“Gülen İlham verici mi, sinsi mi?”
The Financial Times’tan (FT) Delphine Strauss yaptığı Fethullah Gülen analizinde “İlham verici mi sinsi mi?” sorusuna yanıt aradı.
Gazete İstanbul merkezli güvenlik uzmanı Gareth Jenkins’ine gönderme yaparak “Jenkins ‘Cemaatin desteği yaklaşan seçimlerde çok önemli bir rol oynayabilir’ diyor, Fethullahçıların desteğinin Başbakan Erdoğan ile Cumhurbaşkanı Gül arasında başlaması olası bir çekişmede de kritik önemde olacağını düşünüyor” diye yazdı.
***
Monarşi ayakta kalacak mı?
Tahtın ikinci varisi Prens William’ın evlilik haberi kamuoyunda büyük bir heyecan yarattı.
İngiltere’de monarşinin geçmişi 827 yılına kadar uzanıyor. O tarihten bu yana 65 kral veya kraliçe tahta oturdu. Bunlar içinde en uzun soluklarından biri kraliçe İkinci Elizabeth oldu. Elizabeth tam 59 yıldır ülkeyi sembolik olarak yönetiyor.
AB’nin Türkiye’ye “Milli Güvenlik Kurulu’nu kaldırın” derken İngiltere’deki monarşiye karışmamasına ne demeli? Krallar, kraliçeler ve onların prens ve prensesleri ortaçağda kalmadı mıydı? AB kendi demokrasisini bir standarta oturtmaya çalışırken iş monarşisine gelince bükemediği bilekle tokalaşmayı tercih ediyor…
Düğün dolayısıyla ulusal basın da “Monarşi ayakta kalacak mı?” sorusuna yanıt aradı. Lady Diana ile imaj kaybına uğrayan Kraliyet bu düğünle cila yapmaya çalıştı. Sokaktaki İngiliz Kraliyet’e bağlı görünse de yarının neler getireceği belli olmaz… Artık “King” yalnızca iskambilde olmalı…
Bu arada “Kraliyet düğünü dolayısıyla ülkede bir günlük resmi tatil ilan edilmesine en çok çocuklar ve turizmciler sevinmiş olmalı. Bir de Green Lanes’teki Türkiye kökenli patronların yanında çalışanlar dışındaki tüm işçiler… Onların 1 Mayıs’ını iki kez kutluyorum…
***
Referandum’a katılalım…
Birleşik Krallık’ta seçmenler 5 Mayıs’ta seçim sistemini değiştirmek amacıyla sandık başına gidiyor. Koalisyonun küçük ortağı Liberal Demokratlar’ın isteği ile kabul edilen referandum’da “Hayır” oyu eski sistemin devamı, “Evet” oyu ise Avustralya’nın kullandığı Alternatif Oy (Alternative Vote-AV) sistemi için kullanılacak.
AV Sisteme göre adayların seçilebilmesi için en az yüzde 50 oy alması gerekiyor. Seçmenlerde oy pusulalarında oy vermek istedikleri adayları öncelik sırasına göre işaretleyebilecek. Yüzde 50’nin barajın altında kalan adaylar, seçmenin ikinci seçeneklerinde verdikleri oylarla yüzde barajı geçmeye çalışacak.
“AV’ye Hayır! Kampanyası” direktörü Joan Ryan’ın dediği gibi, “Seçim sistemi, eşitlikçi, basit, adil ve güvenilir” olmalı. Ben de AV’ye “Hayır” oyu vereceğim… “Türkçe ve Kürtçe konuşan toplum referandumda mutlaka oy vererek” seçmen gücünü göstermeli derim…
***
Chase Farm’ın kaderi belli olacak
Enfield Belediyesi hükümet tarafından kapatılması istenen Chase Farm Hastanesi’ni kurtarma projesini hükümete sundu. Buna göre hastanenin arazileri satılarak hastaneye kaynak yaratılacak ve servislerin kapanması da önlenecek. Hükümetin belediyenin projesine göre karar vermesi bekleniyor.
İşin kötü yanı hükümetin Muhafazakar kanadı, Belediye’nin sosyal demokrat kanadına politik yaklaşırsa kötü. Çünkü olan hastaneye, haliyle ondan yararlanan topluma ve binlerce çalışana olacak…