Faust’a Kur’an gözüyle bakmak

donattığını yazar.


Goethe’nin kaleme aldığı Faust’ta bu diyalog aşağıdaki gibi gelişir.


Tanrı: ..Güzel gezegende işler nasıl?
Şeytan: Güzel gezegen?
Tanrı: Yeryüzü.
Şeytan: Boktan. Affet beni Rabbim, işlerindeki kusursuzluğu biliyorum ama soyut akıl ateşini insana bahşettin bahşedeli işler görülmedik derecede kötüye gitti.
Tanrı: Faust’u tanıyor musun?
Şeytan: Onu mu?
Tanrı: Kulu mu?
Şeytan: Sana tuhaf bir kulluk şekli var.
Tanrı: Yaratılış tahsil ediyor ve karmaşıklığı karşısında hayranlık duyuyor. Evet (erronous )yalpaladığı oluyor ama yakında onu doğru yola eriştireceğim. Akıllı bahçıvan hangi bitki çiçek verir, en tatlı meyve hangisidir, bilir.
Şeytan: Bahse var mısın?
Tanrı: Bahis mi?
Şeytan: Mahvedebilir miyim görmek istiyorum.
Tanrı: Etmeyeceksin, edemezsin.
Şeytan: Emin misin?
Tanrı: Hadi bakalım görelim. O senin. Biliyorum ki başaramayacaksın.
Şeytan: Teşekkür ederim. Bugünlerde cehennem çok sıkıcı. Yeryüzü çok daha enteresan.
Tanrı: Sıkı çalışman lazım.
Şeytan: Acelem yok. Zaman benden yana.
Tanrı: Unutma insanoğlu var ya, En karanlık anda, Belli belirsiz bir yakarışta bulunur, Işıklar dünyasına


Faust’tan alıntıladığım Allah-Şeytan diyaloğunun Kurandaki karşılığı elbette farklı:



Hani, Rabbin meleklere şöyle demişti: “Muhakkak ben çamurdan bir insan yaratacağım.”
“Onu şekillendirip içine ruhumdan üflediğim zaman onun için saygı ile eğilin.”


Derken bütün melekler topluca saygı ile eğildiler. Ancak İblis eğilmedi. O büyüklük tasladı ve kafirlerden oldu.


Allah, “Ey İblis! “Ellerimle yarattığıma saygı ile eğilmekten seni ne alıkoydu? Büyüklük mü tasladın, yoksa üstünlerden mi oldun?” dedi.


İblis, “Ben ondan daha hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın” dedi.


Allah şöyle dedi: “Öyle ise çık oradan (cennetten), çünkü sen kovuldun.”
“Şüphesiz benim lanetim hesap ve ceza gününe kadar senin üzerinedir.”


İblis, “Ey Rabbim! Öyle ise bana insanların diriltilecekleri güne kadar mühlet ver” dedi.


Allah şöyle dedi: “Sen o bilinen vakte (kıyamet gününe) kadar mühlet verilenlerdensin.”


İblis, “Senin şerefine andolsun ki, içlerinden ihlâslı kulların hariç, elbette onların hepsini azdıracağım” dedi.


Allah şöyle dedi: “İşte bu gerçektir. Ben de gerçeği söylüyorum:”
“Andolsun, cehennemi seninle ve onlardan sana uyanların hepsiyle dolduracağım.” (Sad Suresi, 71-85)


Ayetlerden görüleceği gibi alçalan Şeytan, tıpkı Faust’ta anlatıldığı gibi, Allah’tan süre ister. ‘Bana mühlet ver ki. İnsanoğulunu sana kulluktan uzaklaştırayım,’ der. Kıyamete kadar süre veren Allah şöyle seslenir İblis’e: İnsanların çoğunu yoldan çıkarırsın ama benim gerçekten inanan has kullarımı yoldan çıkaramazsın.


Faust’ta geçen diyalogta, Allah’ın Şeytana söyledikleri ile Kuran arasındaki nisbî benzerlik dikkat çekiyor. Faust’ta, Şeytan ‘Allah’a bahse var mısın?’ derken, Kuranda ‘bahis’ lafı geçmiyor. Goethe’nin eserinde Şeytan, Faust’u ‘Mahvedeceğim,’ diyor. Kuranda benzer şekilde ‘İnsanların çoğunu saptıracağım’ tahmininde bulunuyor.


Kuranda Şeytanın diklenişinin, bahis değil, bir tahmin olarak verilmesi önemli. Gaybın yegane bileni Allah, bu tahmini büsbütün yanlışlamıyor. Nitekim, Kuran başka bir ayette, bir zaman atlaması ile Allah ve şeytan arasındaki bu diyaloğa atıfta bulunuyor. Mahşer Günü tartılar kurulmuş amel defterleri insanların eline seri bir hesapla verilmeye başlanmıştır. Bu esnada, Allah Şeytana tahmininde haklı çıktığını, insanların çoğunun sapıttığını söyler.  İnsanlara hitaben ise ‘Oysa şeytanın siz kullarım üzerinde vesvese vermek dışında bir nufüzü yoktu,’ diye seslenir.


