New-York’tan, İş Sanat’a Klarnetin Rengi

Sahnede yerlerini alan ekip, müziğe başlar başlamaz müthiş bir enerji yayılıyor salona. Kanun da bir Türk, Tamer Pınarbaşı. Bassgitar’da bir Yunanlı Panagiotis Andreou. Keyboards da ise, Güney Amerika’dan bir müzisyen, Jason Lindner. Vurmalı çalgılar grubunda ise, Engin Kaan Günaydın. New York’dan İstanbul’a geliyorlar. Daha önce de bir gelmişler. İlk kez, bu gelişlerinde izliyorum. Yeni CD’leri de çıkmış. “Romanteech” Uyumlu bir grup.

Balkan rüzgarı estiriyorlar. Ama bu rüzgar biraz farklı. Caz ve funk harmanlaması bir rüzgar. Renkler bileşkesi. Klarnetin rengi, ol nedenle biraz farklı. Ama müthiş bir enerji ile iki saat sahnede, adeta soluksuz izliyorsunuz. Tanıdık melodiler, tanıdık şarkılar, caz ağılıklı, klarnetin ön plana çıkmasıyla farklı bir resim oluşturuluyor. Ve resme bakmaktan, kendinizi alamadığınız gibi, renklerin coşkusu ve rüzgarına kapılıp, Balkanlar’dan İstanbul’a, New Yortk’dan hatta Hindistan’a kadar uzanıyorsunuz.

İsmail Lumanozski, klarnetini öylesine seviyor ki.. Onunla öyle bütünleşiyor ki. Sahnede iki aşık gibiler. Türk kökenli olması, Makedon topraklarından çıkması, ABD’de, geldiği kültürü caz ile yoğurarak, farklı bir tını zenginliği ile bizleri tanıştırıyor. Klarneti bu denli ustaca kullanmasına şaşırmadım desem yalan olur. Açıklamaları ve grubu tanıtımın da sempatik tavırlarıyla, Makedon İsmail, izleyici ile bütünleşmeyi sürdürüyor. Salon dolu. İki saat geçtiğinde, dışarıda soğuk bir hava, devam eden yağmur ve alkışlar dinmiyor.

Her enstrümanı kullanan santçı, bir yıldız. Ayrı ayrı yaptıkları gösteriler ve geçişler sizi renkler arasında dolaştırıyor. Grubun düzenlemeleri ve kendi parçaları, bir araya gelişlerinin tesadüf olmadığını da gösteriyor.

Orhan Gencebay’ın, “Sev Beni” parçasının, bu düzenlemesinde klarnet sizi sarmalarken, sonra bir bakıyorsunuz, Balkanlar da gezintiye çıkmışsınız.

Şimdi Bigadiç’te CD’yi dinliyorum. Bizm çocukluğumuzda ki düğünlere gidiyorum.Hafta sonu düğünlere, Balıkesir’den gruplar çağrılır. Bir Klarnet, bir trompet, bir davul ve daha çok çocukların çaldığı bir küçük trampet değişmez dörtlüydü. Düğünler cuma akşamından başlar pazar akşamına kadar sürerdi. Kent dolaşılırdı. Balıkesir’deki ekipler yetmediğinde Bergama’dan ekipler çağrılırdı. Bergama’dan gelen müzisyenler de, bu çerçevede müzik yaparlardı.

Bu müziklerle büyümüş, bir klarnet ustası. Babasının izinden gidiyor. Hüsnü Şenlendirici. Oğlu da, onun izinden devam edecek herhalde. 2000’li yılların başında, Laço Tayfa ile çıkardığı ilk CD si ile tanımış, sonra Babylon’daki konserlerininin gediklisi olmuştum. Değişik oluşum ve grublarla, 10 yılı aşkın çizgisini geliştirerek sürdürüyor. Her CD si bir başka deneme.

Ancak Harmandalı’yı onun gibi çalana rastlamadım. Klarneti ile Harmandalı’yı çalarken, Hüsnü Şenlendirici ile Harmandalı bir başka, Nasıl başka, anlatamıyorum. Dinlerken bir başkalığı yaşıyorsunuz. “İzmirin Kavakları”nı da ondan dinleyeceksiniz.

Hüsnü Şenlendirici, yaptığı değişik denemelerde, örneğin komşularımızla Ege’ni iki tarafını dostça selamlıyorlar. Zeytin dalını karşılıklı tüm dünyaya uzatıyorlar. Komşudan gelen, “Trio Chios” ile ortak CD’leri “Ege’nin İki Yanı” ile de toplumların benzerliklerini müzik diliyle anlatıyorlardı. Taksim’i anlatımı,caz ezgilerine yaklaşarak yorumları, her denemede farklı renkler yumağı. Klarnet en başta Hüsnü Şenlendirici ile bizi renkler dünyasında gezdirmeyi sürdürüyor.

Bu konserde, Hüsnü Şenlendirici vardı. Herşeyden önce güzel bir destek. İsmail ile yaptıkları düetlerde, iki klarnetin adeta birlikte el ele bir dünya yürüyüşüne çıkmaları gibi. Hüsnü Şenlendirici’nin grubun bazı eserlerine iştirak etmesi ile konser daha da zenginleşmiş oldu.

Hüsnü Şenlendrici’nin, ABD’deki gezintisini birlikte südürdüklerini de Konser’de öğreniyoruz. İş Sanat’ta ki bu konserle de, daha geniş bir kitleye biz de varız diyorlar. Grubun, Türkiye’de ki gezintisi, bu konserle kalmayacağa benziyor. Önümüzdeki yıllarda bu grubu, Türkiye de dinleriz görüşündeyim. İleride, Hüsnü Şenlendirici ile birlikte, yeni renk yumağı, CD ile de karşımıza çıkabilirler.

Konserde iki klarnet, bir biriyle kavga etmeden, birliktelik içinde yarışıyorlardı. Bu yarışma renkleri belirginleştime ve yeni renklere ulaşma çizgisinde sürüyordu. Bir usta ile ustalığa geçiş aşamasında, yeni gelen bir gençle, kol kola bir yürüyüşü gerçekleştiriyorlardı. Hüsnü Şenlendirici’yi bu nedenle de özellikle kutlamak gerekiyor.

Konserden çıkarkan, İş Sanat’ta yılın ilk ayında, değişik bir buluşmaya ev sahipliği yapmasıyla, İstanbul’da bir sanat merkezi olma iddiasının da, ne denli yakıştığını belirtmeden geçmek istemiyorum.

Sadece konser ile sınırlı kalmayan bir ortam oluşturmasıyla, gelenleri sanatın diğer dallarıyla buluşturması açısından da önem kazanıyor.

Konsere erken gitiğimden, bir başka güzelliği daha izleme olanağı buldum. Zahit Büyükişliyen Retrospektif Sergisi, alt salonda yılın ilk serisi olarak izleyicilerle buluşuyor.

Müzik ve resim. Renkler tualde ve seslerde birlikte gezintiye çıkmışlar gibi. Bakalım gelecekte bu yolculukda daha nelerle karşılaşacağız. Dışarsı soğuk. ama sanatın sıcaklığı İstanbul’u ve içimizi bir başka ısıtıyor.

_________________

Bigadiç, 21 Ocak 2013. [email protected]

718920cookie-checkNew-York’tan, İş Sanat’a Klarnetin Rengi

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.