Birleşik Krallık’taki 6 Mayıs Genel ve Yerel Seçimlerinde Muhafazakarlar 306, İşçi Partisi 258, Liberal Demokratlar ise 57 sandalye kazanmıştı. Anahtar parti konumuna gelen Liberal Demokratlar (İşçi Partisi’nden 1 gr daha solda) sonunda Muhafazakarlarla ortaklığı kabul edip koalisyonu oluşturdu.
The Financial Times’a göre Muhafazakar lider David Cameron soldaki Liberal Demokrat Nick Clegg ile bir koalisyon kurmak zorunda kaldı…
Guardian yazarı Simon Jenkins de Partilerden hangisiyle koalisyon kurarsak intihar yolunda daha az adım atmış oluruz?’ sorusunu yanıtlamaya çalıştılar ve seçimlerini Muhafazakârlardan yana yaptılar” diye yazdı. Yani her iki yoruma göre biraz zorunlu bir evlilik oldu.
BAKANLIK PAYLAŞIMI?
İngiltere’de 1945 yılından bu yana kurulan 13 bakanlı ilk koalisyon hükümetinin bakanlar kurulunda Clegg’in yanı sıra dört Liberal Demokrat milletvekili daha bulunacak.
57 milletvekilliği olan Liberal Demokratların, 306 sandalyeli Muhafazakarlar yanında önemli oranda temsil edileceğini gösteriyor.
KOALİSYON ANLAŞMASI?
İki partinin manifestolarının ise, AB, nükleer caydırıcılık, okulların devletle ilişkisi, göçmenlik ve seçim sisteminin değiştirilmesi konularında ayrılıklar barındırıyor.
Her iki parti de ortaklık için seçim manifestolarından taviz vermek durumunda kaldı.
Muhafazakâr Parti, Liberal Demokratların parlamentonun beş yıllık sabit dönem için seçilmesi, seçim sisteminde reform ve gelir vergisi ödenmeye başlayan limitin yukarı çekilmesi gibi taleplerine “evet” dedi.
Liberal Demokratlar da Muhafazakârların AB dışından gelen göçmenlerin sayısında sınırlamaya gidilmesi ve AB’ye herhangi bir yetki devrinin gündeme gelmesi halinde bunun referanduma tabi olması gibi taleplerini kabul etti.
Ayrıca Muhafazakarlar bu mali yıl içinde 6 milyar dolar kesinti yapılması ve Trident nükleer denizaltı sisteminin yenilenmesi planlarını da kabul ettirdi.
Koalisyon hükümeti, elli gün içinde yeni bütçesini hazırlayacağını duyurdu.
Her iki taraf da Heathrow Havalimanı’na üçüncü bir pist yapılmayacağında uzlaşırken, Muhafazakar Parti’ye yakın kaynaklar, önceki hükümetin kimlik kartı çıkartma, ulusal kimlik veri tabanı oluşturma gibi planlarıınn rafa kaldırılmasının beklendiğini söylüyor.
NEDEN İKİ SOL PARTİ İŞÇİ PARTİSİ VE LİBERAL DEMOKRATLAR KOALİSYON KURAMADI?
Her iki partiden de koalisyona karşı çıkanlar oldu. Özellikle İşçi Partisi’nin kıdemli ağır topları Liberallerle koalisyonun partiyi küçülteceğini ve bir sonraki genel seçimlerde şansını daha da azaltacağını savundu.
İşçi Partisi kabinesinin en eskilerinden Jack Straw böylesi bir koalisyonun, halk nezdinde iktidar koltuğuna asılmak için utanmaz bir çaba gibi görüneceğini düşündüğünü belirtenler arasındaydı. (Türkiye’ye yabancı bir düşünce biçimi)
KİMLER SEVİNDİ?
Bakanlar Kurulu ilk toplantısını bugün düzenliyor. Yeni Başbakan Cameron kısa sürede hükümetinin ilk programını açıklamak zorunda… Bütçe de ise kesintiler öne çıkacak. İlk icraat olarak kamu sektöründen dokuz milyar dolar kesintiye gidileceği açıklamasına İngiltere Merkez Bankası yönetimi “memnuniyet duyduğu”nu belirtti.
Finans kapital koalisyon arayışında Muhafazakar iktidarı savundu. Patronların seçim öncesi bu isteği The Financial Times’da da açıkca dile getirildi.
İngiltere küresel ekonominin aktörlerinden olduğu için çokuluslu şirketlerin gönlündeki aslanın Muhafazakar Parti olduğu basına yansıdı. Bu bağlamda İşçi Partisi’nin “İlerici Hükümet” başlığında Liberallerle koalisyon kuramamasının bir nedeni de uluslararası kulis olabilir.
Türk-İngiliz Ticaret ve Sanayi Odası resepsiyonunda liderliği ve siyaseti bırakan Gordon Brown’un adının IMF başmkanlığı için konuşulduğu duyumundan söz edildi. Kapalı kapılar arkasında garip pazarlıklar da dönmüş olabilir…
KOALİSYONUN ÖMRÜ NE OLUR?
Koalisyon partileri 5 yılı tamamlayabileceklerini açıklamalrına karşın olası bir anlaşmazlıkta erken seçime gidilme şansı da var. Koalisyonun ömrünü krizle mücadelede başarı belirleyecek. Sosyal kesintiler Yunanistan’daki gibi çalışan kesimin sindiremeyeceği ölçürde olursa grevler peşi sıra gelebilir. Ne yazık ki 2. Dnya Savaşı’ndan bu yana en büyük kesintilerin yapılması bekleniyor.
İngiltere’nin bütçe açığı 250 milyar dolar dolayında. Bütçe açığının gayri safi yurtiçi hasılaya oranı yüzde 11’den fazla. Bu anlamda İngiltere’nin durumu, Yunanistan’ınkinden kötü.
Bu ana kadar her şey büyük “güçlü bir hükümetin krizi aşabileceğine inanan” patronlar istediği gibi gitti. Şimdi sıra ortakların anlaşmasında ve acı recetenin dozunu ayarlamakta. Bu iki nokta koalisyonun ömrünü belirleyecek.
TÜRK VE KÜRTLERİN SEÇİM BAŞARISI
Türkçe konuşan toplumda 3 milletvekili adayı başarı gösteremedi. Adaylardan Kıbrıs kökenli Ayfer Orhan’ı İşçi Partisi Türkçe konuşan toplumun yoğun olduğu bölgeden aday gösterseydi kazanma şansı yüksek olurdu. Ne yazık ki Orhan Cambridge’de Muheaf2azakar rakibin ancak yüzde 40’ı kadar oy alabildi.
Bu seçimlerde belediye meclis üyesi adayı patlaması yaşandı ve İşçi Partisi’nden aday olanların çoğu da kazandı.
Türkçe konuşan toplum geçen seçimlerde Türk-Kürt-Kıbrıslı Türk olsun da kim olursa olsun mantığına yakın olmasına karşın bu seçimlerde yerleşik bilinçle adaylarda siyasi görüş ve iyi niteliği sorguladı.
Her ne kadar adaylar “Sizin sesiniz olacağız” propagandası yapsalar da Türkçe konuşan topluma hizmet eden pek çok kuruluş ve toplum üyesi seçmenlerin etnik kökenden daha çok adayın niteliğini gözettiği söylenebilir.
Birleşik Krallıkta siyaset şimdilik böyle şekillendi. “N’olacak bizim halimiz”i siyasilerden daha çok onları da önüne takıp sürükleyecek olan ekonomik kriz belirleyecek gibi. Galiba Londra da Atina gibi gösteride kavga görüntülerine tanık olacak. Hani “yazmadıydı” demeyin diye aktardım…