Topkapı Şişe Cam’da neler oldu?

Eylem süreci basında geniş yer aldı. Eylemin sona erdirilmesi ise haber olarak, yine basında geniş olarak duyuruldu. Ama nedense değerlendirilmesi pek yapılmadı. Oysa bu eylemin nedeni, biçimi, uyumazlığın nasıl giderildiği ve sonuçları üzerinde durmak gerekiyor.

Bu değerlendirme, çalışma ilişkilerinin geleceği açısından da, büyük önem taşıyor. Gelenekden, geleceğe geçiş süreci, ileride mutlaka işçi sendikası tarafından değerlendirilip, belgelenip, yayımlanacaktır. İşveren açısından da, bu değerlendirme yapılmıştır ve yapılmaktadır. Ancak, bu gelişme ve uygulama, iş hukuku, çalışma ilişkileri, örgütlenme, sendikalar ve sosyolojik olarak mutlaka akademik çevrelerde değerlendirilmelidir.

Birikimimiz ve deneyimlerimiz ışığında, bu olayı değerlendirmeye yönelik, başlangıç olması dileğiyle yazıyorum. İşçi ve işveren tarafı ile görüş alışverişinde bulunmadan değerlendirmeye çalışacağımdan, bazı eksiklik ve hataları olabilir. Yazılmayanları, geçmişe yönelik bazı saptamalarla, başlangıç için, tartışma malzemesi olarakda düşünebilirsiniz.

İşverenden başlayalım. Şişe Cam ülkemizin eski ve köklü bir kuruluşudur. Biraz kapalı bir kurumdur. Dünya ölçeğinde markadır. Çağdaş üretim ilşkilerini, yenilikleri takip eden ve sınırlarımızıda aşan, rekabet ortamı içinde, ürün kalitesi ile de büyüyen ve genişleyen bir kuruluştur. İş Bankası kuruluşudur. İş Bankası’nın ortakları arasında, CHP olduğu gibi, işçilerin üye olduğu ve toplu iş sözleşmesine taraf sendika’nın üye olduğu, Türk-İş’e bağlı, bankacılık işkolundaki, BASİSEN Sendikası da, bu açıdan ortaklar arasında sayılabilir.

İşyerine gelince, şişe cam kuruluşu, Paşabahçe ile özdeşleşmişdir. Çıkış noktası, Beykoz’da ki Paşabahçedir. Ancak şimdi orası kapanmıştır. Topkapı’daki işyeride, geniş bir alanda kurulmuştur. Yönetim 2012’nin sonunda bu işyerini kapatma kararı almıştır. Orada yapılan üretimi, Eskişehir’de ki fabrikaya kaydıracaktır. Böylece, boşalan arazi, çevredeki gelişmeler nedeniyle, çok kıymetlendiğinden, başlı başına büyük bir rant kaynağı olacaktır. Bakalım arazide ne inşaatlar yapılacak, izlemekte yarar var.

İşyerinde örgütlü olan, KRİSTAL-İŞ Sendikası, Türk-İş’e bağlı, bir sendikadır. Mücadeleci bir geleneği olan, dinamik bir sendikadır. Şişe cam işçilerinin, büyük çoğunluğunun üye olduğu, başka sendikal örgtlenmelerin olmadığı, işyerindeki işçilere hakim bir sendikadır.

Çalışma ilişkileri açısından, işçi ile sendika arasında diyaloğ gelişmiş bulunduğundan, bazı işveren uygulamalarına karşı, dinamik hareket eden, eylem koyan ve böyle bir geleneği olan işçi yapısına sahipdir. İstanbul dışına çıkan yeni işyerlerinde de, başka sendikal örgütlenmeler olsada, Kristal-İş’in örgütlenmesi, bu işletmelerde kırılamamıştır. Son elli yılda, işçi eylemlerini incelediğinizde, şişe camda meydana gelen olayların yoğunluğu görülür.

İşyerlerinde, toplu iş sözleşmesi sisteminde sıkıntılar vardır. Toplu iş sözleşmesi dönemlerinde, görüşmelerin uzlaşma ile sonuçlanması adeta nadir bir uygulama olmuştur. Grev aşamasına gelindiğinde, ya da grev başladığında, yıllardır adeta gelenek haline gelmiştir. “Milli Güvenlik” ve “Sağlık” gerekçeleri ile grevler ertelenir, Danıştay’a dava açılır. Uyuşmazlık, Yüksek Hakem Kurulu’ na gider, ya da YHK’da mecburi tahkim sistemi ile sonuçlandırılmak istenmemesi durumunda, grevde yapılalamayacağı için, taraflar anlaşma yı bu erteleme sürecinde gerçekleştirmektedirler.

Topkapı işyerinde, fabrikanın kapatılacağı önceden bellidir ve de işçilere bu duyurular yapılmıştır. Yeni yıla girerken, aniden ortaya çıkan bir durum değildir. İşçiler kıdemli ve sendika üyesi olduğu için, yeni açılan işyerlerinde yeni alınan, işçilere nazaran yüksek ücret almaktadırlar. İşçilerin büyük çoğunluğu, yasal tazminat haklarını da alarak, şişe cam işçiliklerini sona erdirmişlerdir. Bu konuda sanırım uyuşmazlık olmadığı gibi, yargıya intikal eden bir durum da yoktur.

