmacı dağda eli silahlı adamı affederken, onun yaşayacağı psikolojik ortamı yaratmanın gerekliliğine değinmişti. Güven ortamı yaratılmalı. “Gel!” demekle olmuyor.


En azından daha konuşulması gereken sahadayız. Ne yazık ki bunlar dahi doğru dürüst konuşulmuyor henüz. Öyle bir konuşulabilecek ortam yaratılmalı. Örneğin Başbakan’ın adımından sonra ortam acayip gerginleşti ve adamın söyleyip söyleyeceğine pişman ettiler. Erdoğan’ın bütün söylediklerini bir kaç hafta içinde geçersiz hale getirdiler. İşte linç girişimleri… Kürtlere yönelik siyasi ya da ırkçı saldırılar. Doğu’da Kürtler’in çoğunlukta olduğu şehirlerdeki şövenist söylemler… Belli bir merkezi kışkırtmanın göstergeleri bunlar… Amaç çözüme yönelik girişimleri engellemek…


Aslında derin devlet denilen yapı hiç bir meselenin çözümünü istemiyor. Türkiye’nin sorunu bu zaten…


DİĞER AYAKÜSTÜ SOHBETLER:


– Kaş’taki gözyaşı


– ‘Son 15 yılda bilinçte sıçradık’


– Piref. H. Ökkeş ile ‘dörtköşe’ sohbet…


– Sorgun Ormanı’nı kurtaralım


– Devrim Bize Yakışırdı!


– G-8 protestosundan gözlemler…


-Başkaların hayalleri…


– Hurafeler gölgesinde Gelibolu…


Çokuluslu tekellere karşı ‘Adil Ticaret’


– Kuzey çikolata, Güney ekmek derdinde


– Fokları, katliamdan kurtaralım!


– Nükleer denemelerin faturası: Doğal felaketler


-Türkiye’de de nükleer silah istemiyoruz!


– Faşizm neden Almanya’da kök saldı?


– Demirel davasında tekelci medya da suçludur

729750cookie-check‘Derin devlet sorunları çözmek istemiyor’

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.