Zor yıllar…

Zor yıllar geçtikten sonra anlaşılıyor, içinde yaşarken her şey ne kadar doğal ve olağan geliyor. İçinde yaşarken hangi olayın farkında olabiliyoruz, geçip gittikten sonra eskinin defterleri birer birer açıldığında, demek o yılları yaşamışım hissine kapılıyor insan. Yaşarken kimliksiz bireylerin, kimlik bulması yıllar sonrasına dayanıyor…

Her dönem kendi içinde zorlukları ve kolaylıkları taşır. Zor kavramı görecelidir, bazıları için zor olan, bazıları için teğet olabiliyor. Kavramların iç içe geçtiği, bilerek deforme edildiği günlerde, insanın kafası karışık olması, yaşamının hangi boyutta devam ettirdiğini bilmemesi kadar doğal ne olabilir. Her dönemin yağdanlığı olanlar, bir birine zıt konuma gelmiş gündemlerde bile, o gündeme uygun tavır almasını doğal karşılar olduk. Her dönemin insanı hep gündemdedir.

Ülkelerden ülkeye değişen zor yıllar vardı eskiden, biz ülkeden ayrılmadığımızdan öyle bilirdik, fakat karşılaştırmalı tarih sayesinde bizim zor günlerimiz içinde de başka ülkelerinde zor günler yaşadığını öğreniyoruz. Kendimize özgü tarihin iflas ettiği, devlet eli ile yalanların üretildiği dönemin içinde yaşarken, zor kavramını yeniden tanımlamaya başladık! Zor; 12 Eylül dönemindeki anlamı ile, bugün kullanılan anlam arasında fark vardır. O günlerde, sorgusuz sualsiz insanları bir karanlık odaya alıp, cesedini Ankara Samsun yoluna halı, kilim içinde bırakıldığını unutmadık, fakat unutturulmaya çalışılıyor. 12 Eylül’de zor; silah gölgesi altında, korku ile besleniyordu. Bugün zor; Samsun’da bir yumruk olarak ortaya çıkabilmekte ve Hakkari’de bir çocuğun yerlerde sürünmesini yansıması olarak görebiliriz. Zor, devlet ideolojisini savunanların başvurduğu yöntem olmaya devam ediyor…

Almanya 1930’lu yıllarda zor; kendisini nasıl sembolize etti? Anımsayanlar bilir, Gamalı Haç zor kavramının sembolü olmuştu. Yahudi, Komünist, Çingene ve Homoseksüellerin kapısında zor’un sembolü olarak çizildi. Sonra onlar tek tek ölüm yoluna düştüler. Maraş katliamı öncesi kapılara çizilen çarpı işareti neyi sembolize ediyordu? Birinci dünya savaşı öncesi Trabzon’da, Tarsus’da, Çanakkale’de, Edirne’de kapılara çizilen çarpı işaretinden kimlerin haberi vardı? Kapsında çarpı işareti görenler, şimdi neredeler? Alman faşizmin sembolü, devletin sembolüydü! Gamalı haç devlet bayrağı olmuştu. Sporcular, o bayrağı göklere çekebilmek için uluslar arası yarışmamalarda yarışmışlardı. Gurur ile Alman marşını okumak için alın terlerini, yarıştıkları pistlere bırakmışlardı. Nazi döneminde birinci olan bir atletin gururunu bugün kim tarif edebilir? Dünya ağır sıklet birincisi olan Alman’ın, evinde birkaç Yahudi’yi sakladığı ortaya çıktığında, o duruma karşı duruşunu kim anlatabilir. Bir anda gözde olanın gözden düşmesi ve sürgüne gitmesi, öldükten sonra o evde saklanan çocuklar; onun için anma toplantısı düzenlediğinden kaçımızın haberi var? O, Almanya adına birinci olduğunda Alman bayrağını gurur ile öpmüştü. Bütün o döneme ait fotoğraflar bu gururu yansıtır. Faşizm sembolleri; zoru sembolize ederken, aynı zaman dilimi içinde gururu da sembolize edebilmektedir.

Biz de açık faşizm yaşandı mı? Eğer yaşandı diyorsanız, kullandığı semboller neydi? Anımsayanız var mı? Bizde faşist görüşün temsilcisi olarak gamalı haç ile birlikte çizilen üç hilal acaba faşizmin yanlış sembolü mü oluyor bu durumda, çünkü iktidarda olanlar o sembolü kullanmamışlardı, sokaklar o semboller ile dolu değildi. İktidarda olanlar çekinmeden istedikleri sembolleri kullanmakta özgürdürler, neden o sembolleri kullanmadılar? Yoksa halkın tepkisinden mi korkuyorlardı? Korkmadıklarını Anaysa oylamasında hodri meydan diyerek göstermediler mi? Zor kavramının o günkü anlamından bugüne ne kaldı?

Elbette, o dönemi açık faşizm olarak tanımlamazsanız, yukarıda öne sürdüğüm görüşlerin doğru olmadığı ortaya çıkar. O yüzden kendi yorumunuzu kafanızda yazarken ciddiye almayın derim… Hani bir türkümüz var ya, orda bir köy uzakta, o köy bizim köyümüzdür… İşte, gidip gelmediğimiz ama atalarımızın geldiği ülkede geçtiğini kabul edelim derim! Zor yıllar, insanda bilmeden iz bırakıp geçiyor ama ne kötü bir şey ki, bu iz; çocuklarımızın üzerine de yansıyor… Bizim hatalarımızın izlerini gelecek kuşağa aktarıyoruz…


—————————————
http://cemoezkan.blogcu.com

1586120cookie-checkZor yıllar…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.