Milliyetçi olmadan vatansever olunmaz!

Bunca yaşın insanıyız; Toplumumuzda insanların; kimi kutsal sayılan kavramların; milli ve manevi duygu anlayışının; son yıllarda olduğu kadar değiştiğine, yaşamımız boyunca tanık olmadık!


Ülkemiz de bir gün gelecek de; “Türk’üm” ya da “Türk milliyetçisiyim” demek suç derecesinde kabahat olacak, bu topraklarda yaşayan, ülkenin ekmeğini yiyip, suyunu içen ve vatandaş kimliğiyle Türkiye Cumhuriyet’ine bağlı olan kimilerini rahatsız edecek, hiç aklımıza gelmezdi!
Doğrusu hala inanamıyoruz ve bu tür yaklaşımı kesinlikle içimize sindiremiyoruz! Türklük yok Türkiye’lilik varmış! Şu yaklaşıma bakın!


Sevgili okurlar;
Ülkemizin adı nedir? Türkiye.
Yani Türk milletinin, Türk’lerin yaşadığı bir ülke, öyle değil mi?
Peki, Türkiye’de vatandaşlık bağı ile yaşayanlara ne denir? Türk.
Fransa’dakilere, Fransız. İngiltere’dekilere İngiliz, Almanya’dakilere Alman, İtalya’dakilere İtalyan denir, değil mi?


Türkiye’de “vatandaş kimliğiyle” yaşamakta olan insanlara “Türk” denilmeyecek de ne denilecek peki?  Vatanını, yurdunu, milletini, bayrağını “Türk” olarak temiz duygular içerisinde sevmek, yani “Türk milliyetçisi” olmak; neden büyük kabahat, hatta kimilerine göre suç oluyor? Anlamak ve kabul etmek mümkün değil!


Çok değil 15–20 sene öncesine kadar, ülkede “kronik potansiyel bölücü ve bozguncular” dışında, toplum olarak, “Türk” olmaktan mutluluk ve onur duyuyorduk. Çocukluk ve gençlik yıllarımızda, okullarda; “Türk’üm doğruyum, çalışkanım!..” diye haykırmaktan büyük keyif alırdık! Etnik köken ayırımı yapmadan, hatta kimin hangi kökenden geldiğini dahi bilmeden, yıllarca birbirimizle, okulda, sokakta, eğlencede, işyerinde arkadaş olarak candan yürekten sarmaş dolaş olurduk!…


İnancımız oydu ki; vatan toprakları üzerinde Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaş bağı ve kimliğiyle bağlı hepimizin anne ve babası; etnik kökenleri ne olursa olsun Türk’tü ve bizler de onların çocukları olarak Türkoğlu Türk’ tük!


Kürt, Laz, Çerkez, Boşnak, Gürcü, aklımıza şu an gelmeyen bütün etnik kökenler dahil tümünün ülkede tek şemsiye altında birleştiği yer Türk’ lüktür!
Önce Türk’üz; sonra Kürt, Laz, Çerkez, Boşnak, Gürcü’yüz!…
Bu satırların yazarı da; etnik kökenlerden birinin içerisinde yer almaktadır.
Ancak, her zaman kendisini en yüce duygular içerisinde önce Türk olarak tanımlamakta ve bundan ötürü de büyük onur ve mutluluk duymaktadır.
(ayırımcılık yapıyor görüntüsü vermemek için köken adını vermiyoruz. Önemli olan kökenimiz değil, önemli olan, hepimizin yani bütün etnik kökenlerin milli birlik ve şuur altında birleştiği Türk’lük şemsiyesidir)


Kürt’te, Laz’da, Gürcü’de Çerkez’de, Boşnak’ da, öbür kökenliler de (Türkiye Cumhuriyeti’ne, vatanımıza, haince duygular içerisinde yaklaşmadıkları sürece),  bizim kardeşimiz, vatandaşımız, yurttaşımızdır!..


Çünkü onlar; Türk’lüğün şemsiyesi altında, gönül birliği, dava birliği, ruh birliği, sevgi birliği altında birleşmiş onurlu bir milletin, Türk milletinin ayrılmaz parçalarıdırlar!


Hal böyle iken, Türklerin vatanlarını, yurtlarını, ülkelerini yüce duygular içerisinde sevmeleri, yani “Türk milliyetçisi” olmaları, neden ürkütücü korkutucu oluyor?


Türk milliyetçileri olarak, bizim dışımızdaki ülkelerin vatandaşlarına, “Türk” olmadıkları için “şovenist” duygularla ya da “faşist” bir ruhla önyargılı yaklaşmıyoruz ki! Tabi ki doğal olarak herkes kendi vatanını, milletini savunacak ve ülkesinin sevdalısı, “milliyetçisi” olacak, bundan daha normal ne olabilir?


İçimizden ve dışımızdan kimilerince ve çeşitli güç odaklarınca, büyük tepkilerle ortaya konulan milliyetçilik karşıtlığı tutum, tamamen yapaydır! Asıl amaçları, Türkiye’yi bölüp parçalamak, sonunda  Türkiye Cumhuriyeti’ni tümden yok etmek!..


Milliyetçilik, “kötü ve tu kakadır” ve “alçaklıktır” türü iddia ve söylemlerinin altında yatan gerçek amaç ve hedef, hiç kuşkusuz budur! Hedefe ulaşmak için de, savunmaya dönük en güçlü bağışıklık olgusunu yani “milliyetçi duyguları” dezenformasyon ve baskı altında tutarak tümden törpülemek ve güçsüz duruma getirmek işin en önemli yönü!…


Çünkü Büyük Atatürk’ün belirttiği üzere; bir toplumun ruhuna, benliğine el koymadıkça o topluma boyun eğdiremez ve yok edemezsiniz!
Venezüalla’nın “milliyetçi Devlet Başkanı Hugo Chavez geçen yıl (19 Ocak 2005) Venepal kağıt fabrikasını “kamulaştırdı” ve işçilere devretti. Biz Türkiye’nin en önemli stratejik kuruluşlarını gözümüzü kırpmadan yabancılara peşkeş çekmeye devam ediyoruz! Tabi ki buraları/bunları yağmalayanlar “milliyetçilikten” ve “milliyetçilerden” rahatsız olurlar!


Sevgili Türk halkı!


Artık gerçeği gör ve vakit geç olmadan uyan!
Ülkemiz üzerinde hain emelleri olanların oyununa gelme! Vatan, millet ve ülke sevgisiyle kutsallaşan sevginin adı “milliyetçiliktir”! Bu ülkede vatandaş kimliği altında yaşayan herkes etnik kökeni ne olursa olsun birer “Türk milliyetçisi” dir ve olmalıdır! Bu böyle biline!..


Ülke düşmanları kapında ve içinde!
Ne ABD’ye ne de AB’ye güvenme ve onlara inanarak, kendini emin hissedip emperyalist saldıganlara sakın arkanı dönme!  “Türk milliyetçileri”nden rahatsız olan kuzu postunda ki “kurtları” iyi tanı!.. Ülken, sana Ulu Önder Atatürk’ten miras!
Bugün artık o büyük lider yok! Ama sen, yeni bir kurtuluş savaşının arifesindesin!
Artık Mustafa Kemal, sen olmalısın!
Çünkü ülken yavaş yavaş elden gidiyor!
Unutma!.. Başka çaren yok!


Milliyetçi olmadan vatansever olunmaz!


BURHAN ÖZBEY
[email protected] 
 

694380cookie-checkMilliyetçi olmadan vatansever olunmaz!

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.