HES’lere hayır denildi…

Kadıköy’de bir meydandan HES’lere hayır denildi…

Bugün doğanın katledilmesine karşı bir çevre eylemi vardı, her eylem gibi buda siyasi bir çıkara karşı duruşu ortaya seriyordu. Doğayı yağmalayanlar, kendi kasalarını doldurmak için her türlü fırsatı kollamakta ve onu hayata geçirmektedirler.

Barajların ekonomik enerji kaynakları olmadığını çağdaş enerji anlayışı içinde ortaya çıkmıştır, çünkü barajlar ekolojik yaşamı bozmakla kalmıyor, global dünyanın dengesini de bozmaktadır. Havaların daha ısınması sonucu yetişmemesi gereken meyvelerin yetiştiği, o yöreye özgü bitki ve hayvan örtüsünün yok olduğu artık sonuçları ile elimizde veriler olarak durmaktadır. Harran Ovası tuz gölü görünüme dönmesi, oraya yapılan devası bir barajın sonucu olduğunu unutmayalım. Henüz proje bitmeden sonuçlarını ortaya çıkarmaktadır. Yörenin sosyal yapısı değişmektedir, kültürel geçmiş yanı sıra yok olmaktadır.

Barajların ömürleri ortadadır, ömrü yok olduğunda kalıcı olarak o barajın olduğu yere ne bırakıyor? Enerji için başka olanaklar var iken, neden barajlar konusunda dayatma yapılmaktadır? Barajların yapılması aşaması ve sonrasında ekonomik olarak açıklanamayan ama hissedilen kara para; rüşvetler şeklinde cepten cebe geçtiğini ve sonuçta birilerin karlı çıktığı ortadadır. O süreç içinde yer alanların mal varlıkları ( elbette sadece o kişilerin değil, yakınlarının ve güvendikleri insanların) araştırılmış olsa, nasıl bir sonuca varırız? Uluslararası rüşvet davaları her ülkede açılırken, bizde açılmaması bu sorumuzu haklı çıkarmaktadır. Kuşkulanıyoruz ama kanıtlayamıyoruz, çünkü bizim elde edeceğimiz bilgi kaynakları kısıtlıdır ve sadece hissettiklerimizi söyleyebiliriz. Mavi Akım adı verilen boru hattında bir çok karanlık nokta olmuş olmasına rağmen, o karanlık noktalar aklanarak ortadan kalktığı yasal zeminde sağlanmıştır. Fakat tarih, bu karanlık noktaları ileride nasıl not edecektir, şimdiden bilemiyoruz.

Doğanın yok edilmesi yeni bir süreç değildir. İnsanlık tarihi boyunca insan ile doğa arasında adı konulmamış savaş sürmektedir, fakat bu savaşın bugüne kadar net galibi yoktur ama sonuçta her iki tarafta derin yaralar almıştır. İnsanlık, teknoloji sayesinde doğa karşı savaşında haksız bir üstünlük sağladığı söylenmesine rağmen, son yanardağın kül fışkırtması ile üstünlüğün hala doğa tarafında olduğunu kanıtlamaktadır. Doğa gerek gördüğünde tepkisini acımasız şeklinde ortaya koymaktan çekinmiyor…

Kar hırsı içinde olan insan, daha çok kar için yağmalamaya ve fütursuzca davranışına devam etmektedir. İnsan daha çok kar etmek için yalnızlaştırılmakta ve para ile her şeyi satın alabileceği anlayışın hakim olduğu bir kültür birikimi yaratılma sürecini yaşamaktayız!

Bugün HES’lere karşı yapılan eyleme katılan insan sayısı nüfusun çok altındaydı. Duyarsızlık ve umursamazlık bu politikaları hayata geçirenleri daha da güçlendirmekte ve onların bir anlamda politikasını onaylamayı da beraberinde getirmektedir.