Faust’ta saptırma ve baştan çıkarma yeteneğini Kuranla parallelikler taşımakla beraber, Kuranın aksine meydan okuyan ve Allah ile bahse tutuşan bir Şeytan var. Bu yönüyle, Faust’taki Allah, Şeytan karşısında geleceği bilmekten mahrum konumda. Şeytan ve Allah ilişkisinin bağlam ve hedefler anlamında birbirine yakın olmasına rağmen, Faust’ta derin sapmalar göze batıyor. Bu meydan okumanın, ya da isyanın ‘aydınlanmacı çağ’ ile Goethe’nin tanıklık ettiği, ruhçuluk ve büyünün yükseldiği bir dönemden bu yana insan ruhunu kışkırttığını düşünüyorum. Şeytanın arzu ve şehvete bulanmış halde kulla dansı hep değişen görüngülerle birçok yansımaya yol açıyor. Belki de Goethe bu kavganın ölümsüzlüğünü konu ettiği için Faust çağlar boyu hep taze ve hep okunabilir kalıyor. Bir bakıma Kurandaki yaratılış hikayesinin hep geçmiş ve geleceği yumak gibi içiçe sokan akidevi bir öz bilgi olması gibi. Sanki Goethe kutsal kitapları kopye edercesine bu tansiyonu, insanın ayartılabileceğine dair her gün yenilenen bir oyun gibi birer şehvet vesikasına dönüştürerek canlı kalıyor.  


Goethe’de hem kışkırtıcı, hem de Rabbe karşı devamlı bir başkaldırı halinde tiplenen Şeytan canlandırmasının temeline inince Tevhidsel Allah inancı ile çatallaşan farklılıklar ortaya çıkıyor. Zerdüştlük de ‘kötü ilah Ehriman’ ‘Ahura Mazda’ bir çekişme içindedir. Tektanrıcılığın tersine, bu düalist çekişme gerçek ilahî gücün kimin elinde olduğuna ilişkin esaslı bir kavgadır özünde. Goethe’in daha sonra sükun bulmak için ilgilendiği kadîm Farsi kaynaklar ona Şeytanın gücü ve baştan çıkarıcılığının sınırları konusunda neler vaazetmiştir acaba? Allah ile bahse tutuşan Şeytan fikriyatının temellerini Allahın mutlak güç olarak ikame edilmediği bu Zerdüş köklerde arayabilir miyiz? Gerçek tektanrıcı din olan İslam şeytanın ortaklığını reddetmekte, ancak böyle bir sabuk ortaklık atfının gerek insan, gerekse Şeytan tarafından talep edildiğini şiddetle redetmektedir. Hatta Mahşer Gününde şirk koşanları Allah, ‘Bana karşı şeytanı ortaklar edindiniz’ şeklinde kınıyor. Faust’ta da Rabbe karşı bir karşı çıkış, bir meydan okuyan Şeytan imgesinin Allah’a karşı tanrı kesilen ‘Şeytan’ şeklinde resmedilmesi bu nedenle manidar bulunabilir.


Allah-Şeytan diyaloğundan sonra, Faust’un oyunun ilerleyen evrelerinde kadınlarla düşüp kalkarak, birini hamile bırakmak pahasına, baştan çıkması ve son gülenin şeytan olması dinsel okumaların dışında bir bağımsız dramatürji gibi de ele alınabilir. Cennetde ‘yasaklanan ağaç’ ile Faust’un Şeytanın dürtüsü ile kadın eliyle baştan çıkmasını paralel bir okumayla madalyonun iki yüzü gibi düşünürsek, Faust’ta daha girift bir sorunsalla karşılaşırız. Diğer kahramanlar çapraz cinsel ilişkileri ve sapkınlıklarına rağmen Faust’un ödediği bedeli ödemezler. Faust’ta, Allah’ın kefil olduğu bir insanın baştan çıkarılmasının bedeli de kimseye benzemez. Tam Allahın bilgisine sahip olacakken gümleyen, bir ‘Rus ruleti” gibi kaybedenin hepten kaybettiği bir hayat oyunu. Fatura Faust’a mı, yoksa Şeytanın muhteris vesveselerine mi çıkartılmalı? Baştan çıkarma Kuranda Şeytanın ordusu (süvarilerle, yaya her türlü) şeklinde resmedilen Şeytansılık, Faust’da bir dizi zengin dinsel okumaya kapı aralıyor. 


FOTOĞRAF: Eyüp Togan


 

695920cookie-checkFaust’a Kur’an gözüyle bakmak

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.