İSVEÇ’TEN… Saddam, kurban, bayram…

Küçük kızım koşarak televizyonun yanına geldi:

“Baba, Saddam değil mi o?”

Evet, Saddam’dı..

Büyüğü de ilgilendi, ikisi birden:

“Ne yapıyorlar Saddam’a?”

Kanal değiştirmek  için kumanda  algıtına uzamak istedim, benden önce  davranıp izlemeye devam ettiler:

“Saddam’ın ellerini  bağlıyorlar!”

“Elleri bağlı zaten!”

“Boynuna ip geçiriyorlar. Baba, kesecekler mi Saddam’ı?”

Kesilme görüntülerini geçen yıl  televizyondan anımsıyorlar. Dört/beş kişi, bir boğanın  ayaklarını iple bağlamış, çırpındıra çırpındıra kesiyorlardı.

Birkaç gün önce de Almanya’daki ablam yeni yılımızı ve bayramımızı kutlamak için telefonla aradığında  13 yaşındaki küçük kızımla konuşmuştu:

“Bayramınız kutlu olsun!”

“Bu ne bayramı hala?”

“Kurban bayramı!”

“Bu bayramda hayvanları kesiyorlar değil mi hala?”

“Evet!..”

Akşam işten döndüğümde, küçük kızımı yorganı kafasına çekmiş bir halde ağlarken bulmuştum.

Sarılarak, “yavrum, ne oldu, niçin ağlıyorsun?”  diye sorduğumda

“Biliyorum, bu bayramda yine kuzuları, danaları kesecekler değil mi?” demişti..

Saddam görüntülerini izlerken  kalkıp, televizyonun düğmesine basıp  kapatmayı, despot bir molla gibi  bayram süresince televizyon izlemeyi yasaklamayı  bile geçirdim aklımdan…

Çaresizdim!

Daha sonra, Saddam görüntüleriyle kurban keserken  kendilerini yanalayan traji-komik  hayvan cellatlarının görüntüleri birbirine karıştı.

Elleri,ayakları,yüzleri kan  içindeki bir takım tuhaf adamlar  hastanelere akın ediyordu.

Yılbaşı gecesini, 68’li arkadaşım İbrahim Çenet’ lerde geçirdik..

Televizyonlarda, dansöz, Saddam, kurban görüntüleri birbirine karışıyordu.

Saddam ve kurban görüntüleri  ekrana geldiğinde çocuklar, içeri odalardaki oyunlarını bırakıp televizyon başına koşuyorlardı..

Saddam, son ana dek  yanında taşıdığı Kuran’ı bir yakınına armağan etmek istiyordu.

Aynı Kuran’a inanan başka eller onun boynuna yağlı ilmiği  geçiriyordu..

Yeni bir Muaviye, yeni bir Kerbela olayı yaşanıyordu adeta..

Etkileri  yüzyıllarca  sürecek  yeni bir ayrılığın  tohumları  atılıyordu

Sahnede, aynı dinden aynı ırktan kuklalar vardı; ancak, Saddam’ın boynuna geçen o ipin diğer ucu  başka ellerdeydi…

Bizi ise  daha çok bu görüntülerin  çocukların ruh yapıları üzerindeki etkileri ilgilendiriyordu.

Çenet’in eşi Fatma, çocukluğunda, anımsadığı bir olayı anlattı:

Sarız’ın Çağşak Köyü’nde  bir grup  çocuk  ahırda kendini asan bir  gelinin  görüntülerini izledikten  birkaç gün sonra  dağda aynı sahneleri yinelemeye çalırken  iki  küçük kız asılarak ölmüştü.

Saddam görüntülerinden sonra Pakis’tanda da  küçük bir kızın böylesi bir idam oyunu  ölümle sonuçlanmıştı.

Evet, Saddam çok zalim bir diktatördü!

Orta Doğu’da, üç yılda 650 bin kişinin ölümüne yolaçan  başka diktatörleri de unutmayın!

Evet, Saddam ruh hastası bir katildi.

Arap, Kürt,Şii binlerce Müslümanın ölümünde onun parmak izleri vardı.

Öyleyse, onu asmak yetmez!

Çıkarın mezarından, cesedini param parça edin, dağ başlarında kartallara, köpeklere yem edin!

Eğer yüreğinizde  çocuksu bir insani duygu yerine nefret ve  kin taşıyorsanız, bu da  tatmin etmez sizi..

Hani dininizin öngördüğü hoşgörü ve sevgi nerede kaldı?

Sokaklarda, elleri satırlı, bıçaklı cellatların önünden böğürerek  kaçan bir boğa gibi böğürmek istiyorum:

Bu çirkin görüntülerle sadece doğayı  değil, çocukların ruh dünyasını  da kirletiyorsunuz!

Hiçbir din, bana ve çocuklara bir koyunun üzerine beş kişi birden abanarak boynunu koparıp atmanın faziletlerini anlatamaz!…
 

 

647010cookie-checkİSVEÇ’TEN… Saddam, kurban, bayram…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.