“Ağlamayacağım, korkmayacağım…”
“Beni sırtımdan bıçaklayıp aldatanlara,
Bilmelerini isterim ki ağlama zahmetine girmeyeceğim
Ve tüm eski aşklara,
Bilmelerini isterim ki ağlama zahmetine girmeyeceğim
Ve beni kızgın zincirlerle tehdit edenlere,
Bilmelerini isterim ki korkma zahmetine girmeyeceğim
Gelsinler ve beni zirvede bulsunlar
Bekliyorum onları ve korkma zahmetine girmeyeceğim”
Bu sözlerle haykırıyordu rap müzisyeni Pavlos Fissas, sahne adıyla Killah P, şarkılarından birinde. Faşizm karşıtı görüşleriyle tanınan sanatçı, mülteciler, göçmenler, ezilenler ve sömürülenlerin sesiydi adeta. Bundan tam beş yıl önce, Liman kenti Pire’nin Keratsini semtinde bıçaklanarak 34 yaşındayken cinayete kurban giden Pavlos, annesi Magda Fissa’nın ifadesiyle, müzisyen olmasının yanı sıra insan hakları ve özgürlük savunucusuydu.
Aşırı sağcı Altın Şafak (Hrisi Avgi) yandaşı Yorgos Rupakias’ın, Pavlos Fissas’ın öldürüldüğü gece şüpheli olarak yakalanmasının ardından gözler neo-Nazi olduğu iddia edilen partiye çevrilmiş; Altın Şafak’ın lideri Nikos Mihaloliakos ile üst düzey yöneticileri ve birçok üyesi “suç örgütü kurmak ve yönetmek” suçlamalarıyla tutuklanarak Atina yakınlarındaki Koridallos cezaevine konulmuştu. Yargılama öncesi tutukluluk süresinin dolmasından sonra, şartlı olarak 2015 yılında serbest bırakılan Mihaloliakos, milletvekili Yannis Lagos ve partinin Genel Başkan Yardımcısı Hristos Pappas’ın da aralarında bulunduğu 69 sanığın yargılandığı dava 20 Nisan 2015’ten bu yana devam ediyor. Davada, Fissas cinayetinin yanısıra, yabancı göçmen işçilere ve komünist “Mücadeleci İşçiler Cephesi” sendikası (PAME) üyelerine düzenlenen saldırılara ilişkin suçlamalar da yer alıyor. Mihaloliakos’un, Eylül 2015 seçimlerinden önce yaptığı, Fissas cinayetinin “siyasi sorumluluğunu üstleniyoruz”şeklindeki açıklaması, oy toplama çabası olarak değerlendirilmişti.
Altın Şafak partisi, Ekim 2009 genel seçimlerinde sadece yüzde 0.29 olan oy oranını, ekonomik kriz ve kemer sıkma politikalarına olan tepkilerin de etkisiyle Haziran 2012 seçimlerinde yüzde 6.9’a yükselterek, 300 üyeli Yunan Parlamentosu’nda 18 sandalye kazanmıştı. Parti, Ocak 2015’te yapılan erken genel seçimlerde aldığı yüzde 6.28 oy oranıyla 17 milletvekili çıkardıktan sonra, Eylül 2015’teki erken genel seçimlerde de 18 sandalye kazanarak, yüzde 6.99 düzeyindeki oy oranıyla meclise üçüncü sıradan girmişti. Altın Şafak’ın halihazırda mecliste 15 milletvekili var.
Göçmen karşıtı ve aşırı milliyetçi söylemleriyle popülerliğini artırmış olan parti, son günlerde, hakkındaki davanın yanı sıra, “Makedonya” protestoları ile de gündeme geldi. Makedonya’nın adının “Kuzey Makedonya Cumhuriyeti” olarak değiştirilmesi için Atina ile Üsküp arasında Haziran ayında imzalanan anlaşmadan bu yana süregelen tepkilerde, Altın Şafak da milliyetçi çizgisini savunmaya devam ediyor. Partinin web sitesinde, sözkonusu anlaşma “hainlik” olarak nitelendiriliyor ve “milliyetçiliğin suç olmadığı” belirtiliyor. Altın Şafak milletvekillerinden Konstantinos Barbarousis, Haziran’da Parlamento’da yaptığı bir konuşmada, anlaşmanın “vatan hainliği” ile özdeş olduğunu iddia etmiş, başbakan, cumhurbaşkanı ve savunma bakanının tutuklanmaları için, Yunan silahlı kuvvetlerini göreve çağırmıştı. Bu olayın ardından tutuklanan, hakkında soruşturma başlatılan ve kısa bir süre sonra da kefaletle şartlı olarak serbest bırakılan Barbarousis, partisinden de ihraç edilmişti.
Yunan basınındaki bazı haber ve analiz yazilarinda, Altın Şafak ile ilgili davanın hala sonuçlanmamış olması eleştirilirken, 2018-2019 adli yılında bir karara varılabileceğine ilişkin beklentilere de yer veriliyor. Oğlunun beşinci ölüm yıldönümünde gerçekleştirilmesi planlanan anma töreninden bir gün önce Real FM radyo kanalında yayınlanan bir röportajda Magda Fissa şu yorumu yaptı: “Katillerin cezalandırıldığını görmek istiyorum ama bu bize yetmez. Çocuğumuzu istiyoruz, başka hiçbir şey umurumuzda değil. Çocuğumuzu bize geri getirebilirler mi?”
