İşçiler ve sınıf bilinci sorunu

Marks’ın işçileşme ve sınıf bilincinin oluşması konusu tarihsel öğretilerle yeniden gözden geçirilmeye muhtaç gibi görünüyor. Makina karşısına oturan ve fabrikalarda âdeta birer okul gibi bilinç geliştiren ve bileyen işçilerin nasıl olup da “sosyal demokrasi” yutturmacasını atladıkları, nasıl olur da tarih boyunca mücadelelerini salt ücret ve kısmen çalışma koşullarına teksif ederek, şimdilerde yoksul ve sermayenin esiri konuma düştükleri gerçekten araştırılmaya değer konular gibi geliyor bana.

Nitekim, günümüzün neo-liberal politikaları doğrultusunda sermayenin emeğe karşı giriştiği yoğun saldırı karşısında, geçmiş politikalar hâlâ yeterince değerlendirilemediğinden olmalı ki, emekçi kesim hâlâ “kazanılmış haklar(?)” teranesini yükseltilebilmekte ve böyle bir rûya ile avunabilmektedir! Oysa, emekçi mücadelelerinin de hakkını teslim ederek, tarihin bir kesitinde uygulanmış olan sosyal devlet politikalarının sermaye karşıtlığı bilincin köreltilmesi ve piyasaların genişletilmesinden başka bir amacının olmadığı gün gibi ortadaır. Günümüz koşullarında, artık sermayeyi ürkütecek biçimde komünizm söz konusu olmadığı gibi, küreselleşme politikası ile sermayenin piyasa gereksinimi de şimdilik çözülmüş olduğundan, sermaye kesiminin ne sosyal politikalara gereksinimi vardır, ne de buna ayıracak kaynağa da eskisi kadar sahip bulunmaktadır. Hal böyle olunca, varolan koşullarda sosyal devlet politikaları saf bir hayalden ibarettir; böyle bir hayali canlandırmaya çalışmak ise, toplumları bir kez daha aldatmaktan öte bir işleve sahip görülemez!

Emekçi örgütleri de, sistemin doğal parçası olarak, görünürde emekçi haklarını korur olmakla beraber, gerçekte, maalesef, sermayenin çıkarlarına hizmetten geri durmamışlardır. Sendikalar bir siyaset örgütü olmayıp, emekçilerin hakkını koruyan yapılanmalar olarak görülmüştür. Oysa, emeğin sermayeye karşı mücadelesi özde siyasî bir mücadeledir ve bu mantık çerçevesinde sendikal yapıların kapitalist siyasal çevrelerle yakın temasta bulunması, olması gereken siyasete terstir ve bu yolla emekçilerin haklarının korunması söz konusu olamaz!

Sendikal yapıların hükümete ve kapitalist siyaset yapılarına karşı açıkça ve sınıf bilinci ile siyasal mücadele yürütmesi ve emekçi kesimleri bu yönde bilinçlendirmesi gerekmektedir. Emekçi örgütleri kurum içi eğitim çalışmalarını teknik boyuttan öteye çekerek, “emek-sermaye çatışması” ya da “kapitalist devletin özelliği” veya “emek sömürüsü ve artık değer” vb gibi siyasî konulara taşıyarak, emekçilerin sınıf ve mücadele bilincini geliştirmeye çalışmalıdır.

Yaşanmış ve maalesef kırılmış olan SEKA ve diğer direnişler salt işini koruma ve ücret konuları ile sınırlı kalmıştır, o nedenle de emekçi kesimlerin haklı direnişleri hiçbir netice vermemeiştir. Nitekim, günümüzdeki haklı TEKEL direnişinde edmekçiler mücadeleyi kazansalar dahî uzun dönemde hiçbir şey kazanmış olmayacaklardır.

SEKA direnişi özelleştirmeler halkasında çok önemli bir kırılma noktası idi. Direniş kırıldıktan sonra anlaşıldı ki, coşkulu emekçilerin bir bölümü kapitalist siyasal örgüte oyvermişler. O siyasal örgüt ise 4c maddesi ile kandırdığı emekçileri kapı dışarı etmede bir beis görmemiştir. Günlerdir devam eden itfaiyeciler ve TEKEL emekçileri direnişi de siyasîlerin duymazlıktan geldiği, ancak çok haklı bir eylemdir. Bu arkadaşlar da dönüp geriye baktıklarında, belki de, siyasal tercihlerini ne yönde kullanmış olduklarını acı bir tebessümle hatırlayacaklardır. Bu durum karşısında insanın bir yanı acı çekiyor, bir yanı ile de, “be kardeşim oy verirken neye hizmet ettiğini nasıl oldu da hiç aklına getirmedin” diyesi geliyor!

“Hak verilmez, alınır” saçma sloganının dillere pelesenk edildiği sömürgeci ve insan hakları üzerine oturan bir sistemde geçici hak mücadeleleri ve geçici hak alımları uzun dönemde emekçilere hiçbir kazanım sağlamaz, sağlamamıştır da!. Hal böyle olunca, emekçi örgütlerinin erdemli davranarak, sermaye kesiminin ajanı rolündeki kapitalist siyasal örgütlerle işbirliği içine girmemeleri, “sendikal faaliyet başka, siyaset başka” saçmalığına prim vermemeleri ve kitlelerini anlamlı siyasal tercih yapmaya yöneltmeleri gerekmektedir.

1595310cookie-checkİşçiler ve sınıf bilinci sorunu

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.