Demokrasi; çoğunluğun istemlerinin azınlıklar üzerine her şeyi yapma özgürlüğünü beraberinde getirmiyor mu? Çoğunluk isterse, yerleşik bir halkı istediği yere tehcir etme hakkına da sahiptir! Her şeyi sayıların belirlediği koşullarda, çoğunluk olan, istediği gibi yasaları düzenleyerek, suç tanımını da değiştirebilmektedir. Demokrasi diye bize öğretilen bilgiler bu gibi şeylerdir ve bunu demokrasi diye alkışlıyoruz! Demokrasi gerçekten neydi, azınlıkların hakkı nasıl korunuyordu? Anımsayan var mı?

Demokrasi oyunu oynayan devletler, gerek gördüklerinde kendilerine karşı protestoları organize ederek, toplumun üzerinde başkaldırının izlerini de yok etmektedir. Devlet gerek gördüğünde kendisine karşı eylem yapabilmekte, bu sayede hareketleri kontrol altında tutabilmektedir. Kontrollü olan her hareket devlet için tehlike değildir, paranın da kontrolü bu yüzden çok önemlidir ve paranın kontrolünü devlet gizli elleri aracılığı ile de kontrol edebilmektedir. Rüşvetler bu kara parayı ortaya çıkarır ve bu kara paranın toplum refahına dolaylı katkısı olur. Her bunalım döneminde kara paranın ortaya çıkarılması ve teşvik edilmesi tesadüfi değildir. Gerek görüldüğünde kara para taşıyanlar ödüllendirilir, gerek görüldüğünde cezalandırılır. Bugün paranın akışı global olarak izlenmektedir ve bunun için yapılar kurulmuştur. Dünya Ticaret Örgütü bu kontrolün sınırlar düzleminde yaparken, bankaların IBAN numarası zorunluluğu getirilerek bankalarda ki para akışı global çapta tek elden kontrol edilebilmektedir. IMF ve Dünya bankası gibi kurumlar yerel ülkelerin bütçelerini organize ederken, karanlık gördükleri her noktayı da kendilerine göre düzenleyebilmektedirler. Seçime giden hükümetler o yüzden IMF ve Dünya Bankasının denetiminde çıkmak için seçim öncesini seçerler. Global dünya birleşmiş milletlerin eyaleti konumunda doğru hızlı adım atarken, yerel çaptaki paranın akışı da kontrol içinde, gerek görüldüğünde protestoların organize edileceği bir düzenlemeye doğru hızlı adımlar atmaktadır. Sistemi rahatsız etmeyen her eylem serbesttir, katılımın giderek azalması için eyleme neden olan tanımların altları gün geçtikçe boşaltılmakta ve anlamları değiştirilmektedir.

HES’lere karşı yapılan eylemler gösteriyor ki, barajlar sadece bir bölge için değil, kültürlerin çeşitliliğin olduğu, doğal güzelliklerin hala eskisi olduğu bölgeler seçilmektedir. Bu sayede, o bölgenin dokusu değiştirilmek sureti ile kontrol içinde hareket eden bir demografik yapı oluşturulmaktadır. Ne yazık ki, bugünkü ilişkiler içinde, yerel işbirlikçiler kısa dönemli çıkarları için hep var olacaklardır ve geleceği bilinçsizce satacaklardır. Eylemlerde, protesto edenlerin sayısı ‘makul’ olarak kaldığı sürece de izin verilmeye devam edilecektir.

Not: Geçmişte bir yazı yazmıştım, kişiliksiz kimlikler diyerek. Gittiğim bu eylem sırasında tesadüfi sonucu o kimliğin sahibini öğrendim. Öğrendiğimde hemen telefona sarıldım ve doğal olanları söyledim. Elbette söylemekle kalmayacağım hayata geçirmek için fırsatını da kollayacağım, çünkü söz teoride kaldın mı anlamı olmaz, pratikte anlam kazanır. Hiçbir şekilde çıkar ilişkisi içinde olmadığım bir insanın, neden benim hakkımda dedikodu yaptığını ve neden benim söylemediğim sözleri benim ağzımdan söylenmiş gibi iftira atar anlam veremedim.

—————————————
http://cemoezkan.blogcu.com

1586180cookie-checkHES’lere hayır denildi…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.