Tazminatlarını alarak, iş ilişkisini sona erdirmek istemeyen, Şişe Cam’a bağlı diğer işyerlerinde çalışmayı sürdürmek isteyen bir işçi grubuda vardır. İstanbul içinde ya da İstanbul dışındaki işyerlerinde, bu işçiler istihdam edildiklerinde, şu anki ücretleri ile çalışmayı sürdürmek istemektedirler. İşveren tarafı ise, daha düşük ücretle yeni işçi alma olasılığını bir yana iterek, yüksek ücret alan bu işçilerle çalışmayı sürdürmek istememektedir.

Uyuşmazlık ve eylemde, işte tam bu aşamada ve bu nedenle başlamıştır. İşçilerin ve sendikanın mücadeleci deneyimi ve geleneği vardır. Uzun bir örgütlülük süreci yaşanmıştır. İşyerinden ayrılınca, aynı ücretle yeni bir iş bulma olasılığı bir yana, alınan ücretin altında yeni iş bulma olasılığı bile çok zordur.

Şişe cam, üretimini yıllardır, bu işçilerle sürdürerek, isim yapmıştır. Marka olmuştur. Ürün kalitesi ile rekabet ortamında dünya ölçeğinde yayılmış ve varlığını kabul ettirmiştir.
Şimdi, fabrikayı kapatıyorum. Araziyi başka biçimde değerlendireceğim. İşçilerin de tüm haklarını veriyorum. Başka işyerlerine de, ücretleri yüksek olduğundan kaydırmak istemiyorum. Yasal yükümlülük ve sürece uyuyorum diyerek, bu işleme yönelme kararı almış olabilir. Bu doğal. Ancak bir başka doğal durum var. Bu karardan etkilenecek olan birinci derecede karşıda olanlar, insan. Ve yıllardr, bu kurum ile özdeşleşmişler, bu karara karşı tepki vermelerini de doğal karşılamak gerekir.

İki haftalık bu eylem süreci içinde, yani işyerinden ayrılmama eylemi sürecinde, işçiler bilinçli ve sorumlu hareket etmişler, Taşkınlık ve bir zarar, büyük oranda olmamıştır. Emniyet güçleride bu eyleme karşı sert bir tutum içine girmediklerinden, istenmeyen üzücü olaylar da olmamıştır. Sendika, işçilerle iletişimini ve kamu oyunu aydınlatmayı da, sistemli ve başarılı bir şekilde yürütmüştür.

Sendika yönetimi burada, köprüleri atmamıştır. Amaç eylem koymak anlayışında değil, amaca ulaşmak için eylem araçdır, anlayışı ile hareket etmiştir. Görüşmeler de, bu arada sürmüştür. Eyleme katılan yani, tazminatını alarak iş ilşkisini sona erdirmeyen işçilerin, şişe camın diğer işyerlerine, gereksinime göre kaydırılılmasında anlaşma sağlanmış, eylem sonuçlandırılmıştır.

İş Bankası yönetim anlayışının uyuşmazlığın sona erdirilmesinde, sendika tarafından fazla sansasyonel olunmaması, reklam yapılmaması gibi, gelenekselleşmiş bir anlayışıda vardır. 35 yıl önce, MERSİN SODA uyuşmazlığını çözerken bunu görmüştüm. Bu gelenek devam ediyor. Sanırım anlaşma içinde bu durumda yer almıştır.

Şimdi bir kutlama yapmak gerekiyor. Öcelikle işçiler, örgütlü toplum olmanın ve sendikalı işçi olmanın sorumluluğunun güzel bir örneğini vermişlerdir. Şişe Cam yönetiminin, uyuşmazlık ve eylem sonrası, görüş açısını değiştirerek, alternatif çözüm arayışlarına yönelmesi ve alternatif çözüm önerilerini geliştiren ekibin, uyuşmazlığı çözme becerisini de, kutlamak gerekiyor. Sendika yönetimi, kamu oyunun tepkisini almadan, sendikal çevrelerden destekde alarak, bu eylemin gerçekleşmesinde ve uzlaşmacı bir tutumla görüşerek, çözümü üretmede ve sağlamada başarılı olmuşlardır. Bunun reklamını bu aşamada yapmadılar ve yapmayacaklarda, amaç bekçi dövmek değil, üzüm yemek.

2013’e girerken gelişen bu eylem ve sonuçlanmasının hikayesini, sonraki yıllarda sendika belgeleyerek bir yayın haline getirebilir. Getirmelidirde. Ancak akademik çevrelerde, alanda ki bu gelişmeleri değerlendiren araştırmalara yönelirlerse, makalelerinde, tezlerinde değerlendirirlerse, çok yararlı olur.

Çünkü kırılma noktasındaki sendikal hareketin, ileriye yönelik yaşama ve nefes alma süreci gerçekleşek mi, veya neden gerçekleşemiyor. Bilimsel bir saptama yapılmasına da katkı sağlanmıış olur. Bu yazının amacı da, eksikliklerine rağmen, bir durum saptaması yaparak, tartışma malzemesi oluşturmak ve bu dileği iletmek. Umarım mesaj gereken yerlere ulaşır.

____________________

* Ankara, 29 Ocak 2013. [email protected]

1546750cookie-checkTopkapı Şişe Cam’da neler oldu?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.