güç alan karşı-devrimci saldırılar, ülkemizin bağımsızlığına ve egemenliğine, cumhuriyetimize, laik ve demokratik toplumumuza, toprak bütünlüğümüze yönelik olarak büyük tehditler ortaya çıkarmıştır.
Bu süreçte bir çok etkili kurumda karşı devrimci güçlerin egemen olmaya başladığı, Atatürkçü ve devrimci güçlerin geriletildiği, emperyalizme teslimiyeti savunan ve bunun için çaba harcayan kesimlerin güçlendiği bir dönemi yaşıyoruz.
Bu olumsuz koşullarda ülkemizin bağımsızlığı ve bütünlüğü için temel güç olan Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yıpratmak, bölmek ve etkisizleştirmek için yoğun bir kampanya yürütüldü. Türk Genelkurmay Başkanlığı önünde TSK’yı yıpratıcı bildiriler dağıtıldı. Türk halkının güveni ve saygısını kazanmış, çok başarılı bir komutan olan Genelkurmay Başkanımız Yaşar Büyükanıt’a yönelen akıl almaz saldırılar ve provokasyonlar gerçekleştirildi. Planlı provokasyonlar ile Büyükanıt Paşa yıpratılmaya, Şemdinli tertibi gibi alçakça oyunlar ile karalanmaya çalıştı. TSK içinden silahlı çeteler çıkıyormuş gibi iftira ve yalanlar dolu oyunlar oynandı ve yayınlar yapıldı.
Bütün bu saldırılar, emperyalizmin ülkemiz için ne denli büyük bir tehdit olduğunu ortaya koymuştur. Bütün bu saldırılar amaçlarına ulaşamamış olsa da, bu büyük tehdit varlığını sürdürmektedir. Emperyalizmin ülkemize topyekün saldırısı ve işgalinden daha bir yüzyıl bile geçmenden, yeni bir örtülü emperyalist saldırı yaşıyoruz. Bu saldırılarda Batılı emperyalist ülkelerin güç ve destek verdiği bölücü hainler ile ülkemizi geri götürmeye çalışan yerli işbirlikçiler rol almaktadırlar. 30Ağustos 2006 tarihinde, bu örtülü emperyalist saldırının büyük ölçüde başarısızlığa uğradığını gördük. TSK, birlik ve bütünlük içinde sapasağlam duruşunu korumuş ve emperyalizmin örtülü operasyonunu başarısızlığa uğratmıştır.
30 Ağustos 2006 günü, emperyalizmin örtülü operasyonları ile TSK’nın bölünmesi, halkından koparılması, küçük düşürülmesi, etkisizleştirilmesi ve uzun dönemde güçsüzleştirilmesi planının bozulduğu gündür. Bu ülkenin şanlı askerleri ve onların kahraman komutanlarını bağrında taşıyan TSK, halkından aldığı güç ile ülkemize yönelik gerici, bölücü ve yıkıcı tüm emperyalist saldırıları etksiiz hale getirebilecek kararlılıkta ve yetenekte olduğunu göstermiştir.
Gün, sağcısı ve solcusu, genci ve yaşlısı, erkeği ve kadını ile her bölgeden her vatan evladının Demokratik ve Laik Türkiye Cumhuriyeti’ni korumak ve yüceltmek ülküsü etrafında birleşmesi günüdür. Bu ülkede yaşayan her insanın, dini, dili ve kökeni ne olursa olsun her vatandaşımızın el ele verdiği her alanda yapılacak bir savaş, emperyalizmin bu topraklardaki her türlü emellerine son verecektir. 30 Ağustos 2006, bu zaferin ilk ipuçlarını vermiştir